Ben seni düşünüp seni konuşmaktan başka bir şey yapamıyorum
Ferit Edgü: “Güzin ve Abidin, bir aydın sorumluluğuyla, hem ülkenin dertleriyle, sorunlarıyla ilgilenmiş, hem gittikleri yere o sorunları da birlikte götürmüş, düşünmüş, ellerinden geldiğince çalışmış, üretmiş, yaratmış iki insan. Günümüz gençlerinin bu küçük kitapçıkta bir araya gelen bu özel mektuplardan alacakları önemlice iki ders olduğuna inanıyorum. Birincisi, doğru ve dürüst yaşamak. İkincisi de, aşk dersi. Sait Faik o ünlü sözünü (“Bir insanı sevmekle başlar her şey”), bu tür insanlardan esinlenerek söylemiş olmalı.“
Abidin Dino, Güzin Dino’ya yazdığı bir mektupta, “Can, sensiz her şey renksiz,” diyordu. Abidin’in bu aşk seslenişi, bu kitaba adını verdi. Sensiz Her Şey Renksiz, birbirini seven, birbirine âşık iki insanın, Abidin Dino ile Güzin Dino’nun 1952-1973 arasındaki mektuplarından oluşuyor. Her satırı aşkla yazılmış mektuplar. Ama bu mektuplarda Aragon ve Elsa Triolet’den Nâzım Hikmet ve Mehmet Ali Aybar’a, Sabahattin Eyuboğlu ve Azra Erhat’tan Melih Cevdet Anday ve Oktay Rifat’a, Pertev Naili Boratav’dan İlhan Selçuk’a pek çok aydın ve yazar da anılıyor.
Abidin Dino 1943’te, dil bilimci, yazar ve çevirmen Güzin Diken ile evlendi ve Dino’nun ölümüne kadar ayrılmadılar. 50 Yıl boyunca birbirlerini kırmayarak, aşklarından bir tutam eksiltmeyerek yaşadılar. Güzin Dino ölmeden kısa bir süre önce verdiği röportajda; “Çok mutlu olduk biz, çok mutlu yaşadık.” diyor.
Sevgilim,
Penceremden, otelinden çıkıp koskoca valizini taşımanı seyrettim. Çabuk dön! Sevmenin de iniş çıkışları var. Hastabakıcı bugün hastalık tabelama bu duygumun derecesini çizdiye, doktor korkacaktır. Sabah komşu binada göğsüme baktılar. İyiyim. Babacan bir doktor yeşil ışık yaktı ameliyata, yine de analizlerin sonucunu beklemeliymişiz… Kaç gün? Bilmiyorum. Saat 2′ de Londra ile konuştum. Monica evde idi. Octavio gidememiş, film ile ilgili kişilerin seyahatte olduğunu tellemişler. Kızmış, Londra’ya dönmüş, Monica’ya. Octavia’nın borcunu unutmamasını hatırlattım. Haber gelmezse yazar ya da telefon ederim.
Ne iğne ne hap, ilaçların ilacı sensin. Sanırım en önemlisi, damla damla sevgili gözlerin. İyileşeceksem onlar iyileştirecek.
Not: Tam zarfı kapatacaktım. Mm. Dessanis midir, Dessis midir,adını belleyemedim,ressam akademi müdürünün karısı geldi. Çok hoş bir bayan. Gitmiş olmana üzüldü, yarın kocası gelecek. Birkaç gün için gidecekler, gelecek hafta sonunda dönecekler.
Ben de biraz sonra gazete alacağım. Tam bunları yazarken, iğne,termometre, kahvaltı geldi, paldır küldür maça hazırlıyorlar, işin ucunda senin olman, hepsinden etkili. Piyes iyi gidiyor.
Abidin
Sevgilim
Masamın başında penceremin önünden yazıyorum sana, şimdi Ferit buradaydı, Çarşamba onlara yemeğe gideceğim. Simone bu akşam St. Cere’ye gidiyor, sabah Secuirite Social’e gittim, benim reçeteleri vermeleri için, gene, senin Carte de Sejours’un lazım, onu bana hemen yolla, iki günde ben de sana yollarım, fotokopi istemiyorlar.
Bu sabah, senden mektup yoktu, Octavio’nun çeki de, acaba sen doğru bankaya mı yolladın? Almanya’dan resimlerin parası geldi,senin bankana yatırdım mektubu; benim imzamla oluyormuş. Yarın vergi declarationu için gideceğim, şimdilik hep böyle işlerle meşgulüm, hizmetçiyi şimdilik tutacağım ev biraz temizlensin, sonra vazgeçerim,80 frank ayda. Ev bildiğin gibi hoş fakat sensiz.
M.Demoisoin selam söyledi sana. Bir iki güne kadar muntazam çalışmaya gayret edeceğim. Sana gelecek hafta Françoise Hugo gelecek, önce telefon edecek. Cecile’de gelecek buraya dönmeden. Mmm.Yvonne (bakkal) da seni sordu.
Ben seni düşünüp seni konuşmaktan başka bir şey yapamıyorum ciddi.
Çok öperim.
Güzin
Sevgilim,
Paskalya araya girince üç gündür senden mektup gelmedi, büsbütün göreceğim geldi. Ben bu sabah daha iyi uyandım, akıtmaca iğne bile pek rahatsız etmedi, şimdi de fena değilim, neden, belli değil.
Bugün hava kapalı, o da keyfimi arttırdı, biliyorsun güneşe bile fazla saygım yok şu sırada. Abdelmalek’ten mektup vardı bu sabah. Hıfzılardan, bir de Joyce’tan. Hıfzılar seni beklediklerini yazıyorlar vs. Gazete filan yoktu. Mme. Laporte’a telefon ettim, cumaya yemeğe götürecekti evine (sonradan farkına vardım ki cuma izin günüm değil, pazara çevireceğim işi). Senin biraz olsun dinlenmene çok çok çok seviniyorum. Bin bir kere öperim. Harm as halkına selâmlar. Seninle bir arada, bir çatı altında olmak gözümde, alnımda, elimde, omzumda tütüyor.
Sensiz Her Şey Renksiz
Sayfa Sayısı: 210, Baskı Yılı: 2007, Dili: Türkçe, Yayınevi: Can Yayınları