“Şüphe değil, kesinliktir insanı deli eden!” Nietzsche ve Ecce Homo – Demir Özlü

“Mutluluk erdemin ödülüdür…”

Ecce Homo elimde dolaşırken eski kuşaklardan birkaç kişiye rastladım: “Ne Nietzsche mi?” dedi biri “Naziliğe yol açmadı mı?, Nietzsche nasıl Naziliğe yol açabilirdi, Alman ırkını bu değin aşağılayan biri. Onun “güçlü olma istemi” ile Nazilerin kurdukları bağ yapay bir bağ değil mi? Nazilerin kuram adına bütün kurdukları gibi. Başka biri de Nietzsche’nin deli olduğunu söyledi (güçsüz, aşağılık duygusu taşıyan biri, megaloman ya da şizofren). Bütün bu yakıştırmalar onun öncülüğünden gelir. Artık dönüşü olmayan, nehrin karşı kıyısına ilk geçendir o, elbette sonunda delirecekti, yalnızlık içinde, öncü olarak, sonsuzca yol alan yolcu, varlığını derinden sarsan endişeyi duymaz mı, delilik, içinde yaşadığı çağ gereği, yüklendiği görev gereği kendiliğinden geldi ona. Ecce Homo’nun başlangıcında söylüyor kendisi bunu:
“Ödevimin büyüklüğü ile çağdaşlarımın küçüklüğü arasındaki oransızlık şuradan belli ki, beni işitmediler, görmediler bile. Ben kendime açtığım krediyle yaşıyorum; belki yaşadığım da bir önyargı yalnızca?…”

Aşağılık duygusu ya da büyüklük duygusu: kabul etmiyorum bu Freud’cu çözümlemeleri. Aşağılık duygusu değil, yalnızlık duygusu içinde oluş sadece, büyüklük duygusu değil: yaptığı işin bilincinde olmak bu. O bir dünya sistemi kurmadı, belki tek kişinin iç konuşmasıdır yazdıkları, ama içi kof bir yığın sistemi alaşağı etti, bireyin ortaya çıkışıdır bu, kendini ortaya koyuşudur. O toplumsal boğuntu içinde tek insanın kendisi ile başbaşa kalışı, kendini kuruşudur “kişi nasıl kendisi olur”, budur yaşanan sorun. Sonu deliliğe ya da hiçliğe açılmış olsa da, kişi kendisi olduğunda bütünlenip dolmayacaktı içi, her süre hiçliğe dönüşebilir varoluş, bütünlenip dolmayacaktı içi, her süre hiçliğe dönüşebilir varoluş, bütünlenip kalmak değildir bu, durağan bir şey değil: bir gidiştir bu, bir süreçtir.

Nietzsche’den sonra Avrupa felsefesi kişinin birbaşına oluşu sorununu, değişik, yer yer de derin biçimlerde çok ele aldı. Ama en yalını Nietzsche, hem de en şiirle yüklü olanı. Özümsedikten sonra içe değil, dışa çevirmek gerek onun söylediklerini. Niçin O, sol militana seslenmesin?

Yeni Edebiyat (Mayıs 1970)

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz