Ahmet Nesin’e Dava Açan Fatih Altaylı’ya Cevap: “Keşke Türkçe Bileydin Fatih Altaylı!..”

109

Ne yalan söyleyeyim bu başlığa da dava açar mısın diye merak etmiyor değilim Fatih Altaylı ama sanırım aynı hatayı bir daha yapmazsın… Mahkemeye gitmeden Demokratlık Biraz ‘Döt’ İstiyor Fatih Altaylı adlı yazıma dava açtığını tahmin etmiştim zaten… İnanır mısın kırk yıl düşünsem Can Yücel’le* aynı davadan yani “Göt” davasından yargılanacağım aklıma gelmezdi.  Bişey daha var Fatih Altaylı, o da seninle aynı görüşte olmasam da, çok sevmesem de türkçeyi bildiğini sanırdım. Önemli gazetelerde yazarlık yap, genel yayın müdürü ve başyazar ol ama türkçeyi bilme, gerçekten şaşırdım…

Çok isterdim buradan sana “Göt” üzerine yazılı bütün deyimleri ve atasözlerini yazmak ama hem o kadar zamanım yok hem de Google’a girip bakarsın nasıl olsa… Avukatın dava dilekçesinde “Müvekkilimize açıkça demokrat olmak biraz göt istiyor Fatih Altaylı demektedir. Her ne kadar göt kelimesini döt olarak yazmış isede orta düzeyde bir okuyucunun ilk bakışta o kelimenin ne olduğunu anlaması çok kolay olduğu gibi açık ve nettir.” diye yazmış.

Benim orada söylediğim “Cesaret”ti, bunu da herkes benim dediğim anlamda kullanır. 1978 yılında gazeteciliğe başladığıma göre sanırım senden biraz da olsa eskiyim ve onu o şekilde yazmayacak kadar deneyimliyim. Benim orada yazdığım demokratlığın biraz cesaret işi olduğudur. Bişey daha söyleyeyim, “Okuyucu değil “Okur” denir. İlk yazılan şarkı söyleyen, okuyan anlamına gelir, kitap okuyucusu yoktur, okuru vardır.

Gelelim yazının yazıda bozulduğun diğer bölüme. Ben senin yazındaki “Terör örgütü daha bunun şokunu atlatmadan ertesi gün, yani 10 Ekim günü yine bir hava harekatı neticesinde bir mağarada bulunan 9 kişilik PKK’lı grubu temizledi…” bölüm. Burayı “temizledi” diye yazdığın için eleştirdim. Sen de dava dilekçende PKK’lilerin Avrupa’da bile terörist olarak geçtiğini yazarak mahkemeyi yanıltmaya çalışmışsın. Onlara hoş görünmeye çalışmanı kabul etmesem de anlıyorum, Türkiye’nin her yeri senin gibilerle dolu ama benim seni eleştirdiğim konu başka…

Senin “Terörist” dediklerine benim “Gerilla” demem bişey değiştirmiyor. Ben, eğer barışı istiyorsak bunun yolunun insanların ölmemesinden geçer diyorum. Ben “İnsanlar ölmesin” derken sen ölenler için “Temizlendi” diyerek hem ırkçılık yapıyorsun hem de ölenleri insan yerine koymuyorsun.

Siyasi görüşlerimiz insanları ayrı sınıflara yada kategorilere koymamıza izin vermemeli. Bana yazdığın yada yazdırdığın mahkeme dilekçesinde kendini savunmak adına “Dil, din, ırk, mezhep fark etmeden önüne geleni kurşuna dizen terör örgütü PKK’lı teröristler için kullanmıştır.” diyorsun. Daha yeni yaşandı, pilotsuz uçaklar önüne gelen 34 çocuğu ve genci bombaladı. Bunu kaç kez yazdığımı bilemem ama ölen yada öldürülenleri tek taraflı görmek savaşın devam etmesi anlamına gelir.

Sanırım genel yayın müdürü olmana karşın senin hâlâ bok yedirilen Kürtlerden, 17 bin faili meçhulden, son yıllarda öldürülen çocuklardan, yakılan ve yıkılan köylerden, Susurluk olayından, son olarak bombalanan çocuk yaştaki Kürtlerden, bunların hiçbirinden haberin yok. 40 bine yakın Kürt neden öldü diye düşündün mü? Bu kadar asker niye ölüyor, bunun çözümü demokratça çözüm aramak mı yoksa senin gibi “Temizlendiler” demek mi?

Her taraftan insan kemikleri çıkıyor Fatih Altaylı, bunların nedenlerini sor kendi kendine. Derin devlet olayını bir araştır, Ergenekon davasına bak, Mehmet Ağar’ın neleri konuşamadığını bir tart, ondan sonra insanları ister ayır, istersen eskisi gibi yazmaya devam et. Bu senin bir yazar olarak hakkın. Ama hakkın olması benim seni eleştirmeme hiçbir zaman engel değil. Ben sadece Kürtlerin ve askerlerin ölmeyeceği, onların da kendi Kültürlerini yeşertebileceği bir ülkede yaşamak istiyorum.

Kimi bakanlar açıklamalarında “Kürtler de bizim gibi aynı şartlarda yaşayacaklar bundan sonra…” diyorlar. Bunu söylemek onların bugüne değin bizlerle eşit olmadığının delilidir zaten. Bu savaş bu tümcenin içinde gizlidir Fatih Altaylı…

Yazarımsı” dediğim için de alınmışsın. Sanırım türkçeyi yanlış anlayacağını tahmin etmişim de öyle yazmışım. Mahkemeden yazdığımı bilirkişiye göndermelerini ve inceletmelerini isteyeceğim.

ahmetnesin.wordpress.com


*Can Yüce’in döt davası

Can Yücel, vakt-i zamanda bir yazısında adamın birisine ‘göt’ dediği için dava açılmış. Mahkemede Can Yücel şunu anlatmış:
Bir köyde ateşli bir hasta vardır, kasabaya doktora getirir hastayı köylüler. Koca devletin koca doktoruna. Doktor hastaya fitil verir ve köye döndükleri gibi hastaya fitili anüsten vermelerini söyler köylülere. Köylüler tabi ‘tamam dohtor bey‘ diyip köye giderler. Köydeki herkese sorarlar, en bilgelere bile, ama kimse anüs ne demektir bilemez. Bu nedenle bir türlü ilacı da veremezler hastaya.
Hastanın durumu da gitgide kötüleşmektedir. Bunun üzerine köylü, doktora, koca devletin koca doktoruna telefon etmeye karar verir ama kimse buna yanaşmaz. Ne cüret di mi doktoru arayacak bi köylü. Neyse durumun vehameti üzerine muhtar aramayı kabul eder. Bütün köylü toplanır santrale, muhtar arar, ‘Biz ne yapacaamızı bilemedik dohtor bey‘ felan der işte. Karşıdan doktor bişiler söyler. Muhtar döner, ama arkasına: ‘makattan verin dedi dohtor‘ der. Yine tüm köye sorarlar, komşu köylere birilerini yollayıp sordururlar felan, ama makat ne bilen yoktur yine. Hasta ise giti gidecek, ateşler içinde kıvranıyo baya.
İhtiyar meclisi toplanır. Son çare, doktorun bir kez daha aranmasına karar verilir. Yine kimse aramaz istemez doktoru. Nihayetinde yine biri kandırılır, telefonun başına geçer, ama bi yandan söylenmektedir: ‘çok kızacak dohtor çok!’ diye. Sonunda telefonu açar, durum anlatır, doktor bişiler söyler yine. Telefondaki köylü, yüzü allak bullak, arkasını döner: ‘ size çok kızacak demiştim; götüne sokun dedi götüne‘ Yani işin aslı hakim bey ‘bizim orada göte göt derler

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz