AKP’nin savaşı
KCK tutuklamalarında sıranın Prof. Büşra Ersanlı’ya kadar gelip dayanmış olması, AKP hükümetinin muhalif sözü kökünden kurutup siyaset alanını bombardımana tutma gayretinin zirve noktasını oluşturuyor.
Büşra Ersanlı, BDP Anayasa Komisyonu’ndaydı ve 10 Ekim’de AKP heyetiyle görüşmüştü.
Ersanlı, sivil alanda sözü kıymetli, son zamanlarda dillere pelesenk olup içi boşaltılmış ‘aklıselim sahibi’ tanımlamasına fevkalade yakışan bir sosyal bilimcidir. Onu bir savaş taktikçisi olarak yutturmaya çalışanları tarihe havale etmek yetmez.
KCK tutuklamalarına karşı can havliyle haykırmak zorundayız. Yoksa eli kulağında, ölüm kazanacak.
KCK tutuklamaları, AKP hükümetinin BDP’yi asla ve inatla muhatap kabul etmediğini, yegâne muhatap olarak PKK gerillalarını gördüğünü kanıtlamaktadır.
Büşra Ersanlı gibi Ragıp Zarakolu da BDP Parti Meclisi üyesi olduğu için gözaltına alındı.
Karşısında duran kimsenin dokunulmaz olmadığı, ille de susması gerektiği hissini sabitlemek AKP’nin şu anki savaş taktiği.
Hükümet yandaşı zevat ne kadar küfrederse etsin, tekrar ediyorum: Bu savaş, AKP’nin savaşıdır.
AKP kurmayları her ne kadar ‘Hukukun işleyişine karışamayan mahzun demokrat’ postuna sığınsalar da bu kavşaktan sonra bütün inandırıcılıklarını kaybetmişlerdir.
Henüz Ersanlı ve Zarakolu’nun avukatlarının ulaşamadığı dosyaların utanmaz medyada yayımlanması da bu savaşın nasıl yürütüldüğü konusunda yadsınamaz değerde bir ipucu sunmuyor mu?
Sabah denilen gazeteye bakarsanız, Ersanlı, “KCK’ya terörist yetiştirmekte eğitmen” imiş. BDP’nin Siyaset Akademisi’ni fesat yatağı ilan edecekler ya, Ersanlı da Akademi’de örgüte, yani PKK’ya ideolojik olarak yetişmiş kadro hazırlamaktan sorumluymuş.
Efendinin Zaman’ıysa gözaltı nedenini polisinden kaptığı gibi okuruna sunuyor. Buyurun okuyun: “KCK’ya yönelik savcılık talimatıyla yapılan ortam dinlemesinde Türkiye’de bir iç savaş çıkarılmasının tartışıldığı anlaşıldı. Terör örgütünün savaşı dağdan metropollere yaymayı, Türk-Kürt çatışması çıkarıp bunu derinleştirmek istediği ortaya çıktı. BDP Ümraniye İlçe Başkanlığı’nın üst katında bulunan siyaset akademisinde bir araya gelen KCK zanlılarına ait tapelerde Başbakan Tayyip Erdoğan’a yönelik bir suikasttan da söz edildiği tespit edildi. Okullarda ‘Apoculuk ile eğitim kendinden insanlık, insanlıkta da kendini yaratmaktır, bu eğitim ile her arkadaş kendini Apocu bir peygamber yapmaktadır’ gibi uç eğitimlerin verilmesi gerektiği bildiriliyor.”
Ersanlı’nın verdiği iddia edilen eğitime bakar mısınız? Sadece belirli gazetelerin polis yazarlarını heyecanlandıracak bir safsata.
Zaman gazetesi hanidir demokratlık müsameresinden vazgeçti.
Elbette Hocaefendi Hazretleri de.
Geçenlerde Fethullah Gülen’in Herkul.org’da yayımlanan sohbetini “Kürt meselesi hakkında önemli tespitlerde bulundu” diye muştuluyordu Zaman. Gülen her zamanki muhteşem diliyle pek yumuşak başlayıp şöyle yuvarlıyordu son incilerini: “‘Hakkı kötek olanlar’ istisna edilirse, o toplumun yüzde doksan beşi şefkatle ve re’fetle kucaklanmalı, onlara karşı mülayemetle hareket edilmelidir.” Hocaefendi hakkı kötek olan % 5’i saptamış besbelli. Bir de şuradan okuyup aydınlanın:
“Herkes bu meselenin halli için duanın gücüne de sığınmalı; her fırsatta gönüllerini Yüce Dergâh’a açıp ‘Allah’ım, birliğimizi sağla, aramızı te’lif buyur, bizi vifak ve ittifaka muvaffak kıl. Hidayet ve ıslahını murat buyurduğun insanları ıslah eyle, kalb ve kafalarına salah ver. Şayet düşmanlık yapanlar arasında ıslahını murat buyurmadığın ve kendileri hesabına ıslah istemeyen kimseler varsa, onların altlarını üstlerine getir, birliklerini boz, evlerine ateş sal, köklerini kurut ve işlerini bitir’ diye niyaz etmelidir.”
Bundan başka, “30 yıldır dağdaki bir avuç şakinin hakkından gelemiyorsun” gibi derin saptamalarından da mahrum bırakmıyor inananlarını. PKK da yandaşlarıyla o % 5’i oluşturan ‘bir avuç şaki’, ona kalırsa.
İnsanların tıyneti savaş ve afet zamanlarında ortaya çıkar. Ilımlı bildiğimiz Cumhurbaşkanı’nın cuş ü huruşa kapılıp intikam yemini haykırdığı bir ülkenin evlatlarıyız. Şimdi zatıâlilerinden rica etsem de gelip evimin karşı duvarındaki nevzuhur ‘Kürtlere Ölüm’ yazısını siliverse.
Çünkü gerek dinbilimci Başbakan, gerek Cumhurbaşkanı ve cemaatleri Fethullah Bey’in de destekleriyle vahşi, bedduacı bir savaş dilini bayrak etmiş durumda. Resmi ağızlardan ırkçılığın en yüzsüz örnekleri dökülüyor.
Bu dil, Van’daki depremzedelere yardım diye taş-sopa gönderen, onların yaşadıklarını kutlayıp oh çeken, mahallemin duvarına ‘Kürtlere Ölüm’ yazanları besliyor.
Utanmaz medyanın katkılarıyla.
Herkes şu aralar oturup iyice bir düşünmeli. Bu da geçer ya hu! Ama ileride birbirimizin yüzüne nasıl bakacağız? Çocuklarımız birbirlerine nasıl hitap edecekler?
31/10/2011
AKP’nin savaşı
YILDIRIM TÜRKER