Şirket kapitalizminin en son araçları
Kadınlar utanç duymaksızın bıyık bırakmalı mı? Erkekler ‘toksik’ olduğu için, erilliklerini terk mi etmeli? Filozof Slavoj Zizek, bunların tümünün, kapitalist efendilerin gerçek sorunları gizlemek ve iktidarda kalmak için kullandığı bir sis perdesinden ibaret olduğuna inanıyor.
Kadınlar için tıraş bıçağı üreten Billie, nesneleştirme karşıtı son mesajlarından birinde, Movember (İngilizce November ile moustache’ın birleşiminden türetilmiş ve Kasım’da düzenlenen yıllık ‘bıyık uzatma ayı’ etkinliğine işaret eden uydurma sözcük) ayına denk getirdiği bir reklamda, “kadınların da bıyıkları olduğunu” ve bıyık bırakmaktan utanmamaları gerektiğini ilan ediyor. Bu toplumsal cinsiyet (kimliği) eşitliği yönünde atılmış doğru bir adım gibi görünebilir – ama filozof Zizek, bunun, insanların mevcut statükoya daha somut yollardan meydan okumasını istemeyen büyük şirketler tarafından beslenen bir itki olduğuna inanıyor.
Aşağıda, bu konu üzerine görüşlerini daha derinlemesine ifade etmekte:
Cinselliksizleştirme yönünde bir adım mı?
Bunun şu mantığı takip eden daha büyük bir fenomenin parçası olduğunu düşünüyorum: Kadınlar güzel olmaya ya da geleneksel anlamda güzellik modellerine itaat etmeye çalışırlarsa kendilerini erkekler için nesneleştirmiş olur. Bu nedenle kadınlar, bedenlerini, tüm gündelik çirkinlikleri – artık kıl, yağ ya da her ne ise – ile birlikte, kendileri için yeniden sahiplenmeliler, gizemsiz hale getirmeliler, bir kadının bedeninin, özellikle de cinsel organlarının erkeğin seyirlik nesnesi olmadığını, kadınlar tarafından sahip çıkılması gereken kendi olumlu işlevlere sahip olduğunu göstermeliler, çünkü kadınlar erkekler için bir nesneye indirgenemez.
Bir taraftan, kadınların ezilmişlik hissine katılıyorum ama bu mantıkta bir sorun görüyorum. Bununla yüzleşelim: Haddi zatında cinsellik, bir ölçüde kendi kendini nesneleştirmeyi içerir. Örneğin, cinsel aktivite içinde olduğumda, sevdiğim çıplak bir insanı kucakladığımda, onu insan bedeninin parçası olan tüm pis şeylerden (kötü kokular, kir vb.) soyutlarım (ki cinselliğin mantığı budur). Bir biçimde, ötekinin bedenini, asgari düzeyde idealize ederim. Bu olmaksızın, cinselliksizleşmeye gideriz.
İkili heteroseksüel kısıtlamalardan kurtarılmış özgür cinsellik hakkındaki tüm o laflara rağmen, temel olarak burada uğraştığımız şey, cinselliğe yönelik bir saldırı.
Hayali cinsel özgürlük zorlaması, sadece daha beter bi tahakküme yol açar
Transların travmatik deneyimlerinin kanıtladığı üzere, insan cinselliğinin biyolojik olarak önceden belirlenmiş bir şeyden ibaret olmadığını hepimiz biliyoruz. Psikolojik kimliğinizde, maskülen bir bedene hapsolmuş bir kadın olabilirsiniz, bedeninizi içsel psikolojik kimliğinize uyacak şekilde değiştirmek için epeyce ıstırap çekmeye hazır olabilirsiniz. Bunların tümü oluyor. Burada hiçbir doğrudan biyolojik belirlenim yoktur.
Yine de buradan, cinsel farkın iktidardakilerin baskıcı inşalarından biri olduğunu, oyuncu bir biçimde çoklu cinsel kimliklerle iştigal etmemiz gerektiğini, bunun sadece bir oyun olduğunu, her şeyin açık olduğunu ve ikili heteroseksüel tahakkümden kurtulursak dört dörtlük özgür cinselliğin tadını çıkaracağımızı iddia etmeye doğru büyük bir sıçrama yapmak koca bir hatadır. Bu, cinselliğin, özünde oldukça karanlık bir şey olduğuna dair Freud’cu psikanalizin temel dersini geçersiz kılar.
Cinsellik mutlu bir alan değildir. Derin travmaların, mazoşist tersyüz etmelerin ve bunun gibi şeylerin alanıdır. Herkesin mutlu olması ve tatmin edici bir cinsel yaşam deneyimlemesi için, büyük maskülen-feminen toplumsal cinsiyet ikiliğinden kurtulmamız gerektiğini ileri sürmenin ve içimizde–bin çiçek açsın diyen Mao Zedung’u alıntılayacak olursak–binlerce kimliğin açması gerektiğini söylemenin yeterli olmamasının nedeni budur. Hayır, insan cinselliği, doğası gereği travmatik değildir. Büyük bir karmaşadır, burada basit bir formül yoktur.
Siyasi doğruculuk deneyiminin gösterdiği üzere, bu şekilde basite indirgeyen bir anlamda cinselliği özgürleştirmeye ve heteroseksüel normatiflikten kurtulmaya çalışırsanız ve tüm farklı biçimlerin yayılmasına izin verirseniz, tahakkümün daha beterine ulaşırsınız.
Herkes kendisini nesneleştirmekte özgür olmalıdır
Birçok insanın kabul etmediği, sorunun nesneleştirme olmadığı. Sorun, cinsel baştan çıkarma oyunları, erkek ve kadınların flörtleşmesi değil, bir anlamda, kendinizi baştan çıkarıcı bir şekilde sunmak istediğinizde yaptığınız şeyin, tam olarak kendinizi nesneleştirmek olduğu. Mesele, hiç nesneleştirme olmaması gerekmesi değil, her bir cinsel failin, kendi nesneleşmesi üzerinde denetim hakkına sahip olması gerekliliğidir.
Kadınların nesneleştirilmesine karşı tüm bu feminist protestolarda, köktencilerin–örneğin Müslüman ülkelerde–canını sıkan şeyin, tam da bir kadının kendi nesneleşmesi ile oynaması olduğunu unutmayalım… Örneğin ağzında bir muzla oral seks taklidi yapması. Erkeklerin canını sıkan, bir kadının bu durumda erkekler tarafından nesneleştiriliyor olmayıp, kendi hazzı için kendi nesneleştirilmesini oyuncu bir biçimde sahneleyerek, kendisini nesneleştirmesidir.
Kapitalizmin aygıtı
Bu tür etkinliklerde olağan olduğu üzere, bunun ne ölçüde görece marjinal bir fenomen olduğunu yabana atmamalıyız. Emin olun ki birçok kadın bıyık bırakmak istemeyecektir ve istiyorsalar, bırakınız ne istiyorlarsa yapsınlar. Bu yeni trans kimliklerde sık sık sevmediğim bir şey fark ediyorum: bir zamanlar heteroseksüel standartlar diğer kimlikleri ezerek dayatılıyordu; bugün ise, bu metinlerin tümünü okursanız, bazılarında, hâlâ geleneksel heteroseksüel cinselliğin içindeyseniz, bir biçimde geri zekalı olduğunuz fikrini bulursunuz. Gerçekten özgür olmak için, kimliğinizle oynamak ve tüm çizgileri bulanıklaştırmak zorundasınız.
Buna katılmıyorum. Bu özgürce yeniden düzenleme fikri, bedeninizi değiştirmek ve kimliklerle oynamak, sonsuz dinamikleriyle günümüzün tüketici kapitalizmine mükemmel biçimde uyan bir şey. Muhtemelen büyük şirketler bu oyunları çoktan oynamaya başladılar. Okurlarımızın bazıları, yaklaşık altı ay önce yayınlanan, bir babanın eskiden kızı, şimdi ise oğlu olan kişiye ilk kez Gillette’le kendisini tıraş etmesine yardım ettiği Gillette reklamını muhtemelen hatırlayacaktır. Bu “farklı kimliklerle oynama, kişinin kendi kendisiyle deney yapması” tutumunda, kesinlikle yıkıcı bir şey yok. Bu, geç tüketimci kapitalizm için, basitçe, mükemmel bir cinsellik biçimidir.
Tüm bunlardan almamız gereken bir ders var. Sadece sonrasında ilerici bir ters köşe ile reklamların bize nasıl satıldığından değil. Aynı zamanda, hatırlarsınız, iki ya da üç yıl önce, ABD’de trans hareketi, tuvaletlerin maskülen/feminen değil, tüm cinsel kimliklere açık olması gerektiği konusundaki o büyük kampanyayla adeta patlama yaşadığında, tüm büyük şirket Amerika’sının, Tim Cook ya da Zuckerberg gibi tüm o büyük isimlerin hepsinin bu yolu nasıl izlediği ve desteklediğinden. Ne yazık ki, bu tip bir özgür cinsel kimlikler mücadelesi, daha tehlikeli halk taleplerini, hatta ve özellikle de, samimi feminist protestoları bastıran kapitalist çarkın parçası olarak kolayca kullanılabilecek bir şey.
Seçkinler kadınların kurtuluşunu siyasi statükoyu değiştirmekten uzaklaştırmanın yollarını arıyor
Diğer taraftan (ve bunu tüm kalbimle kutluyor ve destekliyorum) bir tür kadın uyanışı da söz konusu. Sınıflı toplumlardan bile önce, kabile toplumlarından gelen geleneğimizin parçası olan feminen tabi kılınış biçimleri –kadınlar edilgendir, erkekten sonra gelirler gibi – bulunmaktadır. Her daim olduğu gibi, düzen, bu uyanışı, iktidar ilişkilerini gerçekten değiştirmeyecek bir yönde yeniden yönlendirmeye çalışıyor. Kadınlar için kota elde edeceğiz, kadınlar medyada daha saygılı bir biçimde sunulacaklar. Ama aynı iktidar ilişkileri toplumumuzda var olmaya devam edecek. Patriarşiye karşı mücadele eden tüm bu savaşçıların çoğu zaman anlamadığı da budur.
Kalkınmış Batı’da hakim ideoloji artık patriarşi değil. Radikal seferberlikten ve radikal çözümlerden kaçınmanın bir yolu olarak da işlev gören bir tür sahte açıklık bu. Kadınların sakal bırakıp bırakamayacağına ya da bir erkeğin ruj sürüp süremeyeceğine odaklandığımızda, kadınların süregiden korkunç ezilmişliği hakkında, Meksika ve Güney Afrika’da patlak veren tecavüz kültürü hakkında kimse konuşmak istemez. İnsanların gerçek özgürlüğünün kararlaştırılacağı mücadelelere odaklanalım.
Kaynak: www.rt.com/op-ed/472680-women-empowerment-gender-mustaches/
Çeviri: S. Erdem Türközü | Dünya Çeviri