Mustafa Kemal’in Kürtlerle ilgi Sansürlenen Sözleri, Nutuk’un Kırmızı Çizgileri

3601

NutukAtatürk’ün, Amasya Protokolleri ve İzmit’te dönemin ünlü gazetecileriyle yaptığı sohbet toplantısında, Kürt sorununa, Kürtlere ilişkin söylediği sözler, 15-20 Ekim 1927 tarihleri arasında Cumhuriyet Halk Partisi’nin 1. Kurultayı’nda yaptığı 36,5 saatlik konuşma metinlerinden oluşan Nutuk’un Türkçe harflerle basıldığı 1934, 1938, 1963 ve 1965 tarihli baskıları sansürlenerek basıldı.  26 Kasım 1929’dan 7 Şubat 1930’a kadar süren 75 bölümlük ‘Gazi ve İnkılap’ dizisinde Milliyet gazetesinde yayınlandı. Türk Devrim Tarihi Enstitüsü’n bastığı ‘Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri’ ve ‘Atatürk’ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri’ adlı kitaba da alınmayarak sansürlenmişti.

Mustafa Kemal’in Heyet-i Temsiliye adına komutanlıklara ve valiliklere çektiği telgraflarda, Büyük Millet Meclisi adına Rusya Sovyet Cumhuriyeti Dışişleri Komiseri Çiçerin’e gönderdiği mektuplarda ya da Meclis’teki konuşmalarında “Kürt”, “Kürdistan” gibi terimleri kullandığını biliniyor. Mustafa Kemal’in Kürt politikasına dair pek bilinmeyen ya da bilmezden gelinen belge ise Amasya Protokolleri (Buluşması) diye bilinen siyasi metin. Sıklıkla Amasya Tamimi (Genelgesi) ile karıştırılan bu belge, İstanbul ile Milli Mücadele kadrolarının bir uzlaşma girişiminin sonucu olarak 20-23 Ekim 1919 tarihlerinde hazırlandı. Bilindiği gibi, 4-11 Eylül 1919 tarihleri arasında toplanan Sivas Kongresi’nden hemen sonra Mustafa Kemal’in örgütlediği haberleşme ambargosu sonucu işbirlikçi Damat Ferit Paşa hükümeti düşürülmüş, Kuvayi Millicilere sempatiyle bakan Ali Rıza Paşa yeni kabineyi kurmakla görevlendirilmişti. İlişkilerin normale dönmesini takiben İstanbul adına Bahriye Nazırı Salih Paşa ve padişahın başyaveri Naci (Eldeniz) Paşa ile Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adına Mustafa Kemal, Rauf (Orbay) ve Bekir Sami (Kunduh) paşalar ülke meselelerini, bu arada Kürt meselesini konuşmak için Amasya’da buluştular. Nutuk’tan (TDK Yayınları, 1965, s.176-181) öğrendiğimize göre üçü kayıt ve imza altına alınmış, ikisi gizli sayıldığı için kayıt altına alınmamış beş protokol hazırladılar. Bunlardan Kürt meselesine değinen 22 Ekim 1919 tarihli İkinci Protokol’ün hikâyesi oldukça ilginç.
Hazırlanması en çok zaman alan bu protokolde Kürtlerle ilgili maddede, günümüz Türkçesi ile,

“Beyannamenin birinci maddesinde Osmanlı Devleti’nin düşünülen ve kabul edilen sınırının (Türk ve Kürtlerin oturduğu araziyi kapsadığı ve Kürtlerin Osmanlı toplumundan ayrılmasının imkansızlığı izah edildikten sonra bu sınırın) en asgari bir talep olarak kabul edilmesinin temini lüzumu müştereken kabul edildi. (Bununla birlikte, Kürtlerin gelişme serbestliğini sağlayacak şekilde ırk hukuku ve sosyal haklar bakımından desteklenmelerine, daha iyi duruma getirilmelerine izin verilmesine ve yabancılar tarafından) Kürtlerin bağımsızlığını gerçekleştirme amacını güder gibi görünerek yapılmakta olunan karıştırıcılığın önüne geçmek için bu hususun şimdiden Kürtlerce bilinmesi hususu uygun görüldü…”

deniyordu. Ancak bu paragrafta parantez içinde gösterdiğimiz cümleler ‘Nutuk’un Türkçe harflerle basıldığı 1934, 1938, 1963 ve 1965 tarihli baskıları ile bunları esas alan hiçbir eserde yer almadı. Bu sansürü gün ışığına çıkaran ünlü tarihçi Faik Reşit Unat, Başbakanlık Arşivi’ndeki belgenin aslını 1961’de Tarih Vesikaları Dergisi’nde (S.18, s. 359-365) yayınladığında ya da 1968’de Mazhar Müfit Kansu “Erzurum’da Ölümüne Kadar Atatürk’le Beraber” adlı kitabında tam metne yer verdi.

Vakit’ten Ahmet Emin (Yalman), Tevhid-i Efkar’dan Velit Ebuzziya, İleri’den Suphi Nuri (İleri), Tanin’den İsmail Müştak (Mayakon), Akşam’dan Falih Rıfkı (Atay), İkdam’dan Yakup Kadri (Karaosmanoğlu), İzmit İleri’den Kılıçzade İsmail Hakkı ile Dr. Adnan (Adıvar) ve Halide Edip’in (Adıvar) katıldığı bu toplantı TBMM’nin yeminli dört katibi tarafından zabıt altına alındı ancak konuşmaların yayınlanmaması kararlaştırıldı. Yine de bazı gazeteciler dönüşlerinde toplantıdan genel olarak söz eden yazılar kaleme aldılar. Sohbette azınlıklardan Rusya Türklerine, alkollü içkilerden kadın mebuslara kadar 64 konu başlığı varken, ‘Nutuk’ta sadece hilafet ve laiklikle ilgili bölümlere yer verildi. Günümüz Türkçesi ile atlanan bölümlerden biri:

“Bu nedenle başlı başına bir Kürtlük düşünmektense, bizim Teşkilat-ı Esasiye Kanunu gereğince zaten bir tür yerel özellikler oluşacaktır. O halde hangi livanın halkı Kürt ise, onlar kendi kendilerini özerk olarak idare edeceklerdir. Bundan başka Türkiye’nin halkı söz konusu olurken onları da beraber ifade etmek gerekir. İfade olunmadıkları zaman bundan kendilerine ait sorun yaratmaları daima mümkündür. Şimdi Türkiye Büyük Millet Meclisi, hem Kürtlerin hem de Türklerin yetki sahibi vekillerinden oluşmuştur. Ve bu iki unsur, bütün çıkarlarını ve kaderlerini birleştirmişlerdir. Yani onlar bilirler ki, bu ortak bir şeydir. Ayrı bir sınır çizmeye kalkışmak doğru olmaz”

1993 yılında Kaynak Yayınları tarafından ‘Mustafa Kemal Atatürk, Eskişehir-İzmit Konuşmaları, 1923’ adlı kitapta yayınlanabildi. Kitaba önsöz yazan Doğu Perinçek’e göre, asıl metin Anıtkabir arşivinde, kopyaları ise Genelkurmay ve TTK arşivlerinde idi ve yayınevi kitabı kopyalardan basmıştı. (Kitabın arkasında nasıl temin edildiği belirtilmeyen bu kopyaların fotokopisi var.)  Kürt çevreleri de sansürcü geleneği izleyerek Mustafa Kemal’in konuya girişte söylediği şu cümleleri es geçiyor:

“Kürt meselesi, bizim yani Türklerin menfaatine olarak da katiyen mevzubahis olamaz. Çünkü bildiğiniz gibi, bizim milli hudutlarımız dahilinde Kürt unsurlar öyle yayılmışlardır ki, pek sınırlı yerlerde yoğundurlar. Fakat yoğunluklarını kaybede ede ve Türk unsurların içine gire gire öyle bir hudut ortaya çıkmıştır ki, Kürtlük namına bir hudut çizmek istesek Türklüğü ve Türkiye’yi mahvetmek gerekir.”

Arşivlerde keşfedilmeyi bekleyen daha kaç belge var bilmiyoruz. Ama bu iki belgeden anlaşıldığı kadarıyla Mustafa Kemal bir “Kürt sorunu” olduğunu kabul ediyor, çözümü de Kürtlerin yoğun olduğu bölgelere özerklik vermekte görüyordu. Ancak sonra ne oldu da 1924 Anayasası’nın 88. maddesiyle “Türkiye ahalisine din ve ırk farkı olmaksızın vatandaşlık itibariyle (Türk) ıtlak olunur” denilerek her türlü  istek şiddetle bastırılıp farklı bir yola girildi.

______________________________
Kaynaklar
Mustafa Kemal Kürt Sorunu – Ayşe Hür (Radikal)
Mustafa Kemal Atatürk, Eskişehir-İzmit Konuşmaları
Mazhar Müfit Kansu “Erzurum’da Ölümüne Kadar Atatürk’le Beraber

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz