Bazen kişi intihar etme istek ve düşüncesi taşıdığını başkalarına söyler. Ya da bunu daha dolaylı yollarla dışavurur. Sözgelimi, hiç doğmamış olsaydı ya da ölmüş olsaydı herkes için daha iyi olacağını söyler. İntihar edeceğine ilişkin gözdağı verenlerin intihar etmeyeceklerine ilişkin yaygın kanı doğru değildir. Bu tür yaklaşımların bir yardım arayışı olarak görülmesi gerekir.
İntihar edenlerin 10’da 9’unun ruhsal bir hastalığının olduğu, en büyük sıklıkla da depresyonunun olduğu bulunmuştur. Depresyonda olanların yaklaşık üçte ikisi intiharı düşünür, % 10-15’i intihar girişiminde bulunur. Tedavide olanların intihar girişimi oranları % 2 ile 9 arasında değişmektedir. Depresyon ne denli ağırsa intihar olasılığı da o denli yüksektir.
Depresyon döneminde yaşamına son vermek isteyenler daha sonra iyileştiklerinde, çok büyük bir olasılıkla “iyi ki ölmemişim” derler. İntihar düşüncesi, depresyon dönemiyle sınırlı, böyle bir rahatsızlık geçiriyor olmaktan kaynaklanan gelip geçici bir düşüncedir, ancak geriye dönülemez sonuçlara yol açabilir. Depresyon hastalığının kendisinin iyileşme sürecine girmesiyle birlikte bu düşünce de, depresyonun herhangi başka bir belirtisi gibi ortadan kalkar.
İntihar etme olasılığını artıran etkenler şunlardır:
♦ Kişinin depresyonda olması. İntihar edenlerin yarısından çoğunun, majör depresyon ya da iki uçlu bozuklukta depresyon gibi bir tür depresyonu vardır.
♦ Daha önceden intihar girişiminde bulunmuş olma. İntihar ederek ölen kişilerin % 20 ile 50’si daha önce girişimde bulunmuş olan kişilerdir.
♦ Alkol ya da madde kötüye kullanımının olması. Madde kötüye kullanımı işsizliğe, sağlığın bozulmasına ve duygusal dayanakların azalmasına ya da ortadan kalkmasına neden olur. Bu etkenler de depresyon olasılığını artıran etkenlerdir. Alkol ve ilaçlar, yargılama yetisini bozarak ve insanların dürtülerine göre davranmalarına neden olarak depresyonu daha da kötüleştirirler.
♦ Ailede intihar eden bir kişinin ya da kişilerin olması. İntihar girişiminde bulunmuş olan her dört kişiden birinin ailesinde de benzer bir girişimde bulunmuş bir kişinin olduğu saptanmıştır.
♦ Erkek olması. Kadınlar erkeklerden daha sık intihar girişiminde bulunurlar, ancak erkekler girişimlerinde daha “başarılı” olurlar.
♦ Seksen beş yaşının üzerindekilerde intihar oranı genel ortalamanın yaklaşık 6 katıdır. Bunlardan % 70’inden fazlasının kendilerini öldürmeden önceki ay bir doktora gitmiş oldukları, birçoğunda depresyon tanısı konmadığı; hatta bunlardan % 40’ının son bir hafta içinde, % 20’sinin de aynı gün bir doktor tarafından görülmüş olduğu bulunmuştur. İntihar eden yaşlıların çoğu tek başına yaşayan kişilerdir. Sağlıkları artık bozuk olan ve sevdiklerinin birçoğunu yitirmiş olan bu kişiler kendilerini tek başına ve çaresiz hissederler.
Uyarıcı Bulgular
Kişinin intihar edebileceğini gösteren uyaran bulguların birçoğu aynı zamanda depresyonun da özellikleridir, bu yüzden kişinin davranışlarının, böyle bir amaca yönelme istek ve düşüncesi taşıyıp taşımadığını, yoksa bunların depresyonun yalnızca bir belirtisi mi olduğunu belirlemek zor olabilir. Dolayısıyla olası bir depresyonu tanımak ve olabildiğince çabuk davranmak büyük önem taşır.
İntihar edeceğine ilişkin gözdağı vermek. Bazen kişi intihar etme istek ve düşüncesi taşıdığını başkalarına söyler. Ya da bunu daha dolaylı yollarla dışavurur. Sözgelimi, hiç doğmamış olsaydı ya da ölmüş olsaydı herkes için daha iyi olacağını söyler. İntihar edeceğine ilişkin gözdağı verenlerin intihar etmeyeceklerine ilişkin yaygın kanı doğru değildir. Bu tür yaklaşımların bir yardım arayışı olarak görülmesi gerekir.
İnsanlardan uzaklaşma. İntihar etme olasılığı olan kişiler başkalarıyla daha az konuşma isteğinde olurlar ya da yalnız bırakılmak isterler, işyerinde sorunlar yaşanması ya da okulda düşük notlar alınması uzaklaşmanın diğer bulguları olabilir.
İlgi alanlarından iyice uzaklaşma ve işiyle hiç ilgilenmeme. Zevk aldığı etkinliklerden artık tümüyle uzak kalıyorsa ve işiyle ilgisini tam olarak kesmişse tehlike çanları çalıyor demektir.
Duygusal çalkantılar. Herkesin iniş ve çıkışları vardır. Ancak belirgin duygusal çalkantılar, sözgelimi bir gün duygusal taşkınlık gösterme, ertesi gün büyük bir düş kırıklığı içinde olma olağan değildir. Öte yandan duygularından kopma, kendi duygularına bile yabancılaşma büyük bir tehlike işaretidir.
Kişilik değişiklikleri. Bir kişi intihar etmeden önce kişiliğinde önemli değişiklikler görülür. Ayrıca yemek yeme ve uyku uyuma örüntüleri gibi birtakım alışkanlıklarında da değişmeler olur. Çok utangaç biri dışadönükleşebildiği gibi herkesle kolay geçinen biri toplumdan uzaklaşabilir.
Zarar görme olasılığı olan davranışlarda bulunma. Yüksek hızda araba kullanma, korunmasız gelişigüzel cinsel girişimler, aşırı alkol ya da ilaç kötüye kullanımı gibi kişiye özgü olmayan tehlikeli etkinlikler içinde olma, ölme isteğinin birer bulgusu olabilir.
Kişisel bunalım. Boşanma, işini yitirme ya da sevilen birinin ölümü gibi önemli yaşam olayları herkes için başetmesi zor olaylardır. Depresyondaki kişiler için böyle bir bunalım onları “uçurumun kenarına getirebilir ve intihar girişimini tetikleyebilir.
Sahip olduklarını başkalarına verme. Depresyondaki kişi bazen intihar etmeden önce “bağrına bastığı” eşyalarını artık onlara gereksinmeyeceği düşüncesiyle başkalarına verir. Koleksiyonunu, mücevherlerini ve parasını dağıtabilir.
İyileşmenin başlaması. Şaşırtıcı bir biçimde, birçok kişi, depresyondan iyileşmeye başladıktan sonraki 23 ay içinde intihar eder. Bu dönem aylar ya da yıllardır depresyonla boğuşan hastanın, depresyonun yol açtığı sorunları ilk kez gördüğü ya da böyle bir girişimde bulunmak için içsel gücünün oluştuğu dönem olabilir. Hasta, depresyona eşlik eden umutsuzluk ve olumsuz düşünme gibi belirtileri henüz tam atlatamamış olabilir. Bütün bu duygular yaşanırken kişinin içsel gücünde bir artma olması intihar girişiminde bulunmasına yol açabilir.
Süregiden ölüm ya da intihar düşünceleri
Depresyondaki herkes için en ciddi belirti intihar düşünceleridir. Böyle acı çekenler iyileşmelerinin bir yolunun bulunmadığı, çektikleri yoğun duygusal acıdan kurtulmanın bir yolunun olmadığı düşüncesine saplanmaya başlayabilirler. Umutlarını yitirirler ve çektikleri acıdan kurtulmanın tek yolunun ölmek olduğuna kendilerini inandırmaya başlayabilirler. Ölüm düşünceleriyle uğraşıp duran herkes intiharı düşünecek demek değildir, ancak bu çok tehlikeli bir belirtidir. Depresyonu olanlarda, intihar olasılığı, göz önünde tutulması gereken önemli bir konudur.
Daha önce de sözü edildiği gibi erkekler arasında intihar girişiminden ölüm oranı daha yüksektir. Ergen erkeklerde de ölüm oranı ergen kızlara göre daha yüksektir. Bu olasılık yaşın ilerlemesiyle birlikte artar ve 65 yaşın üzerinde doruğa ulaşır. Bu amaçla erkekler daha çok silah kullanırlarken, kadınlar daha çok yüksek dozlarda ilaç almayı yeğlerler.
İntihar davranışlarının araştırıldığı çalışmalarda intihar girişiminde bulunma olasılığını daha çok artıran etkenlerin şunlar olduğu saptanmıştır: Yaş (45 yaşından büyük olmak erkek olmak, alkol ve ilaç kötüye kullanımı, daha önce intihar girişiminde bulunmuş olmak, depresyonun uzun sürmesi, yakın geçmişte yaşanan yitimler, beden sağlığının bozulması, çalışmıyor olma ve tek başına yaşıyor olma (ayrı yaşayanlar, dul kalmış ya da boşanmış olanlar da içinde olmak üzere). Bu etkenler intihar girişiminde bulunmayı öngören kesin etkenler de değildir. Herhangi bir öngörü sağlayan etken olmadan da girişimde bulunulduğu olur.
Çağımızın Hastalığı Depresyona Kendinizi Nasıl Sokarsınız? – Dr. Windy Dryden
İntihar düşünceleri olan herkes intihar girişiminde bulunmaz. Ölümü ve ölmeyi düşünen bazıları gerçekten kendilerini öldürmeye kalkmazlar. Dinsel inançları ve ölümlerinin sevdikleri üzerinde bırakacağı etkileri düşünmek onları böyle bir girişimde bulunmaktan alıkoyar.
İntihar düşünceleri taşımayan bir kişiye bununla ilgili sorular sorulması “intiharı kişinin aklına düşürecek” değildir. Tam tersine duyguların sözelleştirilmesi onları yüksüzleştirir. Ölmeyi isteyen bir kişiye sorulabilecek iki önemli soru şunlardır: “Bunu nasıl yapabileceğinizi düşünüyor musunuz?” ve “Ne zaman yapacağınızı düşündünüz mü?” Kişinin “Nasıl?” sorusuna vereceği yanıt özel bir yöntem düşünüp tasarlamadığını gösterebilir. “Ne zaman?” sorusuna verilecek yanıt daha kaygı vericidir. Kişinin intihar girişiminde bulunmaya yakın olduğu anlamına gelir. Böyle bir girişimi tasarlamaya başlamak, intihar girişiminde bulunulacağına ilişkin en önemli öngörüdür.
Unutulmamalıdır ki depresyon kişinin kendisini ve çevresini algılama biçimini değiştiren bir rahatsızlıktır. Yeni ve çok sağlıklı olmayan bir gözle aynaya ve dünyaya bakmaktır. Kendini karamsar ve umutsuz hissetmek rahatsızlığın kendisinin bir parçasıdır. Tedavisi süren kişilerde intihar düşüncelerinin ortadan kalkmaması, tedavi yöntemlerinin yeniden gözden geçirilmesini gerektirir. Tedavi altında olmayan kişilerde bu tür düşüncelerin olması, zaman geçirmeksizin tedaviye başlanması gerektiğinin en önemli göstergesidir.
Prof. Dr. Ertuğrul Köroğlu
Depresyon Nedir? Nasıl Başedilir?
Karl Marx: İntihar, insanın kendi varoluşu üzerine söyleyebildiği son sözüdür!