DOĞAYA AYKIRI BİR ŞEY FEDAKÂRLIK
26 Kasım
Ölüleri niçin unuturuz? Artık hiçbir işimize yaramazlar da ondan. Tıpkı, gövdece ve kafaca bize verecek hiçbir şeyleri olmadığı için unuttuğumuz ya da köşeye ittiğimiz hasta ve acıyla boynu bükülmüş kimseleri yaptığımız gibi.
Senden çıkarı olmayan hiç kimse kendini sana adamaz. Ya sen? Ben bir zamanlar hiçbir çıkar gözetmeden bağlılık duyduğumu sanıyorum. Öyleyse, bu bağlılığın ereğini yitirdiğim için yakınmamam gerekir; çünkü yakınırsam, çıkar gözetmediğim söylenemez.
Gel gelelim, yol açtığı acılara bakılırsa, doğaya aykırı bir şey fedakârlık. Ya da benim gücümün ötesinde bir şey. Yakınmazlık edemeyeceğim bir şey. Oysa yakınmak da dünyaya boyun eğmek, kişisel bir çıkar gözettiğini kabullenmek demek.
Ama bir şeye sahip olmak varken, ondan vazgeçebilen biri olabilir mi? Böyle bir eli açıklık sadece güçsüzlüğün ülküleştirilmesidir.
Erdemlilik adına bunca öfkelenme yeter. Dişlerim olsa, bir de kurnaz olsam, kendim tutardım avımı.
Ama bu, düş kırıklığına uğramışın, başarısızın, yenilmişin -kendimin- çarmıhını taşımanın çok zor olmasını engellemez. Şu da var: En ünlü çarmıha gerilmiş kişi bir tanrıydı: Ne düş kırıklığına uğramış, ne başarısız olmuş, ne de yenilgiye uğramış birisiydi. Gene de, bütün gücüyle “Eli!” diye bağırdı. Ama sonra toparlandı ve utkuya ulaştı, bunu da önceden biliyordu. Bu koşulla, kim çarmıhı istemezdi ki?
Birçok insan umutsuzluk içinde öldü. Ve bu insanlar İsa’dan daha çok acı çektiler.
Asıl büyük ve korkunç gerçek şu: hiçbir işe yaramaz acı çekmek.
Bütün insanlarda içlerini kemiren bir hastalık, omuzlarında gündelik bir yük, süresi belli bir rahatsızlık vardır: tatminsizlikleri. Gerçek, iskeletsi varlıklarıyla yaşamın sonsuz karmaşıklığının buluşma noktasıdır bu. Ve herkes er geç farkına varır bunun. Herkeste bu ağır farkına varışın ya da anlık sezginin nasıl olduğunu sorgulamak, düşlemek gerekecektir.
Hemen herkes -göründüğü kadarıyla- yetişkinlikte duyduğu dehşetin izlerini çocuklukta arar. Geçmişe bakılarak yapılan bu keşiflerin, duyulan bu şaşkınlıkların kaynağını sorgulamak, insanların kaygıyla çocukluğun geri döndürülmesi olanaksız hareket ve sözlerinde kendilerinin önceden belirlenmişliklerini görmeleri. Şeytana yazılmış sayfalar. Hiçbir yapmacık olmaksızın bu dehşet duygusu üzerine düşünmek: olmuş olan, olacak olan üzerine.
Cesare Pavese
Yaşama Uğraşı