Psikolojik savaş stratejisi ve medyanın rolü – Şaban İba

86

Psikolojik harekatın sivil uzmanlarından biri olan Hanefi Avcı: “Psikolojik harekat, hedef halk kitlelerinin istenilen istikamette düşünmesini sağlamak ve bu istikamette kanaat sahibi olması için yapılan, olayları ve haberleri (bilgileri) belli bir açıdan veren planlı bir faaliyettir. Daha açık bir dille ifade edilecek olursa, olayları bazen çarpıtarak, gerçeğin bazen bir kısmını vererek, gerekli görüldüğü durumlarda yalan haber ve bilgi üreterek veya gerçeği tümüyle saklayarak, halkın istenilen tarzda düşünce ve kanaat sahibi olmasını ve istenilen doğrultuda hareket etmesini sağlamaya yönelik planlı ve devlet kurumları eliyle yönetilen bir harekattır.”

Psikolojik savaş stratejisi ve medyanın rolü

Siyasal Kürt hareketine  karşı yürütülen özel savaş, devletin yeraltı ve yerüstü faaliyetlerini kapsayan geniş boyutlu bir bastırma harekatıdır. Bu savaşın özel kuralları, CIA tarafından geliştirilen “Etnik Ayaklanmaları Bastırma Yöntemleri”ne göre oluşturulan “Psikolojik Karşı Savaş Stratejisi” tarafından belirleniyor.

1966 yılında Eğirdir Dağ ve Komando Komutanlığı’nca hazırlanan ve P: 3087-22-66 Eğt. Sayı ile Başemir olarak Kara Kuvvetleri Komutanlığı tarafından yayınlanan “Komando ve Özel Harp Muhtırası”nda “Psikolojik Karşı Savaş Stratejisi” şöyle tanımlanıyor:

“Psikolojik harp, ilan edilen fevkalade bir durumda veya harp halinde nihai zaferi desteklemek üzere; düşman ile tarafsız ve dost halk topluluklarına, istediğiniz şeyleri yaptırabilmek için onların hayat görüşlerine, duygularına, düşüncelerine inanç ve hislerine yöneltilen bir faaliyettir.” (M. Emin Değer, CIA, Kontr-Gerilla ve Türkiye, s. 289 Ankara -1979)

 

Özel harekat tarzı bakımından psikolojik harp ikiye ayrılıyor: 1) Açık Psikolojik Harp: Kaynağı belirtilerek veya belli olmasından çekinilmeden yapılan psikolojik harp. 2) Gizli Psikolojik Harp: Kaynağı gizli tutulan ve faaliyeti anlaşıldığı zaman kaynağın her çeşit sorumluluğu reddedilecek şekilde yapılan psikolojik harp. (Age, s. 290)

Ayaklanmaya karşı bugünkü uygulamaları çağrıştıran “Psikolojik Harekatın Öncelikli Hedefleri” de şöyle sıralanıyor:

“a) Silahlı kuvvetler ve hükümet tarafından idare edilen sivil kalkınma programlarını yaymak ve izah etmek. b) Milli birlik ve başarılar, milli örf ve adetler ve vatanseverlik konuları üzerinde durarak kültürel faaliyetleri artırmak. c) Asileri halktan ayırıp, vatandaşları hükümet tarafına geçirmek. d) Asilerin morallerini bozmak, dağılmaya, firar etmeye ve teslim olmaya teşvik etmek.” (Age, s. 288)

ABD Kara Kuvvetleri Komutanlığı tarafından 1986 yılında yayınlanan “Kontrgerilla Operasyonları” adlı kitapta ise, “Psikolojik faaliyetler başlıca beş hedef gruba yönelik olarak yapılıyor. Bunlar, isyancılar; isyancıları destekleyen nüfus; tarafsız nüfus; kamu personeli; yabancı gözlemciler” şeklinde gruplandırılıyor. Bu hedef grupları hükümet tarafına kazanmak üzere her biri için ayrı temel motifler uygulanıyor. Dört alandaki hedef kitleye yönelik uygulamalar için şöyle belirlemeler yapılıyor:

“1) İsyancıya yönelik olarak uygulandığında; psikolojik faaliyetin başlıca hedefi isyancıyı gözden düşürüp halktan tecrit etmektir.

2) İsyancıyı destekleyen nüfusa yönelik olarak yürütüldüğünde; burada psikolojik faaliyetlerin hedefi, nüfusun isyancıya verdiği desteği çekmesini ve hükümetin yanına geçmesini sağlamaktır.

3) Tarafsız kesime yöneldiğinde; psikolojik faaliyetlerin başlıca hedefi, ulusal morali yüksek tutmak, ulusal birliği ve hükümete güveni vurgulayıp pekiştirmektir.

4) Kamu personeline yöneldiğinde; personelin devlete bağlılığının korunmasına çalışılır ve halkı yıkıcı isyancılardan korumanın önemi kavratılır.” (Kontrgerilla Operasyonları, s. 262, Haziran Yayınevi, İstanbul – 1990)

Askeri ve sivil faaliyetlere verilecek önem, isyancı faaliyetin yoğunluğuna, yani ayaklanmanın evrelerine göre değişen uzun ve kısa vadeli uygulama planları ile yapılmaktadır. Uzun vadeli programlar sosyal ve ekonomik sorunları çözmeye yönelikken, kısa vadeli programlar halkın bağlılığını yeniden kazanmaya ve bunu korumaya yöneliktir. (Age, 264-265)

Psikolojik harekatın sivil uzmanlarından biri olan Hanefi Avcı, bu faaliyet için şöyle yazıyor: “Psikolojik harekat, hedef halk kitlelerinin istenilen istikamette düşünmesini sağlamak ve bu istikamette kanaat sahibi olması için yapılan, olayları ve haberleri (bilgileri) belli bir açıdan veren planlı bir faaliyettir. Daha açık bir dille ifade edilecek olursa, olayları bazen çarpıtarak, gerçeğin bazen bir kısmını vererek, gerekli görüldüğü durumlarda yalan haber ve bilgi üreterek veya gerçeği tümüyle saklayarak, halkın istenilen tarzda düşünce ve kanaat sahibi olmasını ve istenilen doğrultuda hareket etmesini sağlamaya yönelik planlı ve devlet kurumları eliyle yönetilen bir harekattır.” (Hanefi Avcı, Haliç’te Yaşayan Simonlar, s. 325, Angora Yayıncılık, İstanbul – 2010)

Psikolojik harekatın en etkili ideolojik aygıtı ise, oligarşinin çıkarları için toplumu yönlendirme görevi üstlenmiş olan Türk medyası ve onun psikolojik savaş kalemşorlarıdır.

Her gün, her saat halkın beyninin her hücresinde varlığını hissettiren, halka seçim fırsatı vermeden iyiyi, kötüyü, çirkini ve güzeli aynı anda belirleyen, egemen Türk medyasıdır.

Ve bu gücün yarattığı ideolojik, politik, ekonomik, sosyal, kültürel, etik, estetik vb. popüler değerler, egemen ulus ve devlet şovenizmini bir histeri haline getirmektedir.

Şaban İBA
22/09/2010  Ö. Gündem

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz