♦Medya, insanları içinde yaşadıkları adaletsiz dünyayı sorgulamaya sevk edebilecek bir sessizlik kalmasın diye, uyduruk ve geçici şeylerle dikkat dağıtıyor.
.
♦Çoğu insanın kendine ayıracak vakti yok, oysa bunun farkında değiller. Birileri onların peşinde, onlar da hayatlarının peşinde.
.
♦Dış dünyadaki mekânlara, bir hapishane hücresinin saydam ama geçirimsiz ve acımasız camından bakıyoruz.
.
♦ Şarkılar bağ kurar, toparlar ve bir araya getirir.
♦Başka türlü söylersek: Şarkılar bir yokluğa söylenir. İlhamlarını yokluk vermiştir ve yokluğa hitap ederler. Aynı zamanda (aynı zamanda lafı burada özel bir anlam kazanır) şarkının paylaşılmasıyla yokluk da paylaşılır ve daha az keskin, daha az yalnız, daha az sessiz bir hal alır. Bu asıl yokluğun, şarkının birlikte söylenmesi sırasında, hatta söylendiğinin hatırlanması sırasında “azalması” ortak bir zafer duygusuyla yaşanır. Bazen mutedil bir zaferdir bu, çoğunlukla da örtülü bir zafer.
♦Zenginler şarkıları dinler; yoksullar şarkılara tutunur ve onları sahiplenir.
♦ Gördüğümü kelimelere dökecek bir ses arıyorum.
♦ Vaaz verenler yalnızca kendi seslerine aşıktır.
♦Her şeyi sayılara döken, nadiren işin özü ya da niteliğiyle ilgilenen bir dil. Yüzdeler, kamuoyu anketlerindeki dalgalanmalar, işsizlik istatistikleri, büyüme oranları, yükselen borçlar, karbondioksit ölçümleri, vesaire, vesaire . . . Yaşayan ya da acı çekenlerin değil, sadece sayıların dünyasına ait bir ses.
♦ Soytarı kaybetmeye alışkındır. Kayıptan yola çıkar..
♦Her türlü ütopya vizyonunda mutluluk mecburidir. Bu da gerçekte elde edilemeyeceği anlamına gelir. Onların ütopya mantığı içinde şefkat bir zaaftır. Ütopyalar şimdiden nefret eder. Umudun yerine Dogma koyarlar. Dogmalar taşa kazınmıştır; halbuki umutlar bir mum alevi gibi kırpışır.
♦Her türlü ütopya vizyonunda mutluluk mecburidir. Bu da gerçekte elde edilemeyeceği anlamına gelir.
♦ Hikayelerimizin bizi ele geçirme tehlikesi olduğunu bilsek, başka türlü yazar mıydık acaba?
♦ O halde, insan kalmaya bak. Temel mesele, insan olmak. Bu ise kararlı, dürüst ve neşeli olmak demek, evet, herkese ve her şeye rağmen neşeli olmak, çünkü sızlanmak zayıfların işidir. İnsan olmak demek, gerektiğinde tüm hayatını seve seve ‘kaderin büyük terazisine’ koymak, fakat aynı anda her aydınlık güne ve her güzel buluta sevinmek demektir.
♦ Günümüzde bir topluluk genelde bir yalnızlıklar toplamıdır.
♦ “Modern proletarya sınıfı,” diye yazmıştın, [Rosa Luxemburg] “mücadelesini bir kitapta ya da teoride yer alan planlara göre sürdürmez; modern işçinin mücadelesi tarihin, toplumsal ilerlemenin bir parçasıdır ve tarihin orta yerinde, ilerlemenin orta yerinde, kavganın orta yerinde öğreniriz nasıl mücadele edileceğini.”
John Berger
Hoşbeş, Çeviren: Aslı Biçen, Beril Eyüboğlu, Oğuz Tecimen, Metis Yayınları