Ümitsizlik
Adorno 1969 yılında ölümünden kısa bir süre önce kendisiyle yapılan bir mülakatta “Grabbe’nin bir sözü var, diyor ki: ‘Çünkü sadece ümitsizlikten başka hiçbir şey bizi kurtaramaz.’ Bu kışkırtıcı, ama kesinlikle aptalca olmayan bir cümledir – İçinde yaşadığımız dünyada ümitsiz, kötümser, negatif olduğunun söylenmesinde bir suçlama göremiyorum” demişti. (GS cilt 20. ı, s. 405)
Adorno ‘Konstruktion des Asthetischen’ [‘Estetik Olanın Konstrüksiyonu’) makalesinde Kierkegaard’ı alıntılar. “Bu son anlamda şimdi ümitsizlik, ölümcül hastalıktır, bu eziyet verici çelişki, bu kendi içinde hastalık, sürekli ölmek ve yine de ölmemek. Çünkü ölmek demek, her şeyin bitmesi demektir. Oysa ölümün ölmesi demek, ölmenin yaşantılanması demektir, böylelikle bu tek bir an yaşantılanırsa, böylelikle sonsuza dek yaşantılanır. Bir insan bir hastalıktan ölür gibi ümitsizlikten ölseydi ondaki sonsuz olanın, benliğin de, bedenin hastalıktan ölmesiyle aynı ölçüde ölebilmeliydi. Ancak bu bir olanaksızlıktır; ümitsizliğin ölümü sürekli bir yaşama dönüşür. Ümitsiz olan ölemez; ‘hançer düşünceleri nasıl öldüremezse’ ümitsizlik de sonsuz olanı, ümitsizligin temelinde yatan, solucanı ölmeyen ve ateşi sönmeyen Benliği tüketemez.” (Kierkegaard. Ölümcül Hastalık, akt. GS cilt 2, s. ı 20) Her türlü varoluş ümitsizliktir. Fransız felsefesinin varoluşçuluğunun temel motifi de budur; umut, kurtuluş, uzlaşma yoktur. Burada aslında Adorno’nun altmışlı yılların başında ‘Negatif diyalektik’te “Yanlış Durumun Ontolojisi” olarak sözünü ettiği şey öncelenmiştir: sadece tarihsel yapılarda körlemesine gerçekleşen bir gelişme değil, sorumluluğu bizzat özneye verilmiş olan, onun içinde yerleşen ve böylelikle sözümona ‘öznel’ bir “parçalanmanın mantığı”. Adorno bir “cehennem ontolojisi”nden söz eder, burada “var olanların ruhu, dönüp duran yinelenmenin girdabında nihayet batar” ve “öznelcilik kendi zeminine” düşer (GS cilt 2, ı 20).
‘Die Aktualitiit der Philosophie’ [‘Felsefenin Güncelliği’) makalesinde buna benzer bir biçimde, öznelliğin ümitsizliğe parçalandığı, “son derinliği”nin öznellikteki varlık taslağını, bir cehennem taslağına çeviren öznel bir ümitsizlik” olduğu söylenir (GS cilt ı, s. 329) Ümitsizlik bireyin imzasıdır ve yirminci yüzyıldaki insanın sosyal ve psişik temel imgesini oluşturur, anlatımı ise korkudur. Modern sanat bu deneyimi benimser, örneğin müzisyen Knarf Rellom şu şarkı yı söyler: “Ümitsizliğe evet Kendine acımaya hayır” (‘Paradies der Ungeliebten’ [‘Sevilmeyenler Cenneti’) plağında, ı998, ve ‘Fehler is King’ de [‘Hata Kraldır’] da ı999).
Roger Behrens
Adorno Sözlüğü
Versus Yayınları
Çeviri:Mustafa Tüzel