Thrasymakhos’tan Sokrates’e eleştiri ve sorular


Hak dediğiniz şey zor kullanmaktan doğmuştur. Haklıyla haksızı yasalar ayırır, yasaları yapanlarsa güçlülerdir. Nelerin yasak olup, nelerin yasak olmadığını güçlüler belirler, güçlünün ölçüsüyle sadece kendi çıkarıdır. Güçlünün çıkarı uygarlığa erişmemiş toplumlarda yumruk gücüyle, uygar toplumlarda ise yasa gücüyle sulanır. Bu iki güç arasındaysa hiçbir fark yoktur. Her düzen, güçlünün işine geldiği gibi kurulur.
Tek gerçek, güçlü olmaktır. Şu var ki, töre çenebazlarının yanıldığı yerlerde haksızlığı ya büyük ölçüde başarmak ya da gizlice yapmak gerekir. Ayıplanan haksızlıklar, küçük ya da hemen sırıtıveren haksızlıklardır. Toplumlar büyük ölçüde başarılan haksızlıkları alkışlarlar. Haksızlık etmek başarı sağlar, kazanç sağlar’. Thrsymakhos*, Sokrates’i ürküten o saldırısıyla kendi düşüncesini şöyle savunuyor: ‘Ey Sokrates! Nedir bu sizin deminden beri ettiğiniz gevezelikler? Karşı karşıya geçmiş budalaca sorular ve karşılıklarla birbirinizin önünde yerlere yatıyorsunuz. Doğruluğun ne olduğunu gerçekten öğrenmek istiyorsan yalnız sormakla kalma başkalarının verdiği karşılığı da alkış toplamak için çürütmeye kalkma, sormak, karşılık vermekten kolaydır. Sen de karşılık ver bakalım neymiş sence doğruluk?

Sana kalırsa çobanlar koyunlarla öküzleri efendilerinin ve kendilerinin yararına değil, koyunlarla öküzlerin yararına beslerler. Sence kentlerin başındaki yöneticilerin de sürülerin başındaki çobanlar gibi gece ve gündüz düşündükleri kendi işlerine gelen değildir. Sen doğruyla doğruluğu, eğriyle eğriliği anlamaktan çok uzaksın! Bunu bilmiyorsun. Doğrulukla doğru, aslında bir başkası için yararlı olan güçlünün ve yönetenin işine gelendir. Güçsüzün ve yönetileninse zararınadır. Eğri ve eğrilikse tam tersidir.

Güçlü ve üstün oldukları için yöneticiler işlerine geleni yaparlar. Sen saf bir adamsın koca Sokrates, şunu anlamalısın ki, doğru adam, her işte doğru olmayanın karşısında zararlı çıkar. Bir doğruyla bir eğri ortak olsa, bu ortaklığın sonunda hep zararlı olan hep doğru olandır. Doğru adam çok, eğri adam az vergi verir, almaya gelince iş tam tersine döner. Doğru adam az, eğri adam çok alır. Bir eğriyle bir doğru yönetimin başına geçtiler mi, doğru olan kendini işe vereceğinden evine bile bakamaz olur. Doğruluğu onun devlet malından yararlanmasına engeldir, üstelik hep doğru kalmak yüzünden yakınlarını gücendirir, dostsuz kalır. Sen eğriyi gözünün önünde tut ki doğru olmamanın insana neler kazandıracağını anlayasın; bunun da kısa yolu, eğiriliği sonuna kadar götürmektir. Öyle bir eğrilik düşün ki onu yapanı mutluluklara ulaştırıyor. İşte böylece sonuna varan bir eğrilik, zorbalık dediğimiz düzenin ta kendisi olur. Zorba başkalarının malını yavaşça ve azar azar değil, zorla ve toptan alır. Bu mallar ister tanrıların olsun, ister devletin. Oysa onun yaptığını yapmaya kalkışan bir küçük adam ceza görüp rezil olurdu. O küçük adama hırsız denir, soyguncu denir, yağmacı denir. Ama yurttaşlarının mallarını gaspetmekle kalmayıp onları köleliğe de sürükleyen güçlü, baştacı edilir. İnsanlar eğriliği, eğrilik yapmak korkusundan değil, eğriliğe uğramak korkusundan ayıplar. Görüyorsun ya Sokrates, sonuna varan bir eğrilik nasıl yüceleştiriyor kişiyi.

—————————————
* Thrasymakhos , Platon’un Devlet’te öne çıkardığı karakterlerden  “doğruluk güçlünün işine gelendir” diyen sofist.  Sözcük olarak Thrasymachus;  Latincede savaşmak, savaş yapmak anlamına gelir.

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz