Karanlık Güçler, Aydınlık Güçler ve Onarım – İsmet Özel

Millet olarak topyekün bir faaliyete bel bağlamadık. Bütün sıkıntılarımızın kaynağı burada. Topyekün yapacağımız işi veya işleri bulup kararlı bir şekilde uygulamadıkça sıkıntılarımız azalmayacak, günden güne artacak. Giderek millet olarak varlığımız tehlikeye girecek. Sonuçta karanlık güçlerin neler karıştırıp hangi belaları başımıza sardığını belki öğrenebileceğiz, ama iş işten geçmiş olacak. Karanlık güçlerin karşısına aydınlık güçler çıkmadıkça yıkımın sona ereceğini düşünmek akla uygun değil.

Peki, nedir bu karanlık güçler? Yeraltı dünyası, soyguncu çeteleri, cinayet şebekeleri, işkence ekipleri mi? Hayır, bunlar karanlık güçlerin sadece bazı belirtileri, tezahürü veya buz dağının su üzerinde kalan kısmıdır. Asıl karanlık güçler bizim bizzat kendi içimizde, niyetlerimizdeki bozuklukta ve dünyaya bakışımızdaki, dünyaya bağlanışımızdaki pisliktedir. Karanlık güçler enerjisini içimizdeki karanlıktan, bizim samimiyetsizliğimizden temin ediyor. Nasıl oluyor bu?

Yakın tarihimizden bir örnekle mekanizmayı açıklamaya çalışayım: 60’lı yılların başında Türkiye’nin nasıl kalkınacağı, daha doğrusu üzerinden zillet yükünü nasıl atacağı konusunda bir tartışma vardı. Bir taraf zahmetli yolu seçmeyi savunuyor, Türkiye’nin kendi geçim araçlarını gelişmiş ülkeler seviyesinde yeniden üretmesini öneriyordu. Diğer taraf zahmetli yolu rizikolu buluyor, eldeki imkanların kısa yoldan kazanç sağlayan biçimde düzenlenmesiyle (yağmalanmasıyla) kurtuluşa erişileceğini iddia ediyordu. En kısa yol ise gelişmiş ülke yetkililerinin Türkiye’ye tavsiye ettikleri yoldu. Zahmetli yol taraftarları aynı zamanda ideolojik tarafları teşkil ediyorlardı. Bunlara komünist, ülkücü (bazılarınca faşist), İslamcı (bazılarınca yeşil komünist) deniyordu.

60’lı yılların başında hiç bir komünist, hiç bir ülkücü, hiç bir İslamcı, ülke ekonomisinde turizme ağırlık vererek şerefli bir kurtuluş yoluna girileceğine inanmıyordu. Bu saydıklarımızın hepsi, Dünya Bankası’nın bir otelin porselen tabak alımı için istediği krediyi esirgemeden sunduğu halde, bir fabrikanın vida alımı için istediği krediye niçin duyarsız kaldığını gayet iyi biliyorlardı. Ama ne olduysa oldu ve Türkiye turizme ağırlık veren yolda aralıksız mesafe katetti. Bir zaman geldi ki turizme bel bağlamanın ülkeye neye mal olduğu bahse konu olmaktan çıktı. Turizmin maliyeti konuşulmayınca, onun alternatif maliyetinden de sözedilmez oldu ve sonuçta Türkiye’nin çıkış yolu arama çabası gündemden kalktı. Birileri bu başarılarına (?) karanlıktan istifade ederek ulaştı. Kim yaptı, nasıl yaptı? Burası karanlık. Karanlık güçler bunlar. Binlerce yıl bu toprakları yaşanır kılan zeytinlikleri kesip villa yapılmasına sebep olanlar.

Aklınıza şu sorunun takılacağını biliyorum: Eğer kısa yoldan kazanç tavrını benimseyip uygulama gücünü gösterenlere karanlık güçler diyorsak; zahmetli yolu önerenlere de aydınlık güçler mi diyeceğiz? İdeolojilerin peşinden gidenleri yani komünistleri, ülkücüleri, İslamcıları ülkenin aydınlık güçleri saymamız mı gerek? Çetin bir soru. Öncelikle dünyanın aldığı şu son biçimde ideolojilerin gerçekçi çözüm üretip üretemeyeceklerini düşünmeye değer. Hayır, ideolojiler birer çözüm değil. Ama dikkatimizi ideolojilerin kalkış noktasına çevirebilmeliyiz. Böylece Türkiye’deki her üç siyasi ideolojinin her biri diğerini can düşmanı saydığı halde nerede müşterek tavır takınabildiklerini anlayabiliriz. Yani topyekün faaliyetin ne olabileceğini keşfedebiliriz. Oradan aydınlık güç hayat bulabilecektir.

Fiiliyatta karanlık güçler ideolojilerin peşinden gidenleri 80’li yılların başında kısa yoldan kazanç noktasında birleştirdi, onları ilhak etti. 80’li yılların ANAP’ı bununla övünürdü. Demek ki aydınlık güç olma potansiyeline sahip olan kaynak aynı zamanda karanlık güçlerin maşası, hatta ileri karakolu olabilirmiş. Türkiye’deki bu çarpıklığın sebebi doğrudan doğruya milli meseleler ele alınırken ortalığın karartılmasıdır. Eğer bir şey onarılacaksa bu önce zihniyet onarımı olacak. Zihniyet onarımını ancak aydınlık içinde yapabiliriz. Sansürsüz ve yasaksız bir ortamda.

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz