Eğitim iki şekilde başarısız olabilir: Amacının çok altında kalabilir ya da hedefini aşar. Doğal olarak, cinsel eğitimin tehlikeleri de bunlardır. Freud, seks gücüne ancak onları hor gören ya da tepeden bakan kadınlarda ulaşabilen bir tip erkeğin olduğunu göstermiştir. Bu erkek, bilinçli ya da bilinçsiz olarak annesinin ya da kız kardeşinin grubuna ait olduğunu düşündüğü kadınlarla iktidarsızdır. Freud, çoğu zaman bilinçdışı olan bu tutumu, hem sevgi dolu hem de ilk cinsel itkilerin yönlendirildiği birincil anne figürünün bölünmesine bağlar. Ensest şiddetli arzusuna karşı olan engel, bu figürleri ya da kişileri tabu kılmıştır, cinsel bir anlamda onlara dokunulamaz. Erkek çocuğunun sonraki eğitiminin kadın cinsini “iyi” ve “kötü” olarak ayırması sonucuna ne kadar katkıda bulunduğunu hepimiz dikkate almayı ihmal ettik. Birçok hasta delikanlılık zamanında annelerinin ve babalarının iyi yetişmişkızlara nasıl onlara kız kardeşleriymişgibi davranmalarını öğütlediklerini anımsar; bu da en hafif şekilde cinsel olarak yorumlanabilecek herhangi bir yaklaşımdan kaçınmak demektir. Böylelikle, bilinçdışı bir engellenme şiddetlendirilmiştir çünkü en zararsız bir okşamada bile erkekte kız kardeşinin imajı yeniden belirmiştir. Bu bilinçdışı tabunun yer değiştirmesinde ve genelleştirilmesinde, artık erkek olan çocuklarla evlenen “iyi” kızların birçoğu bu ilk öğütlerin kötü sonuçlarını hissedecektir. Ya da daha doğrusu, cinsel ilişkide hiçbir şey hissetmeyecektir. Seks eyleminde şunlar da vardır:
“…karanlığın kendi rengi
Düşünmenin solgun rengiyle soluyor
Ve büyük önemi olan girişimler
Yollarından saptırılıyor
Eylem olmaktan çıkıyor.”
Her psikanalist, kızlara karşı olan aşırı saygı ve düşünceliliğin dolaylı olarak iktidarsızlığa ya da gelgeç bir seks gücüne neden olduğu vakaları bilir. Sonunda bu başarısızlık genelleştirilebilir ve bu bütün kadınları ilgilendirebilir çünkü her kızda anneden ya da kız kardeşten bir şey vardır. Kadını “yüzüstü bırakmak” gibi yürekler acısı ve zararlı sonucun sebebinin, ona karşı duyduğu aşırı saygı olması garip bir düşüncedir.
Birçok vakamda kadının ilk cinsel heyecanı buharlaşmıştı çünkü o kocasının ya da âşığının başarısızlığını önceden sezmişti. Bazen kadın heyecanlanmaktan kaçınır ve onu doyumsuz bırakan cinsel ilişkiden nefret etmeyi öğrenir. Buna benzer şekilde dengesiz kişiliğe sahip bir adamla evlenen kadın, kocası ona cinsel olarak yaklaşır yaklaşmaz içine kaygı dolduğunu bana anlattı. O, insanın acı ve korku veren bir şeyden kaçtığı gibi cinsel ilişkiden kaçmıştı. Başka bir kadın bana kocasının onu güçsüzce kucaklaması sırasında genellikle ertesi gün yenilecek yemeklerin planlanmasına başvurduğunu söyledi. Aynı esnada cinsel keyif belirten hareketler de yapabiliyordu; oldukça ilginç bir başarı.
Erkeğin cinsel eğitiminin başarısızlığına gelince: Yasaklanmışolanı yarma hareketi her zaman fahişelerle ya da önüne gelenle yatan kadınlarla cinsel doyum şeklinde olmaz. Ancak karısını aşağıladığında, özellikle de en bayağı kelimeleri söylediğinde uyarılabilen bir adamla ilgili bir vaka biliyorum. Adam, ön sevişme sırasında karısına hitap şeklinin kişinin bir sokak kadınına hitap şekli olduğunu hayal ederek, bilinçsizce karısını cinsel olarak yaklaşabileceği tipteki kadına döndürüyordu. Aksi halde karısına cinsel olarak yaklaşmaya cesaret edemeyecek kadar onu aşırı “değerli” buluyordu. Adam onu uygun bir seks nesnesi yapmak için sözlü olarak aşağılamalıydı. Bu arada, karısı bu sözlü ön hazırlıklardan hoşlanmıyor değildi.
İşte erkeğin dişisi: Cinsel bakımdan oldukça çekingen bir adamla evli olan kadın, çok aktif ve saldırgan hayali bir erkeğin onu kucakladığını düşündüğü zaman orgazma ulaşabiliyordu. Böylelikle o, hem kocasına sadık kaldı hem de başka bir adamla yattı. Başka bir vakada, koca o kadar çok iffet taslayıcısı gibi davranmıştı ki karısını sıkılgan, seksten ya da cinsel heyecan göstermekten utanan bir kadına çevirdi. Sonunda kadın o kadar çok çekingenleşti ki kocasıyla cinsel ilişkiyi bir tür onursuzluk olarak görmeye başladı. Kocası yolculuklara çıktığı zaman barlarda ve başka yerlerde her türlü erkekle cinsel amaçlı yakınlık kurdu ve nefret ettiği bu belirsiz adamlarla cinsel ilişkinin tadını çıkardı. Bu adamlarla, saygı duyduğu ve bilinçli olarak sevdiği kocasının adını aynı tümcede ağzına alamıyordu ve bu iğrenç tiplerle bir seks âlemi gecesi geçirdikten sonra onlardan hiçbirini bir daha görmedi.
Karısını olası cinsel bir partner yapmak için onu aşağılaması gereken kocaya bir an için dönelim: Kadınlara karşı duyulan aşırı saygının hiç beklenmedik bir yönde engelleyici etki yaptığı bir olayı anımsıyorum. Yıllar önce, Kuzey Carolina’da Asheville’de, psikanalitik danışman olduğum Highland Psikiyatri Hastanesi’nde yaz aylarını geçirmek zorunda kalmıştım. Bir keresinde, bu hastanedeki kadın psikiyatr, birkaç aydır tedavi ettiği ve çokça başarılı olamadığı genç bir denizciyle görüşmemi istedi. Hekim, genç adamın ona söyleyemediği bazı gizli bilgileri belki benim ortaya çıkaracağım görüşündeydi. Duygusal rahatsızlıklarından ötürü donanmanın işine son verdiği denizciyle uzun bir görüşmem oldu. Konuşmamız sırasında, doğal olarak, genç adamın aşk yaşamından da söz ettik. Genç denizci yirmi sekiz yaşlarındaydı. Belirli bir noktada bana şunu söyledi: “Doktor Brown”a (onu bana yollayan kadın psikiyatr) sık sık dedim ki, ne zaman bir kızla yakın bir birliğim olsa…” “Ne dedin,” diyerek onun sözünü kestim. “Yakın birlik mi? Bir denizcinin bunu böyle dediğini hiç duymamıştım!” “Ama Doktor Brown bir bayan,” dedi denizci suçlarcasına. Özellikle güney eyaletlerde genç erkeklerin kadınlara olan saygısı onun açıkça konuşmasını, cinsel eylemleri ve işlevleri Amerikan donanmasında kullanılan terimlerle ifade etmesini engellemişti. Hemen Doktor Brown’a hastayı hastanede erkek bir psikiyatra göndermesini önerdim. Burada, kızlarda olduğu gibi erkek çocuklarda da cinsel eğitimin ya başarısız ya da aşırı başarılı olabileceğini ki o da başarısız anlamına gelir, yinelemek istiyorum.
Aşk Ve Şehvet Üzerine
Cinslerin Duygusal Farklılıkları