Depresyondaki Bir İnsanla Birlikte Yaşamak – Florence Littauer

Depresyondaki kişiye onu neşelendirmeye çalışan birine değil, anlayışlı birine ihtiyacı vardır.

Bir eşe ya da akrabaya yardım etmek her zaman zordur, çünkü ortak geçmişiniz ikinizi de koşullandırmıştır. Depresyondaki bir kişi eşinden ve arkadaşlarından gelen tavsiyeleri hoş karşılamaz; üstelik sizin sağlıklı ruhsal durumunuzu iletişiminizin önünde bir engel olarak görmeye eğilimlidir. Ailenizden biri ciddi bir depresyon geçiriyorsa onu dışarıdan yardım alması için ikna etmeye çalışın. Ama size bu arada geçen zaman için bazı tavsiyelerde bulunmak istiyorum.

1. Onu duygularını açması için cesaretlendirin. Bir kişi depresyondaysa kendine olan güveni azalır ve yenik bir tavır sergiler. Söylediğiniz herhangi bir şey bir soruna bakışını abartmasına neden olabilir. Hatta yaptığınız bir iltifat bile olumsuz algılanabilir.
ERKEK: Saçın bugün çok güzel görünüyor. KADIN: Dün nesi kötüydü ki?
Depresyondaki kişinin alıngan bir ruh hali içinde olduğunu anladığınızda onu konuşmaya
teşvik etmelisiniz. Yalnız bu konuşma pek kolay geçmeyebilir.
ERKEK: Bugün neyin var?
KADIN: Bir şeyim yok.
ERKEK: Peki, neden sessizsin?
KADIN: Sessiz değilim.
ERKEK: Bir şeyler ters gidiyor gibi.
KADIN: Bir şeyler ters gitmiyor. Sadece sessiz kalmak istiyorum.

Depresyon kendini kandıramama hastalığıdır – Gülderen Kılıç

Böyle bir senaryoda herhangi bir kimse sakinliğini kaybedebilir, ama depresif bir insana yardım etmek istiyorsak sabırlı davranmak temel önkoşuldur. Konuyu sorun çıkan noktada kesin ve başka bir gün devam etmeyi deneyin. Fred yaşamını inandığı değerlere adamadan önce sık sık depresyona girerdi. O zamanlar konudan hiç haberim yoktu, bununla beraber ruh hali hiç hoşuma gitmiyordu. Onu rahatsız eden şeyin ne olduğunu sorduğumda bir sorunu olduğunu hep inkar ederdi. Çok az konuşur ve konuştuğu zamanlar son derece nazik davranırdı. “Lütfen, tuzu uzatır mısın? Çok teşekkür ederim.” Ne kadar depresyondaysa o kadar nazik oluyordu.

Bu anlamsız ama yapmacık konuşmaların sürdüğü birkaç haftanın sonunda, “Senin derdin ne, seni kukla?” diye bağıracak noktaya gelmiştim. Aslında bazen bağırıyordum. En sonunda geçen Temmuz ayında yaptığım birkaç zekice yorumun onu kırdığını söyledi. O zaman bağırmaya başladım. “Hepsi bu mu? Bu yüzden mi aylardır sağır dilsiz gibi davranıyorsun?”

Bu mantıklı ve sevgi dolu sorular onu yıkar ve daha derin bir depresyona sürükler. O anda en azından sorunun ne olduğunu biliyordum ve Fred orada bir Musa heykeli gibi dururken arkadaşlarıma açıklayabilirdim: “Bu sefer onu üzen şeyin ne olduğuna asla inanamazsınız!” Bu senaryo size tanıdık geliyor mu? Birçok erkek ve kadın buna benzer hikayeler anlatmıştır. Depresyonda olmayan birçoğumuz söz konusu kişiden bize sorunlarını anlatmasını ister ve anlattığında da inanamayız. Onu ayıplarız, o da bir daha bize derdini anlatmamaya karar verir. Nitekim anlatmaz da.

Depresif birine yardım etmek için ondan karşılık alana kadar ısrar etmeli ve sonra da, “Anlıyorum. Senin yerinde olsaydım ben de böyle hissederdim,” demeliyiz. Sorununu gerçek olarak kabul ettiğinizde ortadaki engelleri kaldırırsınız ve o konuşmaya cesaret eder. Karşılıklı konuşurken gerçek ipuçları arayın, bir problem olduğunu onaylayın ve gelecek için sevgi dolu bir umudu birlikte paylaşın.

2. Onu tatlı sözlerle kandırmaya çalışmayın. Deneyimsiz bir insan eşini tatlı sözlerle neşelendirmeye çalışacaktır. “Çok güzel bir gün. Haydi, mutlu olalım.” “Neşelen tatlım. Hiçbir şey göründüğü kadar kötü değildir.”
Fred depresyona girince, umut içinde coşkulu davranmaya başladım. “Haydi Fred, benim gibi canlı ol!” Ben ne kadar canlandıysam o da aynı ölçüde donuklaştı. Sonunda Fred’in kendini boşlukta hissettiğini, yalnız ve çaresiz bulduğunu öğrendim. Onun problemini küçümsemek ve neşemi ona aktarmaya çalışmak sonunda geri tepiyordu. Beni tepesinde neşe içinde dikilirken görmek onun kendine olan güvenini sıfıra indiriyordu. Bir kez aynı hizaya gelirsek yukarıya beraber tırmanmaya başlayabilirdik. “Ne durumda olduğunu biliyorum, Fred, senin yanındayım. Problemini anlıyorum ve bunu beraber yeneceğiz.” Depresyondaki kişinin anlayışlı ve sevgi dolu bir eşe ihtiyacı vardır, onu neşelendirmeye
çalışan birine değil.

3. Açıkça görülen baskı ve endişeleri ortadan kaldırın. Kadınlar, kocaları depresyondaysa, bunun nedeninin başa çıkamadığı iş problemleri olabileceğini düşünmelidirler. Belki eve yorgun ve umutsuz dönüyordur. Böyle bir zamanda en son ihtiyacı olan şey, onu bir yığın
• Bütün günü telefon başında mı geçirdin?
• Poponu büyüttüğünün farkında mısın?
• Neden koltuğum hep çamaşır yığılı?
• Kafanın içinde beyin yok mu senin?
Hiç kimse hakaretleri ve şikayetleri sevmez, ama bunlar depresyondaki bir insanı neredeyse öldürebilir. Böyle durumlarda her zaman başarıları takdir edin ve hataları görmezlikten gelin.

4. Cesaretinizin kırılmasına izin vermeyin. Depresyondaki bir insanla birlikte yaşamak sıkıcıdır, amaV dorumun sizi yenmesine izin vermeyin. Eşinizle geçirebildiğiniz kadar zaman geçirin ama onun kasvetli ruh halinin sizi etkilemesine izin vermeyin. Onu bir yere gitmeye ikna edin ve katılması için cesaretlendirin, ancak reddederse de kendinizi suçlamayı düşünmeyin.
Depresyondaki insan kendisini her zaman suçlu hisseder ve bunu başkalarına da yansıtır. Konuşma biçimi ve iç çekişleri vicdanınızı sızlatabilir. Eğer depresyondaki insan için elinizden gelen her şeyi yaptığınızdan eminseniz huzur içinde dinlenebilirsiniz.
Gail’in annesi çok ağır bir depresyon geçiriyordu. Gail onu her gün ziyaret ediyor, telefonla arıyor, hediyeler alıp yemeğe çıkarıyordu. Gail elinden gelen her şeyi yapmış olsa bile annesi daha fazlasını istiyordu. Bu durumu tartıştığımızda Gail’in suçluluk içinde kıvrandığını gördük. “Kendisini öldüreceğini biliyorum, ama başka ne yapabileceğimi bilmiyorum. Kendim de depresyona girmeden onunla konuşamıyorum.”
Gail’e dikkatle hazırladığım birtakım sorular sordum ve annesi için elinden gelen her şeyi yapmış olduğunu gördüm. Yine de gereksiz bir suçluluk duygusu içindeydi ve bundan kurtulmak zorundaydı. Birkaç ay sonra Gail’in ablasından bir mektup aldım:
Sevgili Bayan Littauer,
“Depresyon” adlı kasedinizi dinlemeyi az önce bitirdim ve aldığım zevki sizinle paylaşmak istiyorum. Bu yıl kızkardeşim Gail, Nisan ayında Arizona, Phoenix’deki konferansınıza katıldı. Depresyon üzerine yaptığınız konuşmalara bakarak, annemizin davranışlarının sizin listenizdeki 16 ve 17 numaralı belirtilere uyduğunu görüp sizinle konuşmuş. Şüphesiz, Gail’in konferansa gitmesi ve sizinle özel olarak konuşma olanağı bulunması bizim açımızdan bir lütuftu. O sıralarda annemle konuşamıyorlardı, çünkü ne zaman bir bağ kurmaya kalksalar Gail’in kendisi de günlerce depresyondan kurtulamıyordu.

Her neyse, siz onunla konuştunuz ve belki bir sonraki adımın intihar olabileceğini, ama böyle bir son olursa suçluluk duymaması gerektiğini açıkladınız. (Gail çoğunlukla kendisini ona daha fazla şefkat göstermemekle suçluyor ve kötü bir evlat olduğunu düşünüyordu.) Bunun üzerine sizin depresyonla ilgili kasetinizi ısmarladı ve gelince de annemize postaladı. Ancak annem dinlemeden kaseti geri gönderdi. Bu olay Haziran ayının ilk gününde oluyordu. Annem 26 Haziran’da yüksek dozda ilaç aldıktan sonra hemen öldü. Daha önce intihar hakkında konuşmuş ve hatta birkaç kez girişimde bulunmuştu, ama kendisine ciddi bir zarar vermediği için bu yolu seçmesine çok şaşırdık.

Cenaze için eve gittiğimde çok etkilendim. Gail ise inanılmaz derecede huzurluydu! Onun bu olaydan daha fazla etkileneceğini düşünmüştüm çünkü aynı şehirde yaşıyor ve iyi geçiniyorlardı. Ama dinlediği konferans sayesinde bu sonuca hazırlanmıştı. Hepimizin, özellikle annemin o konferansa gitmiş olmasını ne kadar çok isterdim! Ama o gitmedi ve durumu artık değiştiremeyiz. Kızkardeşimle konuştuğunuz için size tekrar teşekkür etmeme izin verin. Annemin ölümünü kendisi yıkılmadan atlatmayı başarabildi. Asla depresyon geçiren bir arkadaşın ya da akrabanın sizi yıkmasına izin vermeyin. Çözüm yolu bulmak için elinizden gelen her şeyi yapın ve daha sonra sonuçlardan dolayı suçluluk duymayın. Unutmayın ki, sizin kaderiniz başkalarının tepkilerine değil, kendi hareketlerinize bağlı olacaktır.

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz