Devrimci Şiddet ve Barışçıl Geçiş – Mahir Çayan

Marks ve Engels, Lenin’in deyişiyle sosyalizme geçiş meseleleri ile, yani biçim meseleleri ile kendilerini bağımlı kılmamışlardır. Sadece genel kural öngörmüşlerdir. Bu kurala göre, proletaryanın burjuva diktatoryasını alaşağı edebilmesi için devrimci şiddete, zora başvurması zorunludur. Zor, Marks’ın deyişiyle, bir yenisine gebe olan her eski toplumun ebesidir. Sosyal devrimin bir tek yolu vardır Marks’a göre: “… Ancak, artık sınıfların ve sınıf çelişmelerinin bulunmadığı bir düzendedir ki sosyal evrimler, artık siyasi devrimler olmaktan çıkacaklardır. O zamana kadar toplumun her yerinden değiştirilip, düzeltilmesinin arifesinde sosyal bilimin son sözü şu olacaktır: Ya mücadele ya ölüm, ya kanlı savaş ya da yok olma.” (Marks, Felsefenin Sefaleti, s. 195.)

Fakat Marks ve Engels hayatın çok yönlülüğü karşısında dogmatizme düşmemek için şartlı, sınırlama içinde, yani amaca barışçı ajitasyonlarla daha çabuk ve daha emin ulaşılması mümkün olduğu yerlerde, barışçıl geçişten de bahsetmişlerdir.
Marks ve Engels “barışçıl yollardan sosyalizme geçişi” Kara Avrupa’sından tamamen farklı ve de çok değişik özelliklere sahip İngiltere ve Amerika için bir ihtimal olarak öngörmüşlerdir. Marks ve Engels’e göre bu ülkeler barışçıl geçişi mümkün kılabilecek özelliklere sahiptirler. Bir kere, kapitalizm Kara Avrupa’sına kıyasla bu ülkelerde daha gürbüzdü. Proletarya bu ülkelerde –İngiltere’de– nüfusun çoğunluğunu teşkil ediyordu ve sendikalarda çok iyi örgütlenmişti; ve de Kara Avrupa’sı proletaryasına nazaran kültür düzeyi daha yüksekti. Kapitalist sınıf, Kara Avrupa’sındaki benzerlerine kıyasla çıkarlarını çok daha iyi anlamıştı ve uzlaşma geleneğine sahipti. Bütün bu özelliklerinin yanında bu ülkelerde burjuva devleti, yani bürokrasi ve militarizm, Kara Avrupa’sına kıyasla daha zayıf ve cılızdı. Bu nedenlerden dolayı, bu özelliklere sahip olan İngiltere ve Amerika’da proletarya burjuva parlamentosu kanalıyla, yani oy mekanizması aracılığıyla, “kapitalistleri satın alma yoluyla” iktidara gelebilirdi.

New York Tribune’e, 1851 Nisan’ında yazdığı bir makalesinde şöyle diyor bu konuda Marks:
İngiliz işçi sınıfı için genel oy kullanma hakkı ve siyasi iktidar aynı şeyi ifade eder. Proletarya nüfusun çoğunluğunu teşkil etmektedir. İngiltere’de genel oy hakkının kazanılması, Kıta Avrupa’sında sosyalist diye adlandırılan herhangi bir vasıtadan çok daha fazla bir ilerleme, yani sosyalizme doğru bir ilerleme teşkil edecek; genel oy… hakkının kazanılmasının kaçınılmaz sonucu işçi sınıfının politik hegemonyası olacaktır.

Mahir Çayan
Kesintisiz Devrim I

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir