Türkiye’de Şoför Tiplemeleri – Perihan Mağden

Bazı çok agresif taksiciler var. Bütün trafik, düşmanıymış gibi araba kullanan. Bir de çok nazlılar var. Oraya gidemez. Oradan inemez. Oraya sapamaz. Olamaz. Naz. Naz. O zaman yaptığım standart konuşma: “Beyefendi, şunu hatırlatmak isterim: Ben otostop yapmış değilim. Belli bir ücret karşılığı bu şehirde beni istediğim yere götürmek zorundasınız. Tabii bu stresli oluyorsa, size Bilecik’e yerleşmenizi öneririm,” tarzı bir konuşma modeli var.

Benim arabam yok. Ehliyetim yok. Ömrümde araba kullanmadım. Bende çok ciddi bir ‘kötü araba kullanan kadın olma’ korkusu var. Hani on yılda kavrama yapmayı öğrenemez, on beş yılda anca doğru dürüst park etmeyi becerir; (anneciğim, anneciğim) işte onlardan olacağım korkusu dondurdu beni. Direksiyona elimi sürmedim. Bu beni ne yapıyor? Taksi bağımlısı yapıyor. Bağımlılığın her nevisinden nefret ettiğim için, çok arada bir minibüs ve otobüse biniyorum. (Türünün son örneği olarak.) Ama bu cengâverce çabalamalarını bir yana, ömrümün hatırı sayılır bir kısmı taksilerde, dolayısıyla da taksi şoförleriyle geçiyor.

Araba kullanmamamın bir ciddi nedeni de, aşırı işlevci olmam. Şimdi altımda bir ARAÇ olursa, ben bunu KULLANAYIM gibi olurum. Hani Türk şoförlerinin önlerini kaşır gibi, klaksona basma âdetleri var. Deli oluyorum! Direksiyonda olsam o elini penisinden, pardon klaksonundan kaldıramayan tiplere şöyle bir arabayla geçirmek gelir içimden. Bir gelir, iki gelir; üçüncüde bir de geçiririm. “Kes lan klaksonunu, senin mastürbasyonundan bize ne,” diye. Bu nedenle silah da alamam mesela. Silahım olsa, ‘bunu da kullanayım,’ gibi olurum. Öyle aşırı işlevci bir eldeki araçları değerlendirelim kaygısı. (Hani poşetleri atamayan kadın modeli. 40’lardan kalma.)

Sinirlerim zayıf olduğu için kullanamıyorum işte araba. Bir de sanki beni rencide etmek için trafiğe açılmışlar, kötü kadın sürücülere, /Bayanım, bayarım, 30 km’yle gider, sağlar sollar trafiğin içine ederim, sinyal vermeden şerit değiştiririm, saparım, şaşkınım dalgınım, canım ne isterse yaparım’ kadınlara inanılmaz bir KİN duyuyorum. Başlıyorum hakarete. Bu ultra maço tutum, gaza getiriyor tabii şoförleri, onlar da başlıyor hakarete. Öyle kadın şoför düşmanı düşmanı yol alıyoruz.

Bazı çok agresif taksiciler var. Bütün trafik, düşmanıymış gibi araba kullanan. Bir de çok nazlılar var. Oraya gidemez. Oradan inemez. Oraya sapamaz. Olamaz. Naz. Naz. O zaman yaptığım standart konuşma: “Beyefendi, şunu hatırlatmak isterim: Ben otostop yapmış değilim. Belli bir ücret karşılığı bu şehirde beni istediğim yere götürmek zorundasınız. Tabii bu stresli oluyorsa, size Bilecik’e yerleşmenizi öneririm,” tarzı bir konuşma modeli var. Bir de Taksim e tarifle giden, Beşiktaş’ı bilmeyen onlarca şoföre çattım. Çünkü onlar ‘Avcılar dan geliyorlar/ Ya da ‘Karşı tarafın şoförü/ Ulan yapış o zaman semtine, bakkaldan evlere, evlerden PTT’ye ‘Avcıların Asli Şoförü’ olarak meslek hayatını sürdür. Ama artık bu Taksim’i bilmeyen vs. şoförlere öyle alıştım ki, gayet anlayışla ‘Sağ yapın, sola sapın’ diye onları gideceğim yere kadar itekliyor, sonra da ‘Bu yokuştan aşağı inip sağa döndünüz mü Karaköy: KARAKÖY İstanbul’un bir başka semti, bir başka güzelliğiyle karşılaşacaksınız,” diye sevecenlikle uğurluyorum.

Ama geçen gece bir şoförle karşılaştım ki… Ya hani

Karadenizli taklidi yapıp durur bayat komedyenler. İnsan da “Kimse bu kadar koyu bir aksanla konuşmuyordu” gibi olur. Hayır, en berbat komedyenin en koyu taklidi gibi, cümle sonlarında “Daa” filan diyerek konuşuyor. Ve yemin ederim iki söyleyip üç gülüyor. Ritim bu. Adam hakiki bir neşe şelalesi. Ben Amerikalı kadın antropolog Jane Marplevvood ayaklarında: “Karadenizli misiniz’i patlattım. “Rizeluyum daaa,” dedi, beş kahkaha patlattı. Ben için için, yahu senin şu neşeli Laz genlerinden biraz ben alsaydım da, sen de benim şu sinir illeti Gürcü genlerimden biraz nasiplenseydin diye, genetik mühendislik hesaplamaları yapıyorum. Böyle koyu bir neşe! Adamı alıp ‘Neşeli Karadeniz Uşağının saf ve bozulmamış bir örneği olarak bir kavanoza kapamalı. Bir de Fatoş Oyuncakları hani Karadenizli erkek-kadın bir çift bebek yapmıştı vakti zamanında. Pek sevimsizlerdi. Bu adamın bebeği yapılmalı oysa. Kızımla tam taksisinden ineceğiz: “Allah bozmasın, neşenize hayran kaldım” diye  yazdım. O da dönüp bana, “Ben de senin konuşmana hasta oldum,” demez mi? Pek komik bulmaktaymış yani beni. Arabayı durdurup fırladık caddeye. Üç Karadeniz oyunu yapıp: “Hoy hoy hoy!” Neyse. Böyle folklorik ve sıcak bir karşılaşmaydı.

Laz ve Gürcü Kardeşliği zirvesi, Büyük Hanım ve Karadenizli Şoför kaynaşması, Neşe Bulaşıcıdır, Eğlence Mitinginde Buluşalım anısıydı.

Karadenizli Şoför yani Türk Meddahlığının acı kaybı, şoför tiplemelerinin en matrağıydı!

Best of Perihan Mağden

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz