Doğu’nun dışındaki Kürtler ve Bülent Ecevit’in Kürt – Alevi’liği

Bir taraftan CHP’nin genel başkanı Kemal Kılıçtaroğlu Türkiye’de bir ilkmiş gibi Kürt ve Alevi kimliği öne çıkartılıp bu iki kesimin oylarını almaya yöneliyorlar. Diğer taraftan Dersim’den Kastamonu’ya sürgün edilen ve 1924 yılında ölünce mezarına ‘Kürdizade* Şükrü Efendi’ diye yazılmasını isteyen Dersim’li Kürt ve Alevi Mustafa’nın, Türkiye Cumhuriyeti 57. Hükümeti’nin Başbakanı Bülent Ecevit’in büyükbabası olduğunu  unutuyorlar. Bir dönem, düzenin önemli bir aktörü olan bu zat i muhteremin etnik kimliğini ne kadar gizledilerse şimdi Kılıçtaroğlu’nun kimliğini o kadar öne çıkartıp  bu kartla bazı sorunları çözebileceğini bile iddia ediyorlar.

Türkiye’de Kürtlerin yaşadığı bölgeler denince akla hemen ‘Doğu ve Güneydoğu’ gelir. Oysa Tuz gölünün çevresindeki çeşitli iller başta olmak üzere Anadolu’nun orta kesimlerinde önemli bir Kürt nüfus yaşamaktadır. Orta Anadolu’ya  ilk kez Yavuz Sultan Selim döneminde yerleştirilen ve sayıları milyonlarla ölçülen  Kürtler, anayurtları sayılmayan bu bölgeye hangi sebeplerle ve ne zaman geldiler? Burada nasıl bir yaşam kurdular, çevreleriyle ilişkilerini nasıl sürdürdüler? Kendi dillerini ve geleneksel hayat tarzlarını nasıl korudular? Buradan nerelere göç ettiler?.. Rohat Alakom’un ‘Orta Anadolu Kürtleri’ kitabı daha da çoğaltılabilecek bu sorulara yanıt vermeye çalışıyor. Bu alanda yapılmış bir dizi çalışmanın taranması ve bölgeye yapılan geziler sonucunda oluşan kitap, “göç, sürgün, iskan, iltica” kavramlarının özel bir yer tuttuğu Kürt tarihine yeni ayrıntılar kazandırıyor. “Bülent Ecevit’in kökeni Tuncelili. Büyükbabası sürgün gelmiş Kastamonu’ya. Dersimli Mustafa”. Dersimli Kürdizade Mustafa Şükrü Efendi 1924 yılında ölür ve ‘Kürdizade Şükrü Efendi’ diye de mezar taşına yazılırYöre Kürtleri üzerine yazılmış kitap ve makalelerin dökümünü içeren bibliyografya ve çok sayıda eski fotoğrafla kitap tamamlanıyor.**

‘Doğu’nun dışındaki Kürtler – Şehmus Diken

Bugünlerde epeydir kitaplığımda durup durup bana bakan ve ne zaman okuma sıram gelecek diye bekleyen Rohat Alakom’un ‘Orta Anadolu Kürtleri’ kitabı elimde. Rohat’ın kitabı daha önce İsveç Stockholm’de APEC tarafından basılmış. Türkiye’de de Evrensel Basım Yayın yeniden elden geçirilmiş ve genişletilmiş halini basmış. Kanımca, bu güzel kitabı okurla buluşturmakla iyi de etmiş yayınevi.
Kürtler deyince bu ülkede hep coğrafik olarak Anadolu’nun Doğu ve Güneydoğusunda yaşayanlar bilinir. O denli öyle bilinir ki, ‘bölge’ dediğimizde Kürt cephesinden hep Doğu Güneydoğu coğrafyası algılanır. Ama Orta Anadolu’da da Kürtlerin yaşadığı çok da bilinmez. Alakom, araştırmacı kimliğiyle iki defa bölgeye gidip mekânları dolaşarak ve sıkı bir kaynak taraması yaparak ‘Orta Anadolu Kürtleri’ni hazırlamış. İki yüz yetmiş beş dip nottan oluşan Orta Anadolu Kürtleri üzerine yazılmış kaynakça ve iki yüz civarındaki eser isminden oluşan bibliyografya, bu alanla ilgilenenler için ayrı bir özgünlük taşıyor. Ayrıca kitabın sonuna eklenen aile albümlerinden alınan fotoğraflar da ayrı bir görsel zenginlik sağlamış kitaba.
Orta Anadolu’ya Kürtler ilk kez Yavuz Sultan Selim döneminde yerleştirilir
(s. 20). Ve Ankara keçisinin asıl yetiştiricilerinin o dönemde yerleşen Kürtler olduğu da ifade edilir (s. 20). 1463 tarihli Ankara Tahrir Defterlerinde Kürt köylerine rastlandığı yine yazarın aktardıklarıdır (s. 34).
Orta Anadolu’ya göç
1861-72 yılları arasında Orta Anadolu’da araştırma yapan George Perrot, Haymana Kürtlerini yazar. Harputlu bir tercüman aracılığıyla Kürtlerle konuşan Perrot, yöre Kürtlerinin, Kürtçe dışında başka dil bilmediğini ifade eder. Perrot onlara, Orta Anadolu’ya ne zaman göç ettiklerini sorar. Yaşlı Kürtler, birkaç kuşak önce geldiklerini söylerler. Perrot; “Arka arkaya buralara (Orta Anadolu’ya) gelen kuşakların, sonbaharda dökülen ve savrularak ortadan kaybolan yapraklar gibi arkalarında iz bırakmadıklarını” da ekler (s. 22).
George Perrot’un bu anlatımına genişçe yer veren Rohat Alakom’un kitabının ilgili sayfaları beni yakın zamanda bir yerel ve sözlü tarih çalışması için görüşme yaptığım yaşlı bir Diyarbakırlının Konya’da sürgündeyken ki anlatımlarına götürdü. Sürgünde doğan ve Konya’da daha ilkokul çağındayken, bir gün Konya’nın dış mahallelerinden birinde, evlerinde konuştukları kendi dilleri (Kürtçe) gibi konuşanları gören çocuğun şaşkınlığını babasıyla paylaşmasıyla ilintili. “Baba” der çocuk hem de Kürtçe sürgün yerinde, Konya’da. “Hani biz Kürtçe konuşuyoruz ya! İşte burada (Konya’da) o Kürtçe konuşanları gördüm, burada da var.” “Evet” der babası. “Onlar Orta Anadolu Kürtleridir.”

Bülent Ecevit’in Kürtlüğü

Bilmediğim çok şeyi öğrendim. Bir dolu renkli ve bir çoğunuza tanıdık gelecek simalar da var Alakom’un kitabında. Gazeteci Abbas Güçlü, İstanbul eski belediye başkanı Bedrettin Dalan, gazeteci Selahattin Duman, satranç ustası ve eski milletvekili Emrehan Halıcı gibi daha bir dolu önemli şahsiyetin de Orta Anadolu Kürtlerinden oldukları kitabın sayfaları arasında akıp gidiyor. Ki bir kısmının hikâyeleri de var.
Mehmet Kemal ‘Acılı Kuşak’ kitabında, Ankaralı Kürt Alişan Beyin konağından bozma İstiklâl İlkokulu’nu anlatır, Alakom da kitapta aktarır. Sonra ileriki yıllarda ‘Kürdün Meyhanesi’nde sıkça bir arada olduğu ve “Kürdümsü bir yüzü olduğu”nu ifade ettiği Cahit Sıtkı Tarancı’yı da anlatmayı unutmaz (s. 56).
Kastamonulu Bülent Ecevit’in Kürtlüğünü aktarmak da Süleyman Demirel aracılığıyla olur. Demirel, Cüneyt Arcayürek’e anlatır. “Bülent Ecevit’in kökeni Tuncelili. Büyükbabası sürgün gelmiş Kastamonu’ya. Dersimli Mustafa”. Dersimli Kürdizade Mustafa Şükrü Efendi 1924 yılında ölür ve ‘Kürdizade Şükrü Efendi’ diye de mezar taşına yazılır (s. 61).
Sözü yine kitaptan bir alıntıyla bitirmek istiyorum. George Perrot, Kürtlerin geleceği konusunda şu saptamalarda bulunuyor: “Eğer onlar yüzyılımızda bir kez uyanırlarsa acaba gözlerini çabucak kapatacaklar mı? Acaba insan böyle cömert ve iyi ırktan olan bir ulus için, mutlu bir gelecek dileğinde bulunamaz mı? Kürt halkı şimdiye kadar istemini söylemiş değil. Doğal gücü olduğu gibi kalmış, hiçbir şey bu gücü bulandıramamış. Tüm yaşamı köylerde, yoksulluk içinde ve kahramanca geçmiş. Acaba bu ulus için mutlu bir gelecek umut etmeye hakkımız yok mu?”

24/12/2004 Tarihinde Radikal Kitap Eki

Kitabın Künyesi
Orta Anadolu Kürtleri
Rohat Alakom
Evrensel Basım Yayın
Basım Tarihi : 06 – 2004
160 sayfa

Rohat Alakom: 1955 yılında Kars’ın Kağızman ilçesine bağlı Kabakom köyünde doğdu. İlk ve orta öğrenimini Kağızman’da gördü. 1973 yılında Kars Alpaslan Lisesi’ni bitiren Rohat Alakom, Kars ile ilk kez bu yıllarda tanıştı. 1974-1978 yılları arasında AÜ Eğitim Fakültesi’nde öğrenim gördü. Daha sonra yurdışına çıktı, değişik ülkelerde kaldı, çokkültürlülüğün, insana bir zenginlik kazandırdığını bu yıllarda yaşayarak öğrendi. 1983 yılından bu yana İsveç’te yaşamaktadır. Rohat Alakom’un şimdiye kadar Kürtçe, Türkçe ve İsveççe yayımlanan 15 civarında kültür ve tarih içerikli kitabı bulunmaktadır. Bazı incelemeleri başka dillere de çevrildi.
Başlıca kitapları şunlardır:
– Kürdoloji Biliminin İki Yüz Yıllık Geçmişi (Türkçe, 1987)
– Çağdaş Türk Edebiyatında Kürtler (Türkçe, 1989)
– İsveç Kaynaklarında Kürt Motifleri (Kürtçe, 1991)
– Unutulmuşluğun Bir Öyküsü: Saidi Kürdi (Türkçe, 1991)
– Ziya Gökalp’in Büyük Çilesi: Kürtler (Türkçe, 1992)
– Yaşar Kemal’in Yapıtlarında Kürt Gerçeği (Türkçe, 1992)
– Kürt Folklorunda Bir Kadın Hakimiyeti (Kürtçe, 1994)
– Kürdistan’da Yeni Bir Güç: Kadınlar (Kürtçe, 1995)
– Bir Kürt Diplomatının Fırtınalı Yılları: General Şerif Paşa (Türkçe, 1998)
– Eski İstanbul Kürtleri (Türkçe, 1998)
– Hoybûn Örgütü ve Ağrı Ayaklanması (Türkçe, 1998)
– Bin Yıl Boyunca İsveç-Kürt İlişkileri (İsveççe, 2000)
– Orta Anadolu Kürtleri (Türkçe, 2003)
– Kürt Aristokratları: Torınlar (Kürtçe, 2004)
– İsveç Kürtleri (Kürtçe, 2006)
– Tarihin Aydınlığı (Kürtçe, 2008)
Yazar 1998 yılında Ağrı Ayaklanması, 2004 yılında da Kars yöresinde hüküm sürmüş olan Kürt aristokratları Torınlar üzerine yazdığı kitaplarından sonra, bu sınır boylarındaki Kürtlerin tarihi üzerine daha da yoğunlaştı. Kars, Ağrı ve Van yöreleri konusunda kaleme aldığı bazı incelemeleri değişik dergilerde, Kürtçe ve Türkçe yayımlandı. Tarihte Osmanlı, Rus ve İran sınırlarının kesiştiği bir noktada, yüz yıllardır bir yaşam mücadelesi veren Kars Kürtlerinin tarihi, Rohat Alakom’un bu çalışması sayesinde ilk kez yazılı hale getiriliyor.***


*   Osmanlılar; isyan, kanunlara riayet etmeme durumlarında bazı bölge halklarını başka yerlere sürerlerdi.  Sülâlelerine “Kürt-zâde”  (Kürtoğlu) demelerinin sebebi kürt olmalarıdır. Mustafa Şükrü’nün babası ulemâdan Mehmed Hilmî idi. Dede Şükrü Efendi hicrî 1267 (milâdî 1851/1852) senesinde doğmuştur.
**Orta Anadolu Kürtleri arka kapağı
***Kaynak: http://www.insanokur.org/?p=17609

1 Yorum

  1. Bak sen Karaoglan ‘a….Demek ki neymis inkarin hic kimseye ,hic bir topluma zerre kadar bir getirisi yokmus….Bir ulkenin ki basbakani kendini atasini inkar etmis, sanirmisiniz ki o ulke muvaffak olur…
    Soner Yalcin’in Bu dinciler o muslumanlara benzemiyor’ dan sonra galiba ben bu kitabi da elimden birakamayacagim…

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz