“Geçmiş asla ölü değildir!..” Franz Kafka – Hannah Arendi

Şöyle der güncesinde Kafka:
İki hasmı var: Birincisi onu ardından, başlangıçtan bastırıyor. İkincisi ise yolun ilerisini kesmiş. Her ikisine karşı da savaş veriyor. Tabii ikincisine karşı savaşında birincisinden destek alıyor, çünkü birincisi onu ileri itmek istiyor. Aynı şekilde birincisiyle olan savaşında, kendisini geriye ittiği için ikincisinden destek alıyor. Ama bu yalnızca teorik olarak böyle. Zira ortada yalnızca iki hasım yok, kendisi de var; gerçekten kendi niyetinin ne olduğunu biliyor mu? Yine de savunmasız kaldığı bir anda -ki bu ânın şimdiye dek hiçbir gecenin olmadığı kadar karanlık olması gerekir- kavga hattının dışına sıçramanın ve bu kavgadan edindiği tecrübeyle hasımlarının birbirleriyle olan savaşında hakemlik konumuna yükselmenin hayalini kuruyor.“*

Bütün basitliği ve kısalığıyla bu hikâyede “düşünce olayı” denebilecek zihinsel bir görüngü anlatılır. Sahnede geçmiş ile geleceğin güçlerinin birbirleriyle savaştığı bir savaş alam vardır; aralarında da ayakları üzerinde durmak için her iki tarafa karşı da mücadele vermek zorunda kalan, Kafka’nın “o” dediği insan yer alır. Dikkat edilmesi gereken ilk şey, sadece geleceğin değil, aynı zamanda geçmişin de bir güç olarak görülmesidir, öte yandan, geçmişin yükü, geleceğe doğru ilerlemekte olan insanların sırtlarından atabilecekleri, hatta atmaları gereken bir yük değildir. Faulkner’ın deyişiyle, “geçmiş asla ölü değildir, hatta geçmiş bile değildir“. Üstelik geriye, başlangıç noktasına kadar uzanan bu geçmiş insanı geriye çekmez, ileriye iter ve beklenenin aksine, bizi geriye, geçmişe doğru süren gelecektir.

Hannah Arendi

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz