Giriş
Hristiyanlığı hakikatten fazla severek yola çıkan, Hristiyanlıktan fazla kendi mezhep veya kilisesini severek yol alır ve sonunda hepsinden fazla kendini sevmeye varır. Coleridge Tolstoy, 1901 de Kilisenin aforoz fetvasını bu epigrafla başlayarak cevaplar, ama sadece Hristiyanlar değil, herhangi bir dine veya ideolojiye mensup herkes tabii Müslümanlar da bu sözler ve Tolstoy un 30 yıl boyunca dile getirdiği ciltler dolusu eleştirilerin muhatabıdır. Ve belki de herkes muhatap olduğunu anladığı için, Tolstoy un din, toplum ve devlete ilişkin ünlü eserleriyle günlük ve mektupları hâlâ Türkçeye çevrilmedi.
Devrimciler ve entelektüeller Tolstoy dinci olmuş; üstelik devrimcileri de eleştiriyor; bize gelmez dedikleri için; milliyetçiler ve sağcılar Tolstoy milliyetçiliğin, hatta vatanseverliğin bile düşmanı, özel mülkiyeti lanetleyen bir komünist dedikleri için; hazcılar ve liberaller Tolstoy anarşist, her şeyi yıkmak istiyor; şimdi rahatımızı kaçırmanın ne alemi var? dedikleri için; Müslümanlar Tolstoy din düşmanı, reformcu; eleştirileri dosdoğru bizi de hedef alıyor dedikleri için; ve devlet diğer gerekçelere ilaveten Tolstoy devletin, iktidarın düşmanı, tehlikeli bir devrimci, anarşist dediği için, Tolstoy un son 30 yılını adayıp hayat uğraşı olarak nitelediği eserleri Türkçeye çevrilmiyor herhalde.
TOLSTOY’UN DİN ELEŞTİRİSİ: ÇOCUKLARA ÖĞRETMEMİZ GEREKEN DİN DEĞİL AHLAK!
Bu eserler 125 yıl önce Çarlık Rusya’sında yasaklanmıştı, ama orada ve o zaman bile yayınlanması engellenememişti; Türkiye de bugün hâlâ yayınlanmıyor. Belki de bu tuhaflığın daha basit, ama yine tuhaf başka bir açıklaması vardır; en nazik ifadesiyle, belli başlı yayınevleri zamanında yayınlamadığı için Tolstoy yayınlamamak bir teamül haline geldi herhalde. Ama sonunda, bu tuhaf teamül başka bir gelişmeye yol açtı. Bu durumu fırsat bilen ve Müslümanlığı hakikatten fazla sevdiği anlaşılan bir yayıncı (Karakutu Yayınları), Tolstoy un eleştirisini muhatap alacağına, Tolstoy’u 180 derece çarpıtıp kendileri gibi Müslüman ilan ederek onun da Müslümanlığı hakikatten fazla sevdiğini ileri sürdü. Yani, Tolstoy Türkiye de yayınlanmadığıyla kalmıyor, 30 yıl boyunca savaştığı zihniyetin militanı olmaya da zorlanıyor artık hakikati sadece son 30 yılında değil, daima, ilk 30 yılında da her şeyden çok seven, 27 yaşındayken Mayısta Sivastopol u şu cümleyle bitiren Tolstoy: Hikayemin tüm benliğimle sevip tüm güzelliğiyle çizmeye çalıştığım, dün, bugün ve yarın hep güzel olan kahramanı Hakikattir.
Tolstoy un mücadelesi hakikati sevenle sevmeyen zihniyetlerin mücadelesi bugün de yaşanıyor. İzleyen sayfalar hem bu mücadelenin bir belgesi, hem de Tolstoy un inancı ile din eleştirisinin Müslümanlığı hakikatten fazla sevenlere cevap çerçevesinde bir özetidir. Ne bu kitap, ne de bizzat Tolstoy Tolstoy dan öte yol olamaz demiyor. Yeraltına inen yollara sapmaz Tolstoy. Her şeyi yer üstüne çıkarmaya, hatta dini mistisizmden kurtarmaya çalışır. Onun evreninde gizli anlamlara yer yoktur. Bu bakımdan, dinî metinler ile olağanüstü, akıl dışı hikayelerin ve inançların anlamlı alegoriler ve sırlar da barındırabileceği yolundaki yaklaşımlar Tolstoy’un incelemelerine konu olmamıştır. Kendini bir metafizik labirentin dehlizlerinde peynir kokusuna koşan fare gibi hissedemez, Tanrı’yı arayan Kont tur, bu unvanı reddetse bile. Maddeden ibaret bir evrende korkunç bir hiçlik gördüğü için ve bu hiçliğe aykırı bir bilinçten aldığı umutla Tanrı yı arar Tolstoy. Aramayanlar belki de, Tolstoy dan daha iyi görüp daha gerçekçi oldukları için değil, göremedikleri ve umutsuz oldukları için aramıyorlardır. Bulduklarını söyleyenler de, merdiven altından geçmemek benzeri batıl inançlarla, büyücülükten bozma ritüellerle kendilerini kandırmaya çabalıyor, sadece tapınma ihtiyaçlarını körü körüne gidermeye uğraşıyor veya Müslümanlığı hakikatten fazla seviyor olabilirler. Ve böyle bir kavşakta Tolstoy kocaman bir uyarı levhasıdır.
Sansürlenen Tolstoy
Tolstoy’un Din Eleştirisi Ve Türkiye de Karanlığın Gücü.
Acar Burak Bengi. Rusça Belgeleri Çev. Mazlum Beyhan