Tuhaf gelecek belki, ben birkaç kez evlendim; bir sürü serüvenim oldu ama kendimi feministlerden yana hissediyorum. Feminist devinim bir devrimdir. Şimdi Simone de Beauvoir’ın bir yazısı geldi aklıma. Feminizmi desteklemiş bir yazar olarak söyle diyordu: “Biz feminizm sorununun dünyada ancak sosyalizmle ve kendiliğinden çözüme kavuşacağı kanısındaydık; ama dünyanın hiçbir yerinde gerçek anlamda bir sosyalist toplum kurulamadığı için, ben, kendi payıma bu umudumu yitirdim ” Simone de Beauvoir, lafı “Lenin’in ahçısının karısı” öyküsüne getiriyor. Ama kızgınlığında haklı yan bulunsa bile, sosyalist bir toplumda bütün kadınların çalıştığı gerçeğim unutuyor. Yine de, tersten alırsak, şurası doğru: kapitalist bir toplumda kadın-erkek eşitliğinin gerçekleşeceği düşünülemez. Bu yüzden, bu eşitliğin yine sosyalist ülkelerin gündeminde bulunması gerekir.
Feministlerin, erkeklere çok ters gelecek çıkışları olacak elbet. Bunu doğal karşılamak gerek. Oysa kimi erkek, feminist kadını kadın olarak bile görmüyor. Kaç bin yıllık hükümdarlığının yıkılışını hissediyor da ondan. Bizim ülkede feminizmin başarı demeyeyim, büyük etkenlik kazanması başka yerlere göre zor. Çünkü Türk erkeği (aydını, yazarı bile) bir ayağını nice ileri bir noktaya atmış olursa olsun, öbürünü feodaliteden çekebilmiş değil.
Ben demin kendimden söz ettim; ama, inan, düşüncem o yanda da, acaba başarabilir miyim feminist olmayı. Öyle kolay değil. Binlerce yıl kadınları ayrı bir yaratık olarak yetiştirmişiz. Onlara layık gördüğümüz işler, yalnız beden yapılarında değil, belki kafalarında da belirleyici rol oynamış. Sapho’nun kadın olmadığını söyleyebilecek kadar bencilliği ileri götüren erkekler çıkmış. Büyük bir kadın besteci, büyük kadın bir ressam niye çıkmamış? Biz çıkmasını istememişiz. Üstelik bunu büyük ölçüde onlara kabul de ettirmişiz. Zulmün en büyüğü.
Feminizm demiyelim gel; çünkü feminizm sözü, bir hareketin adı olarak, o hareketin biçimiyle, şimdiye kadarki biçimiyle de sınırlı kalıyor. Kadının insanca bir yaşama ulaşması, erkeklerin de öyle düşünmesi ile gerçekleşir. Bu da günümüzde pek kolay değil.
Güvercin Curnatası Cemal Süreya ile Konuşmalar
[Nursel Duruel’in hazırladığı Güvercin Curnatası kitabı Cemal Süreya ile şiire, hayata, cinselliğe, edebiyata, politikaya, gündelik yaşama ve insana ait ne varsa herşeyin konuşulduğu söyleşiler ve soruşturmalardan oluşuyor.]