Altıncı katın penceresine çekirge gibi sıçrayıp bağırdı: Üzerime gelmeyin kendimi aşağıya atarım.
Koştular, haber verdiler nüfus müdürü Sezai beye: Aman efendim koşun. Hayrullah bey pencereye çıkmış, kendisini aşağıya atacak…
Müdür koştu geldi, kaşlarını çattı, müdürlük maskesini taktı, kaim ve tok sesiyle,
Hayrullah. bey çok ayıp, dedi, yaşınızı başınızı almış adamsınız, buyuruyorum, derhal oradan inip masanızın başına oturun.
Hayrullah bey, Haydi be oradan, dedi. Kararını vermiş bir adam, müdür falan mı takar. Müdür iyice bozum olmuştu. Kıpkırmızı yüzüyle dineldi kaldı oracıkta. Bu kez Hayrullah beyin arkadaşları yalvarmağa başladılar :
Yapma Hayrullah bey etme Hayrullah bey, üç çocuğun var onlara acı Hayrullah bey! diye.
Kaçıncı kat olursa olsun tam pencerenin en tehlikeli yerine bir insan çıkar da, bedava izleyici toplanmaz mı binanın alt yanında. Hemen, sekiz on kişi toplanmıştı.
Sonra onları görenler, daha sonra onları görenler… Ardından gevrekçiler lahmacuncular, kokereçciler, midye dolmacıları. şalgam turşucuları… En sonra polis, daha sonra itfaiye… Ne gelirse gelsin, sanki Hayrullah beyin umurunda, Hayrullah bey bir kez kafaya koymuş, atacak kendisini buradan aşağıya. Ama derdi ne ola ki? Derdi ne olacak Hayrullah beyin, geçim derdi. Hatta bağırmış, duyanlar var, bu kalabalıkta kulağı delik olanlar var, Hayrullah beyin ta yukarıdan,
Katsayı elli olmazsa kendimi aşağıya atarım, dediğini duyanlar var.
Kimse duymamışsa bile, fotoğraf çekmeğe gelen iki gazeteci duymuşlar. Gerçi televizyoncu bu sözleri teypte saptayamamış ama, vatandaşlardan biri yemin billah ediyor.
Ben duydum, diyor, yukarıdaki kendini aşağıya atacak arkadaş, katsayı elli olmazsa kendimi atarım, dedi.
Allah Allah adama bak be! Demek iliğine tak demiş. Yahu üstelik de üç çocuğu varmış, üçü de. aslan gibi. Dediklerine göre, karısı pencerenin olduğu odanın kapısında gözükmüş, ama Hayrullah bey bağırmış:
Bak, bir adım daha atarsan, karım marım demeni atarım, kendimi aşağıya!
Söz artık, haftada bir kez pırasa yapacağım.
Ulan karı, dert pırasa derdi değil, katsayı derdi…
İki oğlu, bir kızı, onlar da güvenlik güçlerince getirilmiş’ kapıya.
Babaaa dedirtilmiş…
Dendiğine göre, Hayrullah. bey o zaman,
Deert, eşşoğlu eşekler, demiş.
Nane şekerci de dolaşıyor kalabalığın arasında, bağırıyor:
Haydi keskin nane, heyecana birebir!
Nasıl heyecanlanmasın kalabalık, Hayrullah bey ha attı kendini, ha atacak, ha ellerini bıraktı ha bırakacak. Yahu yapıverin be, yapıverin be, katsayıyı elli yapıverin be. Yazık değil mi bir Türk memuruna. Bir memur ki. nelerle yetişir bir memur, nelerle bu yaşa dek gelir, ne gevrekler, ne çaylar, ne jilet denli peynirler… Kurtarın zavallıyı!..
Haydi haberler, Hayrullah beyin oradan kurtulacağını yazıyor, bakanlar kurulunun ivedi toplantıya çağrıldığını yazıyor..
Sinema pahalı, tiyatro pahalı, en ucuz eğlence, pencereden kendini aşağıya atmak üzere olan Hayrullah beyi izlemek, çünkü beleş… Ay duymayanlar da koşsunlar gelsinler. Kahvedekiler, tavlalarını, kağıtlarını, zarlarını bırakıp gelsinler. Karı kocalar bu gecelik kavga etmesinler. Hayrullah beyi izlemeğe gelsinler.
Haydi dolmuş, Hayrullah beye gider, Hayrullah beye gider.
A evladım Hayrullah beyin dibine götürüyor musun?
Elbette dibine hanımteyze. Amma kalabalığın içine de giremem ya, dibine dediysem hemen yanıbaşma. Oradan Hayrullah bey ayna gibi gözüküyor, neden dersen ışıklandırılmış ki fener alayı gibi…
Haydi dürbüncü geldi, dürbüncü geldi. Hayrullalh beyin yüzündeki acı anlamı gösteriyor, Hayrulla’h beyin takma dişlerini gösteriyor.
Çaylar, taze demlendi… Haydi beyler, Hayrullah beye baka baka, yudum yudum sıcak çaylar, tavşan kanı…
Yazıyor yazıyor, ikinci baskı yazıyor… Katsayının elliye çıktığını yazıyooor!
Uğultu…
—Şimdi iner, yaşşa ulan Hayrullah bey, söke söke kopardın eyvallah bey.
Polis ses yükseltici bangır bangır bağırıyor :
Hayrullah bey, in artık oradan, görüyorsun ki devlet seni feda etmedi, katsayıyı elliye çıkardı… Bakanlar kurulu kararını okuyorum.
O da nesi, Hayrullah bey inmiyor. Ulan yoksa çocuk zammının bin liraya çıkarılmasını mı istiyor???
Yok be kardeşim vergi iadesi istiyormuş.
Anlamadım?
Şimdi var ya, kendisinden memur olduğu için bittabi bir vergi kesiliyor ya, ‘işte bu kesilen verginin iki misli vergi iadesi istiyormuş.
Hoppalaa. lan şımardı vallaha bu herif.
Şımardı ki şımardı, alacaksın onu oradan, bir dayak bir dayak kardeşim…
Hop hop durun hele durun, yahu bu herif iyiden iyiye dellenmiş. Ulan sen kendini ne sanıyorsun, bak bak bak şuna, yahu kredi istiyormuş enayi, sanki tüccardır sanayicidir işadamıdır. Ulan sen altı üstü bir memursun be…
Ne kadar kredi istiyormuş?
Bir milyon.
Neee?
Bak yahu bak sen şu Hayrullah beye bak, bunca insanı, bunca ilgiyi görünce kendini fasulya gibi nimetten sayıyor…
Hey Hayrullah bey, fincanı taştan oymazlar, bunu yanma koymazlar!
Ne bakanlar kurulu toplanmış mı?
Vay vay vay, demek Merkez Bankası Genel Müdürü de toplantıya çağrılmış.
Galiba verecekler arkadaş, bu krediyi Hayrullah beye verecekler. Adam ne diye bağırmış yukarıdan,
Kendimi aşağıya atarken son sözüm kredi olur, ona göre…
Elaleme. dünyaya rezil edecek bu herif bizi.
Gece yarısını beş dakika geçe bakanlar kurulu kanar almış. Tamam, Hayrullah beyin bir milyon liralık kredisi çıkmış. Çıkmış amma Hayrullah bey parayı kabul etmemiş ki.
Ya ne yapmış?
Bana iki banka yetkilisi çağırın demiş.
Çağırmışlar mı?
Niye çağırmasınlar, Hayrullah bey bu oğlum, devletin gözbebeği.
Haydi baylar bayanlar, Hayrullah bey hatırası çektirmek isteyenler.
—A evladım Hayrullah bey yukarıda, sen aşağıda, nasıl Hayrullah’lı çıkar bu fotoğraf; hı. desene bana?
Çıkarırım valide, ben alta yatıp senin kelleyi Hayrullah beyin görüntüsüne getirince…
Durun durun… Bakın bakın bir mikrofon uzatılıyor Hayrullah beye. Yahu Hayrullah beyin sesi incecik değil miyd’, demek efendi insan ilgiyi görünce sesi bile değişiyor… Yahu kesin hele ne diyor?
Verilen bir milyon kredinin beş yüz bini sırdaş hesabıma yatacak, beş yüz bini de aylık gelire bağlanacak.
Üf beee, bakın bakın, biri kara, sırdaş hesabın, biri al, aylık gelirin banka cüzdanları Hayrullah beyin yanma iple çıkarılıyor. Tamam artık iner Hayrullah bey. Sırdaş hesabı var, aylık hesabı var, katsayı elli…
Atıyor mu ne. aman aman Allah…
Yok yahu atmıyor, mikrofona uzanıyor.
— Hay Allah belanı versin, gördük amma bunun gibi sümsük adam görmedik, ulan ne gözü aç, ne şımarık herifmiş bee.
Duydunuz mu nohut istiyormuş.
Neee?
Ne nohudu be, konut konut, dedi.
Hayrullah bey tapucuya da iki tanığı da istemiş. Devlet nereden bulursa bulsunmuş. ona bir sosyal konut versinmiş, bakın bakın bağırıyor;
Ulan imanım gevredi ev kirası vere vere beee!
İyi de gecenin üçü. Varsın olsun, o Hayrullah bey ki devlet babanın tonton çocuğu, tonton çocuk pencereye çıkacak, bak baba kendimi pencereden aşağıya atıyorum, ya bana bir ev, ya da tamam, diyecek de baba ııh diyecek ha…
Zaten Sosyal Güvenlik Bakanı biliyormuş. hazırlık!ıymış. Yalnız tapu sicil muhafızı hazırlığı olmadığı için yarım saat gecikilmiş. Tapucu karakaplı defteriyle halkın arasında görününce, bir uğultudur koptu.
Evet, evet, tamam. Hayrullah beye konut da verdiler. Hem de üç odalı, iki balkonlu bir konut. Artık Hayrullah bey üç çocuğuyla birlikte o duvarları şişik bodrum katında oturmayacak.
Haydi tapulu Hayrullah fotoğrafı çektirmek isteyenler!..
Yok efendi, yine inmiyor, bu herif vallahi de billahi de belasını arıyor. İşaret ediyor. mikrofonu istiyor. Şimdi desin mi, bulun gelin iki pavyon kadını, oturak alemi yapacağım, diye. E yani, koskoca devlet tutup Hayrullah beye şeylik yaparsa, çok ayıp canım, çok ayıp.
Mikrofon…
Hayrullah bey konuşuyor…
Kızıma iş bulacaksınız, oğlumu üniversiteye sokacaksınız.
Al bakalım, ulan bir itfaiyeci şöyle ipten kovboylar gibi bir kement yapıp da şu adamın boynuna atamıyor mu? Kızına işmiş, hani nerede iş?
Polis yükseltecinden ses yükseliyor :
Tamam Hayrullah bey, kızınıza bir kamu (kuruluşunda, iş verildi.
Maaşı kaç, maaşı?
Şuna bak şuna, işi buldu da.
Sekizin biri, üstelik yılda iki ikramiye…
Ya oğlumun okulu?
Tamam, üniversiteye giriyor.
Tıbba değil mi?
Hoppala. Az sonra bu adam Amerikan başkanından nötron bombasının kaldırılmasını istemezse ben de neyim?
Hişt. amman susun, siyasi ilişkileri aklına getirmeyin.
İyi işte Hayrullah bey, oğlun da tıbba girdi, daha ne duruyorsun, in bakalım aşağıya.
.Elli beeeş!..
Hay Allah şeşbeş olasın şeşbeş… Niye bağırıyor ki bu yahu, elli beş diyerekten… Anlaşıldı anlaşıldı, Hayrullah bey beden ölçüsünü söylüyormuş, en iyi kumaştan, iki takım, biri teftişlik, biri günlük diyormuş.
— Durun ulan, bu herif utanmaz arlanmaz, az sonra don da ister.
Şuna bak şuna, yaşamı boyunca giymiş mi bakalım, şu kauçuk pabuçların güzelliği ne bakın, nasıl da karşıdan kapıkapıveriyor…
Aa aa bakın, ayakkabıları bir çocuk gibi seviyor.
Öpüyor!..
Kokluyor!..
Koynuna sokuyor!..
Yahu, ağlıyor!..
Ağlıyor… Hıçkırıyor!… Bir çocuk gibi istiyor ;
İnmem, buğulama levrek isterim.
Vah zavallı, elemek yaşamında?.
Ya ya adını duymuş ama…
İçim cız etti… Benimki buz… İstiyor Hayrullah bey, aman neler neler istiyor… Ançüez salata istiyor, karides istiyor, bonfile istiyor, ıstakoz istiyor…
O şişe de nesi yahu?
Viski viski… Hayrullah bey, yiyor, içiyor, ağlıyor…
İnmem ulan inmem, dansöz isterim1..
Bu herif ağlaya ağlaya azdı.
Dansöz alanda, Hayrullah bey yukarıda, eh artık şimdi de inmezse yani en iyi dansözü getirmişler, hem de devlet kesesinden.
Ağlıyor Hayrullah bey, karides yiyor ağlıyor, İstakozu yiyor ağlıyor, viskiyi içiyor ağlıyor, dansözün kalçasına bakıp bakıp ağlıyor…
EY OKUYUCU…
Olaylar böyle mi gelişti sanıyorsun. Evet Hayrullah bey oraya çıktı. Şunu şunu şunu isterim, dedi…
— Sen şunu şunu şunu istersin öyle mi? diye sordular.
Hayrullalı bey de.
Hı, dedi.
Ötekiler,
At ulan kendini, iki milyon memurdan biri eksik olmuş nolacak, dediler.
Varsın desinler, direndi ya Hayrullah bey!..