Victor Hugo: Sana benim kadar saf sevgiyle bağlı birini bulamazsın

Dün akşam arzu ettiğin gibi Adele’im, bu mektubu sana geri vermiş olsaydım, çok üzülecektim; bende yarattığı korkunç düşüncelere rağmen, bu mektup benim için çok değerli, çünkü beni hâlâ sevdiğini ispatlıyor.

Mutlulukla itiraf ediyorum ki, hatalı olan yalnızca benim ve gerçek bir pişmanlıkla, beni affetmen için yalvarıyorum sana. Hayır, Adele’im, seni cezalandırmak benim ne haddime! Seni cezalandırmak! Ve ne sebeple? Benim alnımda yalnızca seni savunmak ve seni korumak yazılı.

Başına gelen her şeyden, yaptığın her şeyden ve hatta düşündüğün her şeyden beni haberdar et. Burada sana küçük bir sitemde bulunacağım. Baloları sevdiğini biliyorum; geçen sefer valsin senin için çok çekici bir günah olduğunu kendin söylemiştin bana; öyleyse geçtiğimiz günlerde sana yapılan daveti neden geri çevirdin? Bir konuda yanılmanı istemiyorum: Ben senin için balolar ve gece eğlencelerinden vazgeçtiğim zaman, kendimi mahrum bıraktığım tek şey sıkıntıydı; bu senin için yaptığım bir fedakârlık değildi. İnsanın kendisini mahrum bıraktığı şey ona mutluluk veriyorsa, ortada mahrumiyet diye bir şey yoktur. Oysa benim tek mutluluğum seni görmek ya da senin yanında olmak. Senin içinse dans seni eğlendirdiği sürece bir balodan mahrum kalmak gerçek bir fedakârlık.

Niyetinden dolayı sana minnettarım ama bunu kabul edemem. Ben aslında aşırı kıskancım; ama sadece kıskançlığım yüzünden senin yaşında biri için eğlenceli olan şeyleri senin elinden almanın pek de asilce olmayacağını düşünüyorum kendi adıma, hatta eğer bana yetmiyor olsaydın, ben de bunlardan zevk alabilirdim şüphesiz. Eğlenmene bak, baloya git ve bütün bunların arasında, beni unutma. Benden daha kibar, daha tatlı dilli, özellikle daha parlak gençler göreceksin kolaylıkla, ama şunu cesaretle söyleyebilirim ki, sana benim kadar saf, çıkarsız bir sevgiyle bağlı birini bulamazsın.

Burada seni, kendi dertlerimle sıkmak istemiyorum; hepsinin çaresi var ve üstelik seni neşeli, mutlu ve huzurlu gördüğüm her seferinde unutulmuş olacaklar.

Hoşçakal, ister sözle, ister yazıyla olsun, bana her zaman her şeyini anlat. Cesaret, basiret ve sabır; bana bu üç niteliği vermesi için Tanrı’ya dua et, ya da daha doğrusu, son ikisini yalnızca; çünkü beni sevdiğin sürece, birincisi eksik olmayacak bende. Umarım ki bu mektup seni ağlatmaz. Bana gelince, senin bana ait olduğunu düşününce büyük bir sevinç duyuyorum, çünkü bana aitsin, öyle değil mi Adele’im?

Gelecekteki engellere rağmen, VII. Charles gibi haykırmaya hazırım: “Onu bana Tanrı verdi, şeytan alamaz!”

Hoşçakal, affet beni ve ona borçlu olduğun on öpücükten birini aldığını farz etmesi için kocana izin ver.

Sadık dostun Victor

Victor Hugo – Nişanlıya Mektuplar

Nişanlıya Mektuplar, Victor Hugo’nun gençlik sarsıntılarının belgesidir. Bu mektupların “adresi” olan Adèle Foucher, Hugo kardeşlerin “çocukluk aşkı”dır. 26 Nisan 1819 gecesi Eugène Hugo ile Victor Hugo, aynı kızı sevdiklerini birbirlerine itiraf ederler; ama Adéle ile birleşmenin Hugo için asıl engeli sevgili annesi Sophie’dir. Oğluna yüksek tabakadan gelin almak isteyen kadın, muhtemel bir evliliğe şiddetle karşıdır. Bu engelleme Nişanlıya Mektuplar’ın da doğumunu hazırlar. İki sevgili gizlice mektuplaşırlar. Duygu yüklü, romantik ve ateşli bu mektuplar, anne sevgisi ile “dış” sevgili arasında sıkışmış genç Hugo’nun edebiyat tarihine armağanlarından ilklerini oluşturacaktır. Kader, mektuplarla döşediği yolu açmaya kararlıdır. Anne Sophie, 1821’de ölür. On altı ay sonra Victor Hugo ile Adèle Foucher evlenirler.

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz