EMRİN OLURSA, ESİRGEME EMİ?
Leylim Canım,
Mektubunu hemen yanıtlamayı çok isterdim. Ne var ki başım belâdaydı. Üstelik bana verdiğin işi iyi kötü bir sona erdirmeden yazmak da gelmedi içimden. Tahmin edebileceğin belirli çevrelerin ve kişilerin bütün edepsizlik ve kalleşliğine rağmen sürgün işini iyi sayılacak bir sona vardırdım. Karar dün çıktı. Burada kalıyorum. KİRPİ’ni de bugün ele geçirdim. Yerden göğe hakkın var küfretmekte. Tanımıyordum o çevreyi, sayende heriflerle müşerref olduk. Pek gözüm tutmadı. Ancak hikâyenin bir sayfası eksik. Bağışla güzelim, gene asılacağım bulup verirlerse ne âlâ, vermezlerse bu kadarlığıyla yetin. İtlerle uğraşacak gücüm kalmamış.
Dedikodu yapmış olmayayım ya, muhterem arkadaşların seni kocandan boşadılar, ne boşaması hattâ bir yabancıya metres edip terki diyar da ettirdiler! Ne desem boş, o herifleri gene de hoş tutar, evinde konuk eder, ağırlarsın. Hikâyeni istediğim zat da yekten senin homoseksüel olduğunu anlatmaya kalktı. Tersledim. “Tanır mısınız?” diye sorunca “Yooo, en yakınlarından öyle duyuyorum” dedi. En yakınların, güzelim!
Kim bilecek, benden daha yakının olamayacağını?
Mektup yazmayışıma alınmış gibisin. Bu duygunda içten olduğuna inanabilsem sevinir, kıvanır, sonra da kanlı katiller gibi ocağına düşer, bağışlamanı isterdim. “Balkona fırlatılmış olan” bir mektubumdan bahsediyorsun. Kim fırlatmış bilmiyorum. Postacı mı, yoksa evden biri mi? Neyse, canın pek sıkkın belli. Hikâyeni, o bitip tükenmez kendi kendini yemeni, kanıksadığım dellenmelerini, tutaraklarını okudum. Sevemedim. Sonu belki sevdirirdi. O da yok.
Yazar mısın bilmiyorum? Yazmayacağını sanıyorum ya gene de soruyorum. Yazarsan sevinirim. “LEYLİM LEYLİM” yayınlandı. (Şiirimizin Cumhuriyeti – YENİLER cilt 2) diye bir antoloji çıktı. Bulursan al. Kel kafamla bir de resim oturtmuşlar. Ama şiirlerin padişahını da koymuşlar. Üç ayrı şiir daha var. Sevdiğin şiirler civanım… Geçen yılbaşında İstanbul’daydım. Güner’le, Ayhan’la (Bambino) bir gece geçirdik. Bir âlem… Ayhan şimdi burada. “O huyunu” terklemiş sözde. Pek iyi şeyler söylemiyorlar hakkında. Ne yapsın fukara? Aytek de bildiğin mesleğini epey geliştirmiş, büyük dümenler çevirmek sevdasında. Konuşmuyorum onunla. Sana saygısızlık edenlerin cümlesini iğrenmeden anamıyorum… Memed’e selâm ederim. Öperim seni canım. Emrin olursa, esirgeme emi?
[İmza]
SON MEKTUP: SANA İSMAİL BEŞİKÇİ’NİN KİTABINI GÖNDERİYORUM
Leylim,
İngiltere’ye gittiğini gazetede okudum. Bu nedenle -dönüş zamanım bilmediğimden- sana teşekkürde geciktim. “Eski Sevgili”yi roman boyutlarında ele alabilirdin. Gene de çok güzel. Adını bana danışsaydın, “Eski” yerine “Ölümsüz” ya da “Sonsuz” olmasını isterdim. Uygunu, yakışığı budur çünkü. Neyse, bu konuda fırsat bulunca konuşuruz. Yahut yazışırız. Sana Dr. İsmail Beşikçi’nin imzalı kitabını gönderiyorum. İlgilenir, yararlanırsın. Başkaca ne desem? Filinta, beşini sürüyor. Bazen boynu bükük ve sonsuz mahzun, bazen şimşek gibi çakıp gürleyen bir çocuk. Fatoş ablasını ve seni öper. Ben de güzellik, sağlık ve mutluluğunun sonsuz olmasını dilerim. Fatoş’un gözlerinden öperim. Selâm ve sevgiler.
Leylim Leylim
Ahmed Arif’ten Leylâ Erbil’e Mektuplar
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2011