“Hiç anlamıyorsunuz! sözcüklerin ifade edemeyeceği bir şey var!” Ayrılma – Slavoj Zizek

ZizekLacan’ın ‘ayrılma’ dediği şeyin en zor ve acı veren yanı, keyfiyetin katı nüvesi ile bu nüvenin farklı ideolojik alanlara yakalanış yolları arasındaki mesafenin muhafaza edilmesidir — keyfiyet ‘karar verilemez’, ‘yüzer-gezer’dir. Bir rock yıldızına hayranlarının gösterdiği heves ile dinibütün bir Katolik’in Papa karşısında yaşadığı dinsel trans, libidinal olarak aynı görüngüdür; aralarındaki fark sadece onları destekleyen farklı simgesel ağlardadır.
Sergei Eisenstein’ın provokatif başlıklı makalesi ‘Santrifüj veya Kase’nin amacı tam olarak kendinden geçmenin (keyfiyete verdiği isim) bu ‘tarihdışı’ tarafsızlığını vurgulamaktır:

İlkesel olarak, Kase karşısında bir şövalyenin kendinden geçmesi, maşuk karşısında bir aşığın kendinden geçmesi, süt sağmak için yeni bir santrifüj karşısında kolhoz çiftçisinin kendinden geçmesi ile aynı doğadadır. Eisenstein’ın burada bahsettiği Loyolalı Aziz Ignatius, dinsel kendinden geçme tekniği üzerinde dururken, pozitif Tanrı figürünün ‘nesnesiz’ kendinden geçme anından sonra ikincil olduğunu kabul eder: ilk olarak nesnesiz kendinden geçme deneyimimiz vardır; daha sonra bu deneyim tarihsel olarak belirlenmiş bir temsile kendisini iliştirir — burada karşılaştığımız ‘bütün olanaklı (simgesel) evrenlerde aynı kalan’ Gerçek’in bir örneğidir. Yani birisi kendi yoğun dinsel deneyimini tarif ederken onu eleştirenleri ısrarla ‘Hiç anlamıyorsunuz! Daha fazlası var, sözcüklerin ifade edemeyeceği bir şey var!’ diye yanıtladığında bir çeşit perspektif yanılsamasının kurbanı olur: başkalarıyla (inanmayanlarla) paylaşılamayan eşsiz ve tarifsiz nüve olarak algıladığı kıymetli olgu tam olarak her zaman aynı kalan şey olarak keyfiyettir.

Slavoj Zizek
Düşlemler Salgını, sayfa 62

Kaynak ve çeviri: Yersiz Şeyler

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz