Tecrübe, insanların hatalarına verdikleri isimdir* Hatalarınızdan Ders Almama

“Siz hatalarınızdan ders almazsanız, başkaları alacaktır. ’’**

Deneyimlerimizin bize öğretmeye çalıştığı dersleri öğrenmediğimiz sürece, özyıkıcı davranışlar kaçınılmaz hale gelir.
Eski bir durum komedisinin bölümlerinden birinde, karakterlerden biri eline bir tabanca geçirir ve onu New York’ta bir tefeci dükkanında paraya çevirmeye karar verir. Satıcı silahı görür görmez aların düğmesine basar. Bir sürü karışıklık birbirini izler ve sonunda karakter, mahkemeyi suçsuz olduğuna ikna eder. Hakim gitmesine izin vermeden önce “New York’ta silah satmak kurallara aykırıdır. Başka bir tane daha bulursan ne yapacaksın?” diye sorar.

Karakter, “Onu New Jersey’deki bir rehinci dükkanına götüreceğim” diye yanıtlar.

İşte bu, bir hatadan çıkarılabilecek yanlış derslere verilebilecek iyi bir örnektir.

Hatalarımızdan çıkardığımız en yanlış ders, belki de gelecekte onları farklı bir bakış açısıyla nasıl ele alacağımızı öğrenmek yerine, benzer durumlardan kaçınmamız gerektiğini sonucuna varmamızdır. Bazen “Bunu bir daha yapmayacağım” ya da “Oraya bir daha asla gitmeyeceğim” gibi sonuçlar çıkarmak, yaptıklarınızı tekrar gözden geçirmenizin verdiği acıdan kendinizi kurtarmanın bir yolu olabilir. Aşırıya vardırıldığında, kaçınma bir fobiye bile dönüşebilir; bu, önceden yaşadığınız sarsıntıyı andıran bir durum yaşadığınız her defasında büyük bir kaygıya kapılmanıza yol açacaktır.

Bir keresinde, ilk davasında görevden alındığı için depresyona giren genç bir savcıyı tedavi etmiştim. Karşı tarafı yenmeyi çok istediğinden, çok uzun saatler boyunca hazırlık yapmış ve uyku ve yemek saatlerinden fedakarlık etmişti. Sabaha kadar çalıştığı uzun bir gecenin ardından mahkeme salonuna hışımla girip parlak bir açılış konuşması yapmış, ama kurnaz savunma avukatının taktikleri karşısında şaşkınlıktan dili tutulmuştu. Suskunluğunu bozduğunda da, sinirli ve uykusuz haliyle anlaşılmaz bir şeyler kekelemeye başlamış ve beceriksizce, çantasında aradığı hiçbir şeyi bulamamıştı. Yargıç, işlem hatası yüzünden mahkemenin hükümsüz kalmasına karar vermişti.

Genç savcının üzgün bir biçimde çıkardığı sonuç “Ben ceza hukukuna hazır değilim” oldu. Çıkarılacak doğru dersler ise şunlardı: Beyin ve vücut sağlığınız, hazırlığın önemli bir parçasıdır; karşı taraf hakkında öğrenilebilecek her şeyi bilmelisiniz; son ders de, sizi buraya kadar getirmiş becerileriniz, tek bir yenilgiyle geçersiz kabul edilemez. Hatalarımıza ilişkin bir başka genel ve uygunsuz tepki de, kendimizi çok sert bir şekilde yargılamamızda. “Amma da mıymıntıyım!”, “Ne kadar geri zekalıyım!” ya da “Tamamen yetersizim” gibi düşünceler, kendinizi cezalandırmak yoluyla utanç ve suçluluk duygularınızı hafifletmenize yardım eder. Bunlar size, başkalarının darbelerinin önüne geçme imkanı verir ve kendinizi yeterince sert bir şekilde eleştirirseniz, başka birine size bundan daha kötüsünü söyleme imkanı bırakmamış olursunuz. Böylece çevrenizdekiler kendinizi bu kadar suçladığınızı gördüklerinde, eleştirmek şöyle dursun, sizi teselli etmeye çalışabilirler.

Ama kendi kendini hırpalama, sonuçta özyıkıcı davranışlardan biridir. Kendinden nefret etmek ve yaptığınız bir şeyden nefret etmek arasındaki ayırımı doğru yapmak çok önemlidir. “Bu tamamen işe yaramaz olduğumu kanıtlar” sonucuna varmak, özgüven kaybına ve ümitsizliğe sebep olurken, “Bu şekilde davrandığımda kendime katlanamıyorum” sonucu ise, insanı akılcılığa ve kararlılığa götürür.

Yanlış dersler bazen inkarla aynı anlamı taşır. Kaçamak ilişkileri ortaya çıkan ve bunu izleyen sert tartışmalardan sonra, “Yakalanmamak için daha dikkatli olmalıydım” diyen evli insanlar gördüm. Bu kadar benmerkezci bir tepki, kişiyi geliştirmek yerine, yapılanı ört bas etmekten ibaret kalır. Bu insanlar doğru dersi çıkarmayı beceremezler, yani onları eşlerinin dışında biriyle ilişki kurmaya iten ilişki problemleriyle yüzleşmeyi başaramazlar.

Böyle bir davranışa maruz kalan insanlarsa, genelde bunun tam tersini yaparlar. Kalplerinin her kırılışında, “O bunu demek istemedi. Onu sinirlendirmemeyi hala öğrenemedim” diyen incinmiş pek çok kadın gördüm. Bu yanlış bir derstir. Oysa çıkarmaları gereken dersler, bu davranışları hak etmediklerini kendilerinden yana çıkmaları gerektiğini ve eğer kocalarını bırakırlarsa yıkılmayacaklarını anlamak olmalıdır.

Hatalarınızı inkar etmek ve onlardan ders almamak yanlıştır. Bu iki yanlış hiçbir şeyi düzeltmez; durumu düzeltebilecek tek şey, hatalarınızla yüzleşip, onlardan doğru dersleri çıkarmanızdır.

KULLANIŞLI İÇGÖRÜ

Hatalarımızdan her zaman ders alırız, ama her zaman doğru dersleri çıkaramayız.

EYLEME GEÇME

• Bir hata yaptıktan sonra, en az 48 saat kadar süreyle geri dönülemeyecek kararlar vermeyin. Hata yapmak, kafamızdaki bir şeyin de bozulduğunu hissettirir bize. Aceleyle hatayı düzeltmeye çalışırken, hemen ulaşabileceğimiz bir rahatlama noktasına yapışır, bizi hatalı davranışa iten güdülerimizi ve eylemlerimizi değerlendiremeyiz. 48 saat kuralı, doğru dersi çıkarabileceğimiz yeterli zamanı sağlar bize.

• Sizi doğru dersi çıkarmaktan şu nedenlerden hangisinin alıkoyduğunu kendinize sorun:

• Çabuk zevk almayı tercih ediyorsunuz.

• Gerçek, yüzleşemeyeceğiniz kadar katı.

• Değişmenizi gerektirebilir.

• Başkasını suçlamaya ihtiyaç duyuyorsunuz.

• Kendinize, kendinizden nefret etmek için değil, yaptığınız hatadan nefret etmek için imkan tanıyın.

• Geçmişte yaşadığınız benzer olayları düşünün. O zaman da mı aynı hatayı yaptınız? Yapmadıysanız farklı olarak ne yaptınız? Eğer öyleyse, kendinize bunu tekrarlarsanız ne yapacağınızı söylemiştiniz? Bu anılar, doğru dersi çıkarmanıza yardımcı olabilir.

Mark Goulston & Philiph Goldberg

* Oscar Wilde
**  Anomin

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz