“Hepsi bir Beyefendi…” Hal Tercümesi – Aziz Nesin

Bendenizi Abbas Bey gönderdi beyefendi. Zatıâlinize kartını da yolladı efendim. Buyurun! Karta bakar, bendeniz hakkında bir fikre sahip olursunuz. Beyefendi, Abbas Beyin zatıâlinize selâmları var efendim, mahsus selâm etti. Hangi Abbas Bey mi? Tanımadınız mı yoksa? Çok yakın dostunuz, çok…Bir yediğiniz ayrı gidermiş. Hatırladınız mı?

Çok yakın, çok eski dostunuz. Zatı âlinizi çok iyi biliyor. Yine hatırlamadınız mı? Acayip… Demek hatırlayamadınız. Olur Beyefendi, dalgınlık. Bazen bendenizde de olur, babamı bile hatırlayamam… Ama durun, size mutlaka hatırlatacağım. Hatta bir gece… Çok hoş bir hâtıranız varmış… Anlattı da, o kadar güldük ki… Pasajdaki Yorgo’nun meyhanesinde buluşmuşsunuz da… Hatırladınız tabiî. Sonra meyhaneden çıkınca Sosyete Neriman’ın evine gitmişsiniz de, pek hoş bir şey olmuş. Ahlâk zabıtası evi basınca, evdeki kızlardan birinin muayenede erkek olduğu anlaşılmamış mı? Hatta siz o erkek çıkan kızı gözünüze kestirmiş olduğunuzdan bir acayip olmuşsunuz. «Aman iyi ki..» demişsiniz, Abbas Bey sizin halinizi anlatırken güle güle gözlerinden yaş geliyor. Ya… Şimdi hatırladınız değil mi Beyefendi?

Nasıl? Hatırlamadınız mı? Hattâ bir kere de Amerikan sermayesinin memleketimizde ilk kurduğu yerli viski fabrikasının açılış töreninde yine Abbas Beyle berabermişsiniz de, ziyafetten sonra zatıâlinizin midesi, Abbas Beyin de bağırsakları bozulmuş da, şeye kadar zor gitmişsiniz. Demek yine hatırlamadınız. Doğru Beyefendi, kim bilir bu çeşit hâdiseler sizin başınızdan ne kadar çok geçmiştir. Hangi birini hatırlayacaksınız? Hattâ siz «Allanın hikmeti, her nedense, her ziyafette böyle olurum. Şu mideme bir kızıyorum ki..» demişsiniz. Evet efendim. Abbas Beyi çok iyi tanımanız lâzım. Çünkü çok yakın dostunuz.
Hattâ bir zamanlar aranızdan bir soğukluk geçmiş; siyasî bir meseleden dolayı. Hatırlamanız lâzım. İl idare kurulunda… İşte o Abbas Bey, parti ikiye ayrılmış da, işte o zaman, zatıâliniz istimlâk işlerinde… Bir yolsuzluk mu, neymiş… Tabiî, dedikodu… Anladınız değil mi? Sonra Ankara’dan Beyefendi gelince «Anlaşın!» demiş, anlaşmışsınız. Dünya vaziyetinin nezaketi dolayısıyla… Birliği, beraberliği bozmamak için anlaşmışsınız.. Tekrardan barış görüş olmuşsunuz… Ne iş mi yapıyor? Ne olsa yapar. Abbas Bey deyince herkes tanır a efendim. İşi iyidir, çok şükür işleri çok iyidir. Bikaç gündür başını kaşıyacak vakti yok, başını bile kaşıyamıyor. İşi… O kadar çok işleri var ki, yekten şu işi yapıyor, denilemez. Emlâk üzerine, ticaret üzerine, komisyon üzerine, siyaset üzerine tabiî… Aksaray’da yeni bir apartman almıştı ya… Bilmem, biliyor musunuz? Kiracılar, eski kira üzerinden verdiklerinden, hepsini çıkarmaya uğraşıyor. Hiç vakti yok, hattâ, kongreye nasıl gideceğim, diyordu, parti kongresine.. Tabiî zatıâliniz de Ankara’ya gidiyorsunuzdur.

Bir iş için zatıâlinizi rahatsız ediyorum beyefendi. Abbas Bey, sen bu kartı götür, üst tarafına karışma, dedi. Sana, münasip bir iş bulur, dedi. Artık sizin insaniyetinize kalmış efendim. Eh, ben de iyiliğinizin altında kalmam tabiî Beyefendi. Kalmam tabiî.. Bendeniz temiz süt emmiş bir insan evlâdıyımdır. Bendenizi bilen bilir, kime isterseniz sorun Beyefendi. Temiz süt emmişimdir. Doğrusu… doğru Beyefendi. İnsanoğlu çiğ süt emmiştir. Ama bendeniz öyle değilimdir. Bendeniz doğar doğmaz annem vefat ettiğinden, hiç çiğ süt emmedim Beyefendi. Babaannem bendenizi, iyice kaynatılmış halis inek sütüyle büyütmüş Beyefendi. Ne, işim mi? Yani mesleğim? Ne iş olsa yaparım evvel Allah.. Ne iş olsa, Elimden her iş gelir. Her işin hakkından gelirim. Öyle başkaları gibi şunu yaparım, şunu yapamam demem.

Efendim! Hal tercümem mi buyurdunuz? Arzedeyim efendim. Hâl tercümesi değil mi? 1913 de Lânga’da doğdum. Doğduğum yer istemez mi? Başüstüne. Demek yalnız hangi işlerde çalıştığımı öğrenmek istiyorsunuz? Pekâlâ: Efendim ilk önce, durun bakayım. Evet evet, ilk işim, hayırsever vatandaşlara Pembeay yardım makbuzları satmaktı. Yüzde yirmi alırdım Beyefendi. O zaman için iyi para idi doğrusu. Sonra efendim, Pembe aynı bizim şube başkanı çok lanet bir adamdı. İşte o herifin yüzünden o işten ayrılmak zorunda kaldım. Ondan sonra D eftardarlıkta ücretli kadroda çalışmaya başladım. Derken efendim, orada da müdürün huysuzluğundan dolayı duramadım. Bir otele kâtip girdim. Otel sahibi çok sinirli bir adam olduğundan çıkmak mecburiyetinde kaldım,. Eksik olmasın, bir tanıdığın vasıtasıyla bekçi tahsildarı oldumsa da orada da iftiracılar çoktu. Bir iftiraya uğradığımdan dolayı işi bıraktım. Ondan sonra… Neresiydi? Haa.. Genç kızları esirgeme kurumuna girdim. İyi yerdi ama, müfettişin münasebetsizliğinden dolayı o işi de bıraktım. Sonra efendim, bir mağazaya… Yooo, o daha sonra.. Ondan önce bir şirketin muhasebesinde çalışıyordum. Muhasebecinin ahlâksızlığından dolayı oradan çıkıp arzettiğim mağazaya tezgâhtar oldum. Fakat mağaza sahibi o kadar namussuz bir adamdı ki, dayanamadım; onun namussuzluğundan dolayı işi bıraktım. Bu sefer Ay sinemasında biletçiliğe başladımsa da orada da maliye memurunun ukalalığından dolayı fazla duramadım. Ondan sonra bir avukatın yanında çalışmaya başladım. Derken efendim, oradan da.. Neden dolayı idi? Haaa.. Evet. Tamam,, oradan da avukatın.. Yeter mi? Arkası istemez mi efendim? Başüstüne, demek hakkımda bir fikir sahibi oldunuz Beyefendi. Teşekkür ederim. Dünyada fena insanlar çok efendim. Hep işte o yüzden vallahi… Peki efendim, Başüstüne. Ne iş olsa yaparım Beyefendi, her iş gelir elimden.

Abbas Beyi.. Nasıl? Tanımadınız mı? Zatıâlinize karşı çok derin hürmeti var efendim. Hattâ bir gece biz Abbas Beyle… Peki efendim. Başüstüne Anlatmam efendim. Adresim mi? Söyleyeyim efendim. Beyazit, Hıyarağa Mahallesi, Dipsizkuyu sokak. No. 31. Evet, otuzbir.. Demek siz mektupla bildireceksiniz. Siz zahmet buyurmayın, ben yine uğrarım Beyefendi. Peki efendim, uğramam, mektubunuzu beklerim. Başüstüne, mektup.. Eğer, şey… Olur efendim..

Nasıl? Burası Hürriyetseverler Partisi değil mi? Tuh.. Burası Millî Selâmet Partisi mi? Hay Allah. Demek ben yanlış gelmişim. Dalgınlık Beyefendi. Abbas Bey, bendenize Hürriyetseverler Partisi demişti, ben yanlışlıkla Millî Selâmet Partisine gelmişim. Evet efendim, hepsi bir Beyefendi. Maksat memleketin yükselmesi değil mi, tabiî Beyefendi, ha Millî Selâmet Partisi, ha Hürriyetseverler Partisi… Hepsi bir kapıya çıkar Beyefendi. Doğru efendim. Maksat, tabiî… Memlekete hizmet. Demek hâl tercümemi beğendiniz, beni kabul buyuracaksınız, sağ olun. Mektupla mı? Sonra adresime mektup yazacaksınız.
Acaba? Şey… Eğer Abbas Beyin gönderdiği kart size lâzım değilse geri alabilir miyim? Bendeniz Abbas Beyden bu kartı alıncaya kadar Beyefendi, bir bilseniz… Evet belki başka bir yerde de.. Çok teşekkür ederim, Allah ömürler versin Beyefendi… Allahaısmarladık.

Aziz Nesin
Kaynak: Kazan Töreni

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz