Tüm zamanların en iyi kurgu romanı Don Kişot üzerine 15 resim – heykel ve 1 Nazım şiiri

don kişotTüm zamanların en iyi kurgu romanı seçilen Don Kişot, 1605 ve 1615’te iki bölüm halinde yayımlandı. Edebiyatta öyküden romana geçişin ilk adımı, roman türünün başlangıcı, İspanyol edebiyatının başyapıtı oldu. Yayımlandığı günden beri otuz sekiz dile çevrildi, binlerce bakısı yapıldı. İspanya’nın başkenti Madrit’e dünyaya gelen Cervantes tarafından kaleme alınan bu edebi eser, dili ve olay örgüsü ile birçok yazar ve sanatçıyı derinden etkiledi.

Üzerine onlarca, resim yüzlerce makale yazıldı. Avrupa toplumunda çürümekte olan şovalyeliği, alaylı bir üslupla hicveden bu kitaptan etkinen sanatçılardan biri olan  ünlü İspanyol ressam Pablo Picasso’nun resmettiği Don Kişot konulu onbeş resim.

[srizonfbalbum id=23]

DON KİŞOT
“İnsan hayatında üç kez don kişot’u okumalıdır. Kahkahanın bolca dudaklara fırlayıp duyguları harekete geçireceği gençlikte, mantığın hakim olmaya başladığı orta yaşta ve her şeye felsefe açısından baktığı ihtiyarlıkta.”*

Miguel de Cervantes

1547’de İspanya’da doğmuştur. Babası doktor olduğundan çok çeşitli yerlerde yaşamış, düzenli bir eğitim görmemiş¬tir. Kendi kendini yetiştirmiştir. Önce şiirler yazan Cervantes, daha sonra askerliği meslek edinmiş, İnebahtı Savaşı’nda Türklerle savaşırken sol elini yitirmiştir. 1575 yılında da Türklere esir düşmüş, Cezayir’de beş sene esir kaldıktan sonra serbest bırakılmıştır. Ülkesinde Don Kişot romanını yazınca ün kazanmıştır. Kraliyette mali işlerle uğraşırken hile yaptığı iddiasıyla işten atılır. 1616’da yaşama veda eder.

Başlıca eserleri: İbret Alınacak Hikâyeler, Galetea, Yeni Sekiz Komedi ve Sekiz Ara Piyes’tir.

Don Kişot

Başlıca Kahramanlar

Don Kişot: Gerçek adı Alonso’dur. Don Kişot’u kendisi takma ad olarak kullanır. Romanın başkahramanıdır. Zayıf, yaşlıca bir kişidir. Hayalperest, saf bir kişiliği vardır. Kendisini son şövalyelerden sanmaktadır.
Sancho Panza: Sıradan bir köylüdür. Don Kişot onu uşak olarak kullanır. Saf, aynı zamanda realist, kurnaz, basit bir adamdır.
Dulcinea del Toboso: Kendisini şövalye sanan Don Kişot, şövalyelerin bir sevgilisinin olması gerektiğini düşünür. Sıradan, şişman bir köylü kızı olan Aldonzo’ya Dulcinea del Toboso takma adını verir. Onu aristokrat bir ailenin güzel kızı olarak düşünür.
Juana Panza: Sanchönun karışıdır. Basit bir köylü kadınıdır.
Pcro Perez: Köyün papazıdır.
Master Nicholas: Köyün berberidir.
Sanson Carrasco: Salamanca Üniversitesi’nde okuyan bekâr, kaba espriler yapan bir gençtir.
Dük ve Düşes: Don Kişot’un ev sahipleridir. Alaycı, fırsatçı kişilerdir.

Özet

Birinci Bölüm
Don Kişot, İtalya’da Mancha eyaletinde, küçük bir köyde yaşamaktadır. Sürekli olarak şövalye hikâyeleri okuyan Don Kişot, zamanla dünyayı şövalye hikâyelerinde olduğu gibi görmeye başlar. Eski çağlardaki şövalyeliğin canlandırılması gerektiğine inanır. Bir gün, aklını iyice yitirir, kendisini son seyyar şövalye zanneder. Evindeki eski, paslı zırhları, kılıçlan kuşanır. Ezilen halkı kurtarmak için çok mükemmel zannettiği sıska atma binerek yollara düşer. Kendisine bir de aristokrat bir sevgili bulmalıdır. Yolda rastladığı çirkin bir köylü kızını çok güzel ve soylu olarak görür ve kendisine sevgili olarak seçer. Artık tek istediği şey, ona resmi şövalyelik unvanı verilmesidir. Bunun için de başarılar kazanmak zorundadır.
Yolda bir hana rastlar. Hanı şato sanmaktadır. Hanın (şatonun) sahibini lord olarak görür, kendisini şövalye yapmasını ister. Hanın sahibi, onun zararsız bir deli olduğunu anlar, lordmuş gibi rol yapar. Don Kişot, resmi olarak şövalye unvanını aldığına inanarak gururla köyüne döner. Yolda, Sancho ile karşılaşır. Ona büyük bir servet vaat ederek uşağı olmasını teklif eder. Sonra tacirlerle karşılaşır. Onlara sevgilisi Dulcinea’nin çok güzel bir kız olduğuna inandırmaya çalışır. Onlar da Don Kişot’u döverler.
Don Kişot, bu sefer yolda yel değirmenlerini insanlara kötülük yapan devler sanır. Onlara saldırınca, yaralanır. Yine aklı başına gelmez. Sancho, durumu anlatsa da gerçeği görmez. Kafasındaki hayale inanır. Bundan sonra koyun sürülerini birbirine saldıran iki ordu olarak görür. Zayıf olanlara yardım etmeye karar verir. Koyunlarına saldırıldığını gören çoban, Don Kişot’u döver. Bir başka seferde de Don Kişot kaldıkları bir handaki şarapları kan zannederek şişelere saldırır. Ona gerçekler gösterildiği zaman kabullenmez. Büyücülerin onlara öyle gösterdiğini, onları kandırdığını söyler. Gerçeğin acılığına katlanamaz. Başlarından buna benzer pek çok olay geçtikten sonra, köy papazı ve berberi Don Kişot’u korumak isterler. Onu bir kafese koyarak evlerine götürürler. İyileştirmeye çalışırlar.

İkinci Bölüm
Don Kişot bir müddet sonra yine Sancho ile yola çıkar. Sevgilisi Dulcinea’yi bulmak istemektedir. Sancho onu kandırarak ilk gördükleri köylü kızının Dulcinea olduğunu söyler. Yolda pek çok maceradan sonra Dük ve Düşes’in evine varırLar. Dük ve Düşes, Don Kişot’a oyun oynarlar. Don Kişot’a şövalye gibi davranırlar, yardıma ihtiyacı olan kişiler için ondan yardım isterler. Oyun tam bir komediye dönüşür. Dük, Sancho’ya bir ada verir. Ada, civar köylerden biridir. Köy halkına Sancho’nun vali olduğunu söylerler. On iki günden sonra, Sancho işi bırakır. Daha sonra Don Kişot, Sanson Carrasco ile düello yapar. Kazanan, diğerinin isteğini yerine getirecektir. Sanson kazanır. Don Kişot’a evine dönmesini ve silah taşımamasını emreder. Don Kişot da her şeyden elini çeker ve köyünde tabii bir yaşama döner. Fakat hastalanır. Aklı yerine gelir. Tekrar eski Alonso olmuştur. Sancho’nun onu tekrar kandırmasına izin vermez, tüm hayallerinden vazgeçmiştir. Bütün malını fakirlere miras olarak bırakarak ölür.

Don Kişot
Ölümsüz gençliğin şövalyesi,
ellisinde uyup yüreğinde çarpan aklına
bir temmuz sabahı fethine çıktı
güzelin, doğrunun ve haklının:
Önünde mağrur, aptal devleriyle dünya,
altında mahzun ve kahraman Rosinant’ı.

Bilirim, hele bir düşmeye gör hasretin halisine,
hele bir de tam okka dört yüz dirhemse yürek,
yolu yok, Don Kişot’um benim, yolu yok,
yel değirmenleriyle dövüşülecek.

Haklısın, elbette senin Dulsinya’ndır
dünyanın en güzel kadını,
elbette sen haykıracaksın bunu
bezirganların suratına,
ve alaşağı edecekler seni
bir temiz pataklayacaklar seni.

Fakat sen, yenilmez şövalyesi susuzluğumuzun,
sen, bir alev gibi yanmakta devam edeceksin
ağır, demir kabuğunun içinde
ve Dulsinya bir kat daha güzelleşecek.

Nazım Hikmet Ran


*Cervantes’i anlatan sunuş yazısı

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz