VİNCENT VAN GOGH’UN EN ÇOK SEVDİĞİ KİTAPLAR

“Kitap okumak, resimlere bakmak gibi: Kişi, şüphe etmeden, çekinmeden ve kendine güvenen bir şekilde güzel olanı bulmalı.” – Vincent van Gogh, 1881

Van Gogh’un resim yapmaya ve yazı yazmaya ayırdığı zaman, kitap okumaya ayırdığı zamanla hemen hemen aynıydı. Edebiyatı çok severdi. Doğrudan anlatım tarzını severdi, basit hikâyelerden isyankâr karakterleri içeren metinlere, günlük yaşantı ve insanları anlatan her türlü kitabı severdi. Çocukken çok fazla sayıda kitap okudu. Okudukları genelde kendi hayatındaki olayları yansıtan hikâyeler olurdu. Okuduğu bütün kitaplar içinde hayatına en çok dokunan dört kitap vardı. Bu kitapların yazarları sırasıyla Charles Dickens, Jules Michelet, Émile Zola ve Alphonse Daudet idi.

Aşağıdaki resim Vincent Van Gogh’un ebeveynlerinin yaşadığı Nuenen köyünde bulunan evi tasvir ediyor. Ünlü ressamın babası Protestan bir papazdı. Anne babası onu küçük yaştan itibaren kitap okuması için teşvik etti. Çocukken daha çok Protestan Hıristiyanların sevdiği, ahlakla ilgili yazılmış kitaplar okudu. Hayırseverlik ve merhamet Charles Dickens’ın da işlediği ana temalar arasındaydı. Vincent hayatı boyunca Dickens’ın eserlerini tekrar tekrar okudu.

Nuenen’deki Papaz Evi (1885)

Michelet’den aşk dersi

Jules Michelet’nin L’amour (1858) adlı romanında, kendi aşk hayatına hayatına uygulayabileceği bilgelikle karşılaştı. Roman, romantik ilişkilerin ahlaki bir ders olarak okunabileceğini savunuyor. Ressam yaptığı seçimleri haklı göstermek adına (kuzeni Kee Vos’a âşık olduğunda ve hayat kadını Sien Hoornink ile birlikte yaşarken) bu fikirden yararlandı.

Zola ve gerçekliğe dair

Emile Zola nasıl kalemiyle resim yaptıysa, Vincent da fırçasıyla yazdı. Zola’nın “L’Oeuvre” (1886) gibi kısa öyküleri gerçek hayattan besleniyordu. Zola’ya göre hayat zordur, tıpkı Paris’in kenar mahallelerinde ve maden işçilerinin köylerinde olduğu gibi. Vincent da etrafındaki şeyleri olduğu gibi yansıtmaya meraklıydı: Çiftlik çalışanları, yüzü kırış kırış olmuş yaşlı adam, çalışan kadınlar, ağaç, tepeler ve kırlar.

Daudet ile mizah

Vincent 1888 yılında Fransa’nın güney şehirlerinden Arles’de yaşamaya gittiğinde kinayeli ve mizah dolu şeyler okumaya ihtiyacı vardı. Alphonse Daudet’nin Tartarin de Tarascon (1887) adlı eserini okudu. Kitap, Güney Fransalı bir adamı karikatürize ediyor. Vincent kendini, Güney Fransa hayatıyla özdeşleştiriyordu, bu yüzden kitaptaki espri anlayışı ona fazlasıyla hitap etti. Vincent’a göre içinde yaşadığı dönemde olumlu hiçbir şey olmuyordu ve sanat onu rahatlatan tek şeydi.

Sevdiği diğer yazarlar arasında John Keats, George Eliot, Henry Wadsworth Longfellow, Shakespeare, Voltaire ve Hans Christian Andersen vardı.

Çeviren: Aslı İdil Kaynar (oggito)
Kaynak: Google Arts & Culture

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz