GALEANO: RADİKAL İSLAMCILARA 80’LERDE ÖZGÜRLÜK SAVAŞÇILARI ŞİMDİ İSE TERÖRİSTLER DİYORLAR

1

1979’un sonlarında, Sovyet güçleri Afganistan’ı işgal etti. Resmi açıklamaya göre işgalin sebebi ülkeyi modernize etmeye çalışan laik hükümeti savunmaktı. Ben 1981 yılında bu konuyla ilgilenen Stockholm’deki uluslararası mahkemenin bir üyesiydim. O oturumların birinde yaşadığım o en önemli anı asla unutmayacağım.
O dönemde freedom fighters, yani özgürlük savaşçıları, şimdiyse teröristler olarak adlandırılan radikal İslam’ın temsilcisi üst düzey bir dini lider tanık kürsüsündeydi. İhtiyar şöyle gürlemişti: Komünistler kızlarımızın namusunu kirlettiler! Onlara okuma yazma öğrettiler!

Mayıs 1
İşçi Bayramı
Paylaşılan uçuş teknolojisi: birinci ördek uçuşu başlatıyor ve ikinciye yol açıyor; ikinci üçüncünün önünü boşaltıyor; üçüncünün enerjisi dördüncüyü kaldırıyor; dördüncü beşinciye yardım ediyor ve beşincinin gayreti altıncıyı itiyor, o rüzgârı yedinciye geçiriyor…
En öndeki ördek yorulunca yerini, gökyüzünde çizilen bu V şeklinin en ucuna geçecek olan diğerine bırakıp kendisi grubun en arkasına geçiyor. Arkadakiler ve öndekiler, hepsi dönerek yer değiştiriyor ve hiçbiri de, ne kendini süper ördek zannedip hep en önde ne de en güçsüz ördek zannedip hep en arkada uçuyor.

Mayıs 2
Geronimo Operasyonu
Geronimo on dokuzuncu yüzyılda Apaçi yerlilerinin direnişinin başına geçmişti.
Bu istilaya uğrayanların liderinin her zaman kötü bir şöhreti oldu, zira cesareti ve gözüpekliği istikaları yıllarca deli etti. Ve ertesi yüzyılda çekilen Far West filmlerinde de kötülerin kötüsü olarak gösterildi.
Aynı geleneği sürdüren Birleşik Devletler Hükümeti, 2011 yılında bugün, delik deşik edildikten sonra ortadan kaybolan Usame Bin Ladin’i kurşuna dizme harekâtına Geronimo Operasyonu adını verdi.
Peki ama, Birleşik Devletler’in askeri laboratuvarlarında üretilen çılgın halife Bin Ladin’in Geronimo’yla ne alakası vardı ki? Ne zaman bir Birleşik Devletler başkanı yeni bir savaşı haklı gösterme ihtiyacı hissetse, bütün çocukları çiğ çiğ yiyeceğini ilan eden bu profesyonel korkutucuya Geronimo’nun nesi benziyordu ki?
Bu ismin seçilmesi masum bir davranış değildi: yabana işgaline karşı onurlarını ve topraklarını savunan yerli savaşçıların birer terörist oldukları ima ediliyordu.

Mayıs 3
Namus kirletme
1979’un sonlarında, Sovyet güçleri Afganistan’ı işgal etti.
Resmi açıklamaya göre işgalin sebebi ülkeyi modernize etmeye çalışan laik hükümeti savunmaktı.
Ben 1981 yılında bu konuyla ilgilenen Stockholm’deki uluslararası mahkemenin bir üyesiydim.
O oturumların birinde yaşadığım o en önemli anı asla unutmayacağım.
O dönemde freedom fighters, yani özgürlük savaşçıları, şimdiyse teröristler olarak adlandırılan radikal İslam’ın temsilcisi üst düzey bir dini lider tanık kürsüsündeydi.
İhtiyar şöyle gürlemişti:
-Komünistler kızlarımızın namusunu kirlettiler! Onlara okuma yazma öğrettiler!

Mayıs 4
Gece sürdükçe
1937’de öldüğünde Noel Rosa yirmi altı yaşındaydı.
Plajı hayatında sadece fotoğraflarda gören bu Rio de Janeiro gecesi müzisyeni sambalar yazıp onları şehrin barlarında söyledi ve bunlar oralarda hâlâ söyleniyor.
Bir arkadaşı, Noel için gecenin ilerleyen bir saati olan sabah onda, onu o barlardan birinde buldu.
Noel yeni doğmuş bir şarkıyı mırıldanıyordu.
Masada iki tane şişe vardı. Bunlardan biri bira, diğeriyse şeker kamışından yapılan aguardiente içkisiydi.
Arkadaşı onu veremin öldürmekte olduğunu biliyordu. Noel onun endişesini yüzünden okudu ve kendini biranın besleyici özellikleri hakkında ona bir ders vermeye mecbur hissetti. Şişeyi göstererek şöyle dedi:
-Şu şey bir tabak iyi yemekten çok daha besleyicidir.
Arkadaşı ikna olmuş bir şekilde aguardiente şişesini işaret etti:
-Ya bu?
Noel’in yanıtı şöyle oldu:
-Yanında ona eşlik eden bir içki olmadan yemenin zevki olmuyor.

Mayıs 5
Şarkı söyleyerek lanetliyorum
Noel Rosa 1932’de, Yok mu arttıran? isimli sambasının plağını çıkardı; şarkı açık arttırmaya çıkarılan bir ülkenin kısa öyküsüydü:

Kendisi de Brezilyalı olan
Ve Brezilya’nın tamamını
Üç parselde satan
Mezatçı ne kadar kazanacak bundan?

Ve birkaç yıl sonra, Enrique Santos Discepolo, Cambalache isimli tangosunda Arjantin’deki kepazeliği konu edindi:

Belli oldu ki bugün aynı şey
Dürüst olmakla ihanet etmek
Cahil, bilge ya da hırsız,
Cömert ya da düzenbaz olmak.
Hiç düşünme böyle devam et…

Mayıs 6
Belirişler
Wall Street’in çöküşü gazeteci Jonathan Tilove’u işsiz bırakmıştı.
Ama 2009 yılında, Jonathan Washington’daki ofisini boşaltırken masasının üzerindeki bir kahve lekesinde Bakire Meryem’i fark etti ve bu keşif onun kaderini değiştirdi.
Krizin tam ortasında, artık kimsenin ekonomistlere, politikacılara ve gazetecilere inanmadığı bir dönemde birçok kişi bir peynirli sandviçte, bir kuşkonmaz bitkisinde ya da bir dişçi radyografisinde Bakire’nin görüntüsüne rastlayacaktı.

Mayıs 7
Oyunbozanlar
1954’te, Vietnamlı asiler Fransız askerlerine kale gibi sağlam Dien Bien Phu Kışlası’nda sağlam bir şamar indirdiler. Ve bir asır süren sömürge döneminin ardından, mağrur Fransa apar topar Vietnam’dan çıkmak zorunda kaldı.
Sonra sıra Birleşik Devletler’e geldi. İnanılacak şey değil: dünyanın ve tüm kâinata en büyük gücü bu minicik, kötü silahlanmış ve halkı yoksulların yoksulu ülkede bozgunun utancını yaşadı.
Ağır hareket eden, çok az konuşan bir köylü bu iki kahramanlık destanına öncülük etti.
Adı Ho Chi Minh’di, ama herkes ona Ho Amca diyordu.
Ho Amca diğer devrimlerin liderlerine pek benzemiyordu.
Bir keresinde, bir militan küçük bir köyden dönünce oradaki insanları organize etmenin mümkün olmadığı konusunda rapor vermiş:
-Oradakiler Ur avuç geri kafalı Budist, bütün günü meditasyonla geçiriyorlar.
-Oraya dön ve sen de meditasyon yap, diye buyurmuş Ho Amca.

Mayıs 8
Tazmanya Şeytanı
Bu şeytani canavar açık ağzı ve keskin dişleriyle bütün dünyada meşhurdur.
Ama gerçek Tazmanya Şeytanı cehennemden gelmedi: o, Avustralya’ya komşu bu ada halkını adına medenileştirme dediği soylu bir amaçla yok eden Britanya İmparatorluğu’dur.
İngiliz istila savaşının en son kurbanın adı Truganini’ydi. Krallığı gasp edilen bu kraliçe 1876 yılında bugün ölünce onunla birlikte halkının dili ve hatıraları da göçüp gitti.

Mayıs 9
Onu bulmak için doğdu
Howard Carter 1874 yılında bugünün sabahında doğdu ve yarım asır sonra bu dünyaya neden geldiğini anladı.
Bu idrak Tutankamon’un mezarını bulduğunda gerçekleşti.
Carter, Mısır bilimi uzmanlarının umutsuzluk ve kötü kehanetleriyle mücadele ederek geçirdiği yılların ardından onu tamamen inatçılığı sayesinde keşfetti.
Büyük buluşunu yaptığı gün bu kısa ömürlü firavunun, etrafı binlerce muhteşem şeyle çevrili bu delikanlının ayakucuna oturdu ve orada sessizlik içinde saatlerce kaldı.
Ve oraya birçok kez geri döndü.
Onlardan birinde daha önce görmediği şeyi gördü: yere dökülmüş birkaç tane tohum vardı.
Tohumlar üç bin iki yüz yıldan beri onları toprağa ekecek eli bekliyorlardı.

Mayıs 10
Affedilmez
Şair Roque Dalton dalgacı ve gevezenin biriydi. Asla ne susmayı ne de itaat etmeyi öğrendi, ayrıca herkesten farklı bir mizah ve sevgi anlayışı vardı.
1975 yılında bugünün gecesinde El Salvadorlu gerilla yoldaşları onu uyuduğu sırada bir kurşunla öldürdüler.
Suçlular: farklılığı cezalandırmak için öldüren militanlar, adaletsizliği sürdürmek için öldüren askerler kadar suçlular.

Mayıs 11
On parmağında on marifet
Eugene François Vidocq 1857’de Paris’te öldü.
Eugene, on dört yaşında babasının fırınını soyduktan sonra, hırsız, akrobat, kılıç ustası, firari asker, kaçakçı, genç kızlar için deli olan okul öğretmeni, genelev patronu, işadamı, muhbir, casus, kriminolog, balistik uzmanı, Súreté Generale’in müdürü, soruşturmalar yürüten Fransız polisi ve ilk özel dedektiflik ajansının kurucusu oldu.
Yirmi defa düello yaptı ve rahibe ya da savaş gazisi kılığına bürünerek beş hapishaneden kaçtı. Bir kılık değiştirme sihirbazı, polis kılığında bir suçlu, suçlu kılığına giren bir polis, düşmanlarının dostu ve de dostlarının düşmanı oldu.
Sherlock Holmes ve Avrupa edebiyatının diğer meşhur dedektifleri tuzaklar konusundaki becerilerinin büyük bir bölümünü bunları suç işlerken öğrenip daha sonra suçlularla mücadele etmek için kullanan Vidocq’a borçludurlar.

Mayıs 12
Canlı sismograflar
2008 yılında şiddetli bir deprem Çin’i salladı.
Sismograf cihazı on dokuzuncu yüzyıla doğru Çin’de icat edilmişti, ama hiçbir sismograf gelmekte olan bu felaketle ilgili uyarıda bulunmadı.
Uyarıyı yapanlar hayvanlar oldu. Bilim adamları onlara hiç kaale almadılar. Felaketten birkaç gün önce, çılgına dönen çok sayıda kurbağa sağa sola koşmaya başlayıp Miauzhu ve diğer şehirlerin sokaklarını son sürat geçtiler. Aynı anda Wuhan Hayvanat Bahçesi’nde filler ve zebralar kafeslerinin parmaklıklarına hücum ediyor, kaplanlar kükrüyor ve tavus kuşları bağrışıyordu.

Mayıs 13
Şarkı söylemen için, görmen için
Dünyaların dünyasını görmen için, gözlerini değiştir.
Kuşların şarkını dinlemesi için, gırtlağını değiştir.
Orinoco Nehri civarında doğmuş olan eski bilgiler bunu bilir, bunu söylerler.

Mayıs 14
Başkasının borcu
1948 yılında bugün İsrail devleti doğdu.
Bundan daha birkaç ay sonra, sekiz yüz bin Filistinli kovulmuş ve beş yüzden fazla köy yerle bir edilmişti.
Zeytin, incir, badem ve diğer meyve ağaçlarının yetiştiği bu köyler şimdi otoyolların, alışveriş merkezlerinin ve lunaparkların altındaki mezarlarda yatıyor. Onlar isimsiz ölüler. Yeni yönetimin yetkilerinden oluşan İsimler Komitesi haritayı yeniden vaftiz etti.
Filistinli çok az şey kaldı. Haritanın bu dinmek bilmez isim açlığı İncil tarafından cömertçe dağıtılmış mülkiyet haklarını akla getiriyor ve Yahudi halkının maruz kaldığı iki bin yıllık zulüm bu yapılanları doğrulamakta kullanılıyor.

Yahudi sürek avı daima bir Avrupalı geleneği oldu, ama onların borcunu ödeyenler şimdi Filistinliler.

Mayıs 15
Yarın bugünün diğer bir adı olmasın
2011 yılında, evlerinden ve işlerinden atılan binlerce genç İspanya’nın değişik şehirlerinin meydanlarını ve sokaklarını doldurdu.
Ve öfke yayıldı. Bu sağlıklı davranış salgınlardan daha bulaşıcı bir hâl aldı ve öfkelilerin sesleri haritalarda çizilen sınırları aşıp dünyada şöyle yankılandı:

Bize “sokağa defolun!” dediler ve işte buradayız.
Televizyonu kapat ve sokağı aç.
Ona kriz diyorlar, ama asıl adı düzenbazlık.
Para az değil: hırsızlar çok kalabalık.
Piyasalar yönetiyor. Ben oyumu onlara vermedim.
Onlar bizim için bize sormadan karar veriyorlar.
Ekonomik köle kiralanır.
Haklarımı aramaktayım. Onları gören oldu mu?
Eğer hayal kurmamıza izin vermezlerse, biz de onların uyumasına izin vermeyeceğiz.

Eduardo Galeano
Ve Günler Yürümeye Başladı
Çeviri: Süleyman Doğru / Sel Yayıncılık 

 

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz