Bertrand Russell’ın mutluluk reçetesi: Mutluluğu içinizde değil dışınızda arayın!

Bertrand Russell’ın Mutlu Olma Sanatı adlı kitabı kişisel gelişim kitaplarının vermeyi vaat ettiği ama veremediği mutluluk sırlarını açıklar.  Eser adeta iyi bir yaşam sürmek isteyenlere sunduğu bir reçetedir. Russell; “Mutluluk birtakım insanların bizim elimizden alabileceği temel insan haklarından biri değildir. Kişi mutluluğa başkalarını suçlayarak değil, belirlediği hedeflere erişmek için mücadele ederek ve bu mücadele sırasında eğlenerek ulaşır. Üstelik kişi bu mücadeleyi iç dünyasına değil, sosyal yaşamına dönerek vermelidir” diyor. Mutlu Olma Sanatı, kişisel gelişimden öte popüler bir felsefe kitabıdır.

Bertrand Russell’ın Mutlu Olma Sanatı Adlı Eserinden Alıntılar:
Neden mutlu oluruz, nasıl mutsuz oluruz?

♦ Hiç kimse mükemmel olmayı beklememeli ya da böyle olmadığı için üzülmemelidir.

♦ Yaptığımız şeyler, sandığımız kadar önemli değildir; başarı ya da başarısızlıklarımız da sandığımız kadar önem taşımazlar. Büyük üzüntüler bile unutulabilir; mutluluğa yaşam boyunca son verecek gibi görünen felaketler bile zamanla kabuk bağlar ve acıları hemen hemen duyulmayacak derecede azalır. Üstelik bütün bu kişisel düşüncelerin üstünde ve ötesinde bir gerçek var ki, hiç kimse dünyanın çok büyük bir parçası değildir. Düşüncelerini ve umutlarını benliğinin üstünde bir şeye yöneltebilen birisi, dünyanın sıradan dertlerinde, tam anlamıyla bencil birisi için olası olmayan bir huzur bulabilir.

♦ Bir insan ne kadar çok şeye ilgi duyarsa, o kadar çok mutlu olma olanağına kavuşur ve o derece az kaderin insafına bağlı olur, çünkü bu ilgilerden birini yitirecek olursa, bir diğerine yönelebilir.

♦ Bugün, bir çok kişinin yeni değer ölçüleri bulmadan eskilerini bir yana attığı karışık bir dönem geçirmekteyiz. Bu durum, bu kişilerin çesitli tedirginlikler yaşamalarına neden olmakta ve genelde bilinçaltlarında eski değer ölçüleri bulunduğu için, bu tedirginlikleri umutsuzluğa düşmelerine, vicdan azabı çekmelerine ve insanları hor görmelerine yol açmaktadır.

♦ Birçok durumda yeniden yapmanın başlangıcı olarak yıkmak gerekir!..

Güç ya da endişe verici bir karar alınması gerektiğinde olanca aklınızı o iş üstünde toplayıp kararlarınızı verin, karar verdikten sonra da, yeni bir gerçekle karşılaşmadıkça o kararı yeniden gözden geçirmeye kalkışmayın. Kararsızlık kadar yorucu ve yararsız bir şey yoktur.

♦ İlkel insanlar iyi avcı olmakla övünürlerdi, ama av peşinde koşmaktan da zevk duyarlardı. Kibir, belirli bir noktadan sonra işten alınan zevki öldürür, bunun sonucu olarak da umursamazlığa ve can sıkıntısına yol açar.

Bertrand Russell’dan Gelecek Kuşaklara İki Öğüt

♦ Halk kendi düşüncesine aykırı davrananlardan çok, kendisinden korkanlara zorbalık yapar. Köpekler nasıl ki kendilerinden korkanlara daha çok havlar ve saldırırlarsa, insan sürüsü de onlar gibi davranır. Onlardan korkar ve korktuğunuzu belli ederseniz, onlara iyi bir av olursunuz; oysa umursamazsanız, güçlerinden kuşku duymaya başlar ve size sataşmaktan vazgeçerler.

♦ Anlayışlı ve hoşgörülü olmak, dengeli ve kendine güveni olmakla mümkündür.

Mantıklı olmak, manevi bakımdan dengeli olmaktır; mantıklı olan, iç çatışmaları ile uğraşandan daha özgür bir bakışa sahiptir ve enerjisini dış amaçlara yöneltme olanağı vardır.

♦ Şu ya da bu nedenle anne-baba sevgisinden yoksun kalan bir çocuk, korkuya ve kendisine acıma duygusuna kapılır, pısırıklaşıp çekingen olur ve artık dünyaya görüp öğrenme isteği ile bakamaz. Böyle çocuklar, şaşılacak derecede küçük yaşlarından itibaren hayatı, ölümü ve insanlığın kaderini düşünmeye başlarlar. Önce melankolik olurlar; sonunda ise herhangi bir felsefe ya da inançtan medet umar, içine kapanırlar.

♦ İnsanoğlu işbirliğine muhtaçtır ve doğa kendisine, biraz noksan da olsa, işbirliği için gerekli dostluk içgüdüsünü vermiştir.

♦ Megaloman (kendini büyük görme hastası) sevimli olmaktan çok güçlü olmak, sevilen değil de korkulan olmak istemesi bakımından kendine tutkun olan hastadan ayrılır. Kendini büyük görme hastası bir çok deli vardır, ayrıca adı tarihe geçmiş büyük adamların çoğu kendini büyük görme hastasıdır.

♦ Hiçbir insanın gücü sınırsız olmayacağı için, doyumsuz olanlar eninde sonunda aşamayacakları engellerle karşılaşacaklardır.

♦ Bir insan ne kadar çok şeye ilgi duyarsa, o kadar çok mutlu olma olanağına kavuşur ve o derece az kederin insafına bağlı olur, çünkü bunlardan birini yitirecek olsa diğerine yönelebilir.

♦  En iyi sevgi insanın eski mutsuzluklarından kaçmak için değil de, yeni mutluluklara kavuşma umuduyla beslediği sevgidir.

♦ Bugünkü haliyle uygar insanoğlu nefrete dostluktan daha fazla eğilimlidir. Nefrete eğilimlidir, çünkü yaşamından daha hoşnut ddğildir, çünkü yaşamının anlamını yitirdiğini, dünya nimetlerinin tadını başkalarının çıkardığını kendisinin birçoğundan yararlanamadığını hissetmektedir.

♦ Geçmişi çok iyi bilen, insanlığının geleceğinin geçmişiyle ölçülemeyecek kadar uzun olma olasılığını kavrayabilecek, ki ömrümüzün sıradan bir olay olduğunun bilincine varabilecek gençler yetiştirmeye çalışırdım; bireyin önemsizliğini gösteren bu gerçekleri, gençlerin zihnine yerleştirmek isterdim.

♦ Ben, insanların ahlaktan yoksun olmaları gerektiğini söylemiyorum, yalnızca boş inançlara dayanan bir ahlak edinmemeleri gerektiğini söylüyorum.

♦ Her zaman karşılaştırmalar yaparak düşünmek çok kötü bir alışkanlıktır. Güzel bir şey olunca, bunun tadı çıkarılmalı..

♦ Bir insan kısa bir zaman için de olsa, ruhu neyin yücelttiğini bir kez anladıktan sonra, kendisini bencilliğe, küçüklüklere üzüntüye kaptırmaz.

♦ Gerçekten doyurucu olan mutluluklar, yeteneklerin tam olarak kullanılabildiği ve dünyanın doğru olarak algılanabildiği şartlarda mümkün olur.

♦ İşlerin çoğu zaman öldürmeye ve küçük de olsa özlemlerini gidermeye elverişlidir; üstelik o işi yapan kişiyi, hiçbir işi olmayandan daha mutlu kılabilir. Sonsuz ilerleme olanağı bulunması koşuluyla ustalık isteyen bütün işler zevk vericidir.

♦ Amaçlarımıza çevremize ve yaptığımız işlere öyle bir dalmışız ki, dünyada yapılan tüm işlerin içinde ne kadar küçük bir yer tuttuğunu ve yaptığımız işlerin içinde ne kadar küçük bir yer tuttuğunu ve yaptığımız işlerle dünyadaki birçok şeyi hiç etkilemediğimizi unutur gideriz.

♦ Akıllı insan koşulları elverdiğince mutlu olur ve evreni anlamaya çalışırken acı duymaya başladığı noktada, başka düşüncelere geçer.

♦ İyiyi kötüden ayırabilecek yaşa geldikden sonra her insanın kendi isteklerini seçmeye ve isterse kusurlarıyla yaşamaya hakkı vardır.

♦ Uygar insanın, bu umutsuzluk çıkmazından kurtulabilmek için, görünüşünü ve zekasını geliştirdiği kadar gönlünü de genişletmesi gerekir. Nefsini yenmeyi, bunu yaparken de özgürlüğünü kazanmayı öğrenmelidir.

♦ Bütün kötü şeyler birbirine bağlıdır, ve bunların her biri diğerinin nedeni olabilir.

Bir kişi, başarıyı istemekle kalmayıp,bütün benliğiyle başarının peşinde koşmanın ödev olduğuna inandığı ve böyle yapmayanı zavallı bir yaratık olarak gördüğü sürece, hayatı, mutluluk vermeyecek derecede yoğun ve tedirgin olacaktır.

Mutsuzluğun en büyük nedenlerinden birisi de çekememezliktir. Bana kalırsa çekememezlik, en yaygın ve kökü derinlerde olan bir tutkudur.

♦ Eğer birbirimizin düşüncelerini okuyabilseydik, bence bunun ilk sonucu, bütün dostluklar sona ererdi; ikinci sonucu çok iyi olurdu, çünkü arkadaşsız bir dünya çekilmeyeceğinden, insanlar birbirleri hakkındaki gerçek düşüncelerini saklama gereksinimi duymadan dost olmayı öğrenirdi.

♦ Hiç kimseden, yaşamını başkası uğruna temelden değiştirmesini beklememeliyiz.

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz