TOLSTOY’UN EŞİ SOFİYA: YAŞANTIMIN BOŞA GİTTİĞİNİ YOK OLDUĞUNU ANLIYORUM

11 Ocak 1863: ‘Okudu mu günceyi bilmiyorum.’(43)

24 Nisan 1863: ‘Liova ile ilişkilerimden hoşnut değilim. Kişiliğimle ilgili konular beni tedirgin ediyor ve utandırıyor, acaba neden? Pişmanlık duyacak bir şey yapmadım, ona karşı suçlu da değilim… Ama bu satırları onun okuyacağını düşününce de tedirgin oluyorum. Benim istediğim nedir?.. Açıklanamaz bu.’(53)

26 Mart 1865: ‘Şu anda sanırım o da kendi güncesini yazmaktadır. Onun güncesini artık hiç okumuyorum. Birbirimizin yazdığını okuyunca açık yüreklilik ve içtenlik kalmıyor.’(78)

20 Kasım 1890, Yasnaya Polyana: ‘Aramızda, azıcık olsun bir birlik, ruhsal ve içten bir anlaşma oluşturmayı çok istedim ve tüm gücümle uğraştım. Güncelerini gizlice okuyarak, bizi tekrar birleştirebilecek bir şey bulabilir miyim diye can atıyordum ama günceler beni daha çok umutsuzluğa düşürdü. Onları okuduğumu anlamış olacak ki, şimdi güncelerini benden saklıyor. Bana da bir şey söylemedi (…) Onda, nefis düşkünlüğünden başka bir şey bulunmadığını çok geç anlamışım. Şimdi gözüm açıldı ve yaşantımın boşa gittiğini, yok olduğunu görüyor ve anlıyorum (…) Birbirimize tek bir söz söylemeden günler, haftalar ve aylar geçiyor. Eskiden olduğu gibi ilgilendiğim şeylerden, düşüncelerimden, çocuklardan, bir kitaptan, herhangi bir şeyden sözetmek istiyorum ama sanki bana,

“Saçmalıklarınla canımı sıkmaya geliyorsun, hala bir şey mi umuyorsun?” demek ister gibi, bir tersleme ve ürküten bir bakışla karşılaşıyorum (…)Oysa suçsuz olmama, ömrüm boyu onu sevip onurunu korumama karşın, bir cani gibi ondan korkuyorum. Hakaret ve dayaktan daha etkili olan, sessiz, sert ve kin dolu bitemlerden korkuyorum. Genç yaşlarından bu yana sevmeyi bilememiş, öğrenememiş ve alışmamış.’(142-43)

16 Aralık 1890: ‘İşin en şaşırtıcı yönü, beni kendisine acındırmaya çalışıyordu. Ama boşuna uğraştı, çünkü içten gelen hiçbir davranışta bulunmadı, kendini benim yerime koyup, onu kırmak ve hırsız mujiklere de bir kötülük yapmak niyetinde olmadığımı anlamak istemedi.

Kendine hayranlığı, tüm güncelerinde açıkça görülüyor. Onun gözünde, kişilerin, sadece onu ilgilendirdiği oranda, varoluşlarını saptamak, çok şaşırtıcı (…) Güncelerinde bugün beni etkileyen başka bir şey var: Serseri yaşantısına karşın, L. Her gün iyi bir iş yapmaya uğraşıyordu.’(151)

7 Ocak 1891: ‘Anladığım kadarıyla L.’nin günceleri hiçbir aşkı içermiyor. Görünüşe göre, bu duyguyu hiç tanımıyor.’(162)

18 Ocak 1891: ‘L.’nin  günceleri çok ilginç; Kırım ve Sivastopol savaşları dönemi. Defterin arasında, ikiye katlanmış ayrı bir kağıt, sefilliğin, sapıklığın ve edep kurallarını hiçe sayma saygısızlığının belirtisi olarak, beni çok şaşırttı.’(167)

12 Şubat 1891: ‘Ben de ona karşılık verdim ve, eğer üzülüyorsa, benim kendisine acımayacağımı ve eğer güncelerini yakmak istiyorsa yakabileceğini, yaptığım çalışmaya hiç önem vermediğimi, kimin kimi üzdüğüne gelince, son yapıtı Kreutzer Sonata’yla beni, herkesin yanında küçük düşürdüğünü ve bu durumu düzeltmenin de zor olduğunu söyledim (…) Ben bu öykünün beni hedef aldığını, doğrudan doğruya beni yaraladığını, beni herkesin gözünde alçalttığını ve karşılıklı sevgimizden arta kalanını da yok ettiğini, kendim hissettim. Ve bunların tümü, evlilik yaşantım süresince, kocama karşı beni suçlu duruma düşürecek bir davranışta bulunmadığım ve herhangi bir kişiye ne bir bakış, ne bir hareketle, böyle bir kanı uyandırmadığım halde… Yüreğimde, başka birisini sevme olasılığı bulunmuş da olsa, bende bir iç mücadele geçmiş de olsa, bu başka bir sorun, bu benim, işim, yüreğim, benim kutsal yerim, ben saf ve temiz kaldığıma göre, kimsenin ona dokunmaya, sözetmeye hakkı olamaz.’(174)

6 Şubat 1898: ‘Günce defterini nereye sakladığını bilemiyorum, belki de Çerkov’a göndermiştir. Kendisine sormaktan da çekiniyorum.’(377)

19 Şubat 1898: ‘L.N. güncesini bilmediğim bir yerde ve özenle saklıyor. Eskiden de saklardı ama, sakladığı yeri bilir ya da bulurdum. Şimdi ise bilmiyor ve bulamıyorum.’(383)

12 Mart 1902: ‘Kocamın güncesini okuduğum zaman onun güç ve etkinliğini  anladım; kendi ününü korumak için durmadan bana sövüp saydığını o zaman gördüm; şatafatlı yaşamını şu ya da bu biçimde haklı çıkarmak, bana kabul ettirmek ihtiyacını duyuyordu. Vaneçka’mın öldüğü yıldı; çok perişandım, kocama yaklaştım ama yüreğim ve umutlarım kırılmıştı.’ (527)

26 haziran 1910: ‘Günce defterlerinde L.N., beni hep iyi davranarak savaşılması gereken bir zorba gibi gösteriyor. Kendisi ise yüce gönüllü, büyük, sevgi dolu ve dindar görünüyor.’(593)

1 Temmuz 1910: ‘Çerkov’u selamladım ve :”Gene benimle ilgili bir entrika mı çeviriyorsunuz?” dedim. Çok güç durumda kalmışlardı. L.N. ve Çerkov birbiriyle yarışırcasına günce konusunda, birbirini tutmayan ve anlaşılması güç sözler söylediler ama, hiçbiri ben içeri girmezden önce ne konuştuklarını söylemedi. Şaşa’ya gelince sadece sıvışıp gitti.’(…) Çerkov, L.N.’nin TİNSEL GÜNAH ÇIKARAN PAPAZ (?) olduğunu ve bu gerçeği kabul etmem gerektiğini söyledi (…)Şunları ekledi: “Yaşamını, kocasını mahvetmekle geçiren bu kadını anlayamıyorum.” (…)L.N.’ye öyle acıyorum ki despot Çerkov’un boyunduruğu altında mutsuz, halbuki benimle mutluydu.’(598/9)

13/14 Temmuz 1910 gecesi: ‘Ölümümü dünyaya açıkladıkları zaman, onun gerçek nedenlerini söylemeyeceklerdir. Histeriden, sinir krizinden, karakter bozukluğundan söz edecekler ama hiç kimse, kocamın öldürdüğü bedenimi görünce, muşamba kaplı dört beş defteri kocamın çalışma odasına koyarak beni kolaylıkla kurtarabileceğini söylemeye cesaret edemeyecektir (…) Bu iki inatçıo adam, kocam ve Çerkov beni ezmek, beni öldürmek için birleşmişler. Beni korkutuyorlar, demir elleri yüreğimi sıkıştırıyor. Bu mengeneden kurtulmak ve nereye olursa olsun kaçıp gitmek isterdim. Ama korkuyorum… (…) Eğer defterleri bana vermezlerse, Çerkov onları saklama hakkına, ben ise yaşamak ya da ölmek hakkına sahip olacağım.

‘Kendimi öldürmek düşüncesi gittikçe güç kazanıyor. Çok şükür… Yakında acılarım sona erecek.’(617)

14 Temmuz 1910: ‘L.N. beni görmeye geldi. Ona, terazinin bir kefesinde defterler, ötekinde ise benim yaşamım var dedim. Güncenin defterlerine karşılık benim yaşamım, ikisinden birini seç, dedim.’(618)

18 Temmuz 1910: ‘Güncesini bana vermesini istemiyorum; ölünceye dek onu saklasın. Ben sadece, onu okumamı önlemek için Şaşa’da, Sergeyenko’da, Çerkov’da ve nerede olursa olsun saklamış olmalarına ve yalnızca karısının okuma hakkı olmamamısan  üzüldüm ve onuruma dokundu…’(628)

12 Ağustos 1910: ‘Güncemi tekrar okudum ve kendi öz yaşantım ve kocamınki karşısında dehşete kapıldım. Bu tür yaşamayı sürdürmem olanaksız’(655)

15 Ağustos 1910: ‘Bu demektir ki, daha önce söylediğim gibi kocamın şimdiki güncesi Bay Çerkov için yazılıyor ve içeriğinde hiçbir açık yüreklilik yok. Gizlilikleri, aldatmacaları ve gizleme meraklarıyla canları cehenneme. Zaman, gerekli açıklamayı yapacaktır (…) Ben L.N.’nin Günceyi benden sakladığı için kuşkulanmıyorum; bu usa yakın ve tümüyle haklı ve onu herkesten saklamak gerekirdi. Hayır, beni tasalandıran bu değil ama Çerkov ve Şaşa onu okuyabildiği halde, karısının, benim bu hakka sahip olmamam. Öyleyse, Çerkov ve kızımı yargıç yerine koyarak L.N. benim hakkımda atıp tutuyor, kötü niyetli ve acımasız olan da bu.’(658)

15 Ağustos 1910: ‘Bizim aile cehennemimizin aksine, burada birsürü saygılı ve içtenlikli insan var. Sinsiliği nedeniyle, kocama karşı duyduğum sevginin azaldığını anlamaya başladım. Bana karşı sürekli olarak beslediği ve bana belirtmeye başladığı bu kötü niyetini her hareketinden, yüzünden ve gözlerinden okuyorum; tüm dünyaya sevgi sözcükleri haykıran bu ihtiyarın bu duygusu özellikle çirkin ve çekilmez oluyor. Güncesinin beni tasalandırdığını biliyor ve bunda direniyor. Tanrı beni bu anlamsız bağlılıktan kurtarsaydı, hiç değilse o zaman benim için yaşam çok kolay olur ve kendimi çok özgür hissederdim. O zaman Şaşa ve Çerkov’u büyücülükleriyle baş başa bırakırdım.’(658)

26 Ekim 1910: ‘Çektiğim acıları, geçirdiğim deneyleri dile getiren bu korkunç Günceyi şu anda bitiriyor ve mühürlüyorum. Tanrı beni bağışlasın, ama çektiklerime neden olan Çerkov’a lanet olsun.’(716)

GÜNCE – SOFİYA TOLSTOY


 

LEV TOLSTOY:
Günlüğüm, onu okuyan insanlara karşı yaklaşımım bana zarar veriyor. 

18 Haziran 1863: ‘Onun benim omuzlarımın üzerinden bunları okuduğu düşüncesi yazdıklarımdaki gerçeği azaltıyor ve lekeliyor.’(259)

19 Haziran 1909: ‘Oğlum Seryoja, bunları bir gün okuyacaksın. O zaman kendinin çok ama çok kötü birisi olduğunu anlayacaksın ve kendini düzeltmek, her şeyden önce tevazu kazanmak için çok çalışmalısın.’(299)

3 Ocak 1909, Yasnaya Polyana: ‘[Günlüğüm, onu okuyan insanlara karşı yaklaşımım bana zarar veriyor. Lütfen okumayın.]’(654)

GÜNCE : LEV TOLSTOY

Eşi Sofya’nın Günlükleri̇’nde Lev Tolstoy: “Onun kalbi buz gibiydi…”

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz