Nietzsche Kilit Fikirler
Nietzsche’yle ilk karşılaşmam Böyle Buyurdu Zerdüşt ile oldu. Üniversitede birinci sınıf öğrencisiydim, ara sıra hüsran ve umutsuzluğa düşsem de Nietzsche’nin eserleriyle yaşadığım aşk, yıllar geçtikçe gayet tutarlı bir şekilde devam etti. Şu an İngiltere deki Gloucestershire Üniversitesi’nin Felsefe ve Din kürsüsünde öğretim görevlisiyim. Nietzsche, Platon, din felsefesi ve İslam felsefesi üzerine kitaplar yazdım. Üniversitedeki kariyerimden önce, lise son sınıflara felsefe ve din dersleri verdim. Yanı sıra Dialogue ve The Philosopher s Magazine dergilerine makaleler yazdım, okul ve üniversitelerde seminerler verdim. Beni, öğrencilere Nietzsche hakkında bir şeyler öğretmekten daha fazla tatmin eden bir şey yok. Hele ki bu, Nietzsche nin gerçekten ne söylediğinin daha iyi anlaşılması ve takdir görmesiyle sonuçlanıyorsa. Nietzsche Kilit Fikirler kitabını yazmaktaki asıl niyetim ve umudum da bu. Roy Jackson, 2010
Giriş
Friedrich Nietzsche bir Alman filozofudur yılları arasında yaşamış, Tanrı öldü ifadesi ve bunun ardından da yeni bir insan, Üstinsan yaratmamız gerektiği inancıyla büyük ün kazanmıştır. Nietzsche, modern dünyanın muhtemelen en çok okunan filozofu olmasına rağmen en yanlış anlaşılanı olmaya da devam eder. Yazdıkları, yaşadığı sürece neredeyse bütünüyle yok sayılmış; felsefesi 20. yüzyılın ortalarına kadar göz ardı edilmiş ve tercümeleri de kötü yapılmıştır. O zamana dek Nietzsche nin vejetaryenlik, anarşizm, Nazizm ve dini tarikatlar gibi birbirinden farklı alanlarda etkili olduğu öne sürülmüştür. Ancak yakın zamanda bir çeşit rehabilitasyona tabi tutulan Nietzsche, modern çağın en büyük ve özgün düşünürlerinden biri olarak hak ettiği kabulü görmüştür. Nietzsche Tanrı öldü açıklamasıyla, Batı Avrupa ya egemen olan dini inancın kayboluşuyla adamakıllı yüzleşen ilk filozoftu. Nietzsche nin bununla kastettiği, toplumun artık işlevi kalmamasına rağmen varlığını sürdüren Tanrı ya ihtiyaç duymadığıdır. Nietzsche insanlığı inanç ya da herhangi bir dogmaya bağlı kalmadan kendi ayakları üzerinde durmaya çağırıyor, sadece dini değil nesnel değerler ya da doğrulara olan inanca da saldırıyordu. Ona göre kendi değerlerimizi seçmeliyiz. Tanrı ya da doğruya inançta ısrarcı olmak Nietzsche ye göre insanların durumun gerçekliğiyle yüz yüze gelmekte ayak diremelerinden ileri geliyordu; bu bir kendini kandırmaydı. Halbuki, varoluşun gelip geçici doğası ve hayatın görünür anlamsızlığıyla yüzleşmek hatta onu kucaklamak daha iyiydi. Nietzsche hayatının büyük bölümünde, onu karanlık bir odadaki yatağından kalkamayacak hale getiren ciddi migren ağrıları dahil ağır hastalıklarla boğuşmak durumunda kaldı. Ocak 1889 da aklını yitirdi.
Henüz çocukken baş ağrılarından mustarip olmasına rağmen hastalığı ve delirmesi büyük ihtimalle frenginin sonucuydu. Ancak Nietzsche hastalığını kendisine yazma ve düşünme ilhamı veren bir şey olarak gördü: Büyük eserlerin ıstıraptan beslendiğine inandı. Gerçekten de fiziksel ve zihinsel açıdan en ıstıraplı zamanlarında en önemli eserlerini yazmayı başardı. Böyle Buyurdu Zerdüşt, İyinin ve Kötünün Ötesinde ve Ahlakın Soykütüğü gibi çalışmalar yılları arasında yazıldı. Değişim zamanı Nietzsche büyük değişimlerin yaşandığı bir dönemde dünyaya geldi. Doğduğu yıl telgraf çağı başlamış, dört yaşındayken Karl Marx ın Komünist Manifesto su basılmıştı. Aynı yıl Avrupa nın dört bir yanında liberalizm, milliyetçilik ve sosyalizm gibi yeni değer ve fikirlerin yükselişiyle birlikte devrimler patlak veriyordu.
İzleyen yirmi yılda (Bismarck yönetimindeki) Almanya ve İtalya siyasi birliklerini kurmuş, Avusturya ve Prusya feodalizmi tasfiye etmiş ve 1861 de Rusya toprak köleliğini kaldırmıştı lerde başlayan Sanayi Devrimi nin ikinci aşaması, malların seri üretimi ve makineleşmeyi de beraberinde getirmişti. Daha da önemlisi Tanrı inancı düşüşe geçmişti: Marx dini kitlelerin afyonu ilan ederken, Charles Darwin in ( ) evrim teorisi de dine dair ciddi soruları gündeme getirmişti. Nietzsche ise bu değişimler yani Aydınlanma fikirlerinin tehlikeleri, artan makineleşme ve sekülarizasyon, demokrasi, liberalizm ve nihilizm karşısında eleştirel bir tutum takınmıştı. Nietzsche birçok açıdan kendi döneminin bir peygamberi, ayrıca peygamberler için genelde söz konusu olduğu gibi zamanına ayak uyduramayan biri olarak görülebilir. Uçurum kenarına ilerleyen fareleri andıran birçok kişi bilim ve siyasi aydınlanmaya övgüler düzerken Nietzsche, yüksek bir dağın doruğundan aşağı başka bir perspektifle, tedbir ve yeni çağın muhtemel tehlikeleri konusunda uyaran bir gözle bakar. Oldukça tartışmalı ve kötü bir üne sahip Nietzsche, dünyanın en ilginç ve göz kamaştırıcı filozofudur da. Bugün Nietzsche üzerine düşünenlerin aklına ilk olarak dini ve özellikle de Hıristiyanlığı acımasızca eleştirmesinin yanı sıra öteki dünya inancına saldırması gelir.
Yakın zamanda tabi tutulduğu rehabilitasyondan önce birçok kişi ona filozof gözüyle bakmamış, dahası kitapları yasaklanması gereken biri olarak görülmüştür. İlerleyen sayfalarda bu algının nedenlerine eğileceğiz ancak bugünkü durumu da pek farklı sayılmaz. Bugün onun ciddi ve üst düzey filozoflarla birlikte tartışıldığı Nietzsche konferanslarına katılabiliyor olmanız bile ondan çok önemli bir filozof olarak bahsetmemize yeterli bir kanıt teşkil etmelidir. Nietzsche yi okumak Nietzsche yi tanımanın en iyi yolu onu kendiniz için okumaktır. Alışılmadık tarzı ve felsefeye şiirsel yaklaşımı bu filozofla ilk kez karşılaşan, hele ki konuya daha geleneksel, doğrusal ve analitik bir anlayışla yaklaşmaya alışkın okur için cesaret kırıcı ve kafa karıştırıcı olabilir. Nietzsche üzerine çalışan akademisyenlerden Michael Tanner, onun belki de en iyi kitabı olan İyinin ve Kötünün Ötesinde hakkında şunları söyler: İyinin ve Kötünün Ötesinde nin metnini fosforlu kalemle okumaya kalkışan biri, büyük ihtimalle kitabın yarısından fazlasının altını çizdiğini fark edecektir. Aynı kişi kitabı diyelim ki bir ay sonra tekrar okudu. İşte o zaman çok şaşırır zira altı çizilmiş bölümlerin çoğunu ilk kez okuyormuş gibi hissetmenin yanında, altını çizmediği başka muhteşem bölümlerin de olduğunu görmekten mahçup olur ve bazen de işaretlediği yerler karşısında afallar. Nietzsche nin bu metinde muğlak olmayan temalar sunduğu ayrıca, sabır ve azimle, kolay anlaşılır ve mantıksal bir üslupta yazdığı görülebilir. Nietzsche yle ilgili yorumları okuyan biri, onun hak ettiği itibarı nispeten kısa bir süre önce kazandığının bilincinde olmalı. Nietzsche nin kötü tercüme edilmiş eserlerine dayanan ya da (Nietzsche nin kendisi tarafından değil, Yahudi aleyhtarı kız kardeşi Elisabeth tarafından) yayınlanan notlarını onun nihai felsefesi olarak değerlendiren akademisyenlerin çalışmalarını okumak içinse çok da geçmişe gitmeniz gerekmez.
Nietzsche nin eserleri kullanılan metafor, sembol, ironi, iğneleme ve şakalarla net olarak anlaşılmaya elverişli değildir. Onun okura çekici gelen yönlerinden biri olan bu üslup, çalışmalarının akademik kesinlik, detaylı araştırma ya da yüksek standartta kaynak eksikliği nedeniyle akademik topluluk tarafından neden kınandığını da açıklar. Eserlerini kronolojik olarak okumaya zaman ayırdığınız takdirde, Nietzsche nin nasıl aşama aşama kendi sesini geliştirdiğini; besteci Richard Wagner ve filozof Arthur Schopenhauer un etkisinden nasıl uzaklaştığını; sert, etkili ve şiirsel olarak ayırt edici ancak iyi bir felsefi çalışma için doğru görülmeyen yazım tarzı geliştirdiğini görürsünüz. Nietzsche yazmaya aforizmalarla başladı: tek satırdan birkaç sayfalık kısa denemelere uzanan, akılda kalıcı parçalarla. Bu tarz, dağlarda uzun yürüyüşler yapan Nietzsche nin zaman zaman durup fikirlerini not etmesinden kaynaklanıyor olabilir. Nedeni her ne olursa olsun, karışık ve yeterince düşünmeden yazması Nietzsche ye hak etmediği türden bir ün getirdi. Aslında her zaman kitaplarının kurgusu üzerine uzun uzun düşünmüş ve epey kafa yormuş, bu da yakın zamanda onun yazıları ve müzikteki sonat formu arasında benzerlikler kurulmasına neden olmuştur. Bu arada Nietzsche gerçekten de birkaç beste yapmıştır. Aforizma riskli bir yazım tarzıdır. Zekice kurgulanmış, akılda kalıcı iyi bir aforizma okura çarparken kötü aforizma hemen unutulur. Neyse ki Nietzsche zeki bir aforizmacıydı. Bununla birlikte okur aforizmaya doğrusal, analitik savdan farklı yaklaşmalıdır. Analitik yaklaşım kademeli biçimde akar ve önermelerini sırayla ortaya koyar. Diğer taraftan her bir aforizma, hem bağımsız hem de daha büyük bir bütünün parçası olarak değerlendirilmelidir. Nietzsche nin zaman zaman fazla dikkat çekmeden kullandığı bir aforizma okuru bunun bağlantısı üzerine düşünmek durumunda bırakır. Bazen de bu bağlantının netleşmesi için kitapta ilerlemek gerekir ve ancak o zaman okur bunu okuduğunu hatırlayabilir! Aforizmalar, ikisi de özellikle okuru kişisel düzeyde yakalama amacı ve aydınlatmaya çalıştıkları konuyu kabul etmeniz ve ondan etkilenmenizi gerektirmesiyle şiirle birçok ortak özelliği paylaşır. İyi şiir gibi, aforizma da aydınlatıcı ve hayat değiştirici olabilir. Nietzsche Ecce Homo adlı kitabında, okurun kitaplarına sanki bir buzul nehrine atlıyormuş gibi göz gezdirmesi yani bu deneyimin daha sonra da hatırlanacağı beklentisiyle kitabın içine hemen girip çıkması için yazdığını belirtir. Aforizmalar bilgi vermek, tasvir etmek ve bir tez sunmak için tasarlanmadıklarından bir öğrenci için özellikle (sıradan bir okurun tersine) neyin konuyla ilişkili olduğunu ve Michael Tanner in yukarıdaki alıntısına atfen neyin altının çizileceğini bilmek zordur. Aforizma ile nasıl bir şeyler ileri sürebilirsiniz? Nietzsche Böyle Buyurdu Zerdüşt te Kanla ve aforizmalarla yazan, okunmak değil ezberlenmek ister der. Bir dâhi çocuk olarak yatılı devlet okulu Pforta da eğitim gören Nietzsche kuşkusuz birçok eseri, özellikle de klasikleri ezberlemek zorunda kaldı. Avantajı hemen gözle görülür olmasa da uygulayanlara göre bu tür bir çalışma gelecekte meyvelerini verir. Niyetiniz Nietzsche nin rehberiniz haline gelmesi değilse, ne bir öğrencinin onun aforizmalarını ezberlemesini beklemek ne de onu kısa vadede anlayabilmek için aforizmalarından medet ummak zordur. Daha pragmatik bir yaklaşım benimsenmelidir. Nietzsche yi okurken gerçek Nietzsche yi, yani Nietzsche gerçekten ne düşündü sorusunun cevabını bulmak zordur. Ama biri size, sizin gerçekten ne düşündüğünüzü sorsa, ne kadar samimi yanıt verebilirdiniz? Hepimizin bazıları diğerlerinden daha kesin çok çeşitli düşünceleri vardır ve daha fazla öğrendikçe tutum ve inançlarımızı değiştiririz. Kendinden önceki ve sonraki birçok filozof gibi Nietzsche de bu bakımdan bir istisna değildir. Bazıları otorite olanların görüşlerinin değişmeyeceği kanısındadır ancak gerçek bir düşünürün, görüşlerin değişebileceğini kabul edecek kadar açık fikirli olması gerektiği söylenebilir. Nietzsche yi okudukça onun yeni bir bakış açısı, düzeltiler ve daha iyi savlarla bazı kilit konulara geri döndüğünü göreceksiniz. Onun görüşleri de zaman içinde değişir, dolayısıyla yazıları bir süreç, bir şeyler üzerine düşünme olarak görülmelidir. Bir yorumcu için bu çok yıldırıcı olabilir ama entelektüel bir keyif de verebilir. Bu kitabı okurken akılda tutulması gereken bir başka husus da, Nietzsche nin felsefesinin bütün yönlerini ele almanın mümkün olmadığıdır. Ahlak felsefesi, politika, estetik, epistemoloji (bilgi teorisi) ve din gibi geleneksel konuları kapsayan yazıları gerçekten de geniş bir yelpazeye yayılmıştır. Aynı zamanda tarih, kadınlar, yemek, cinsiyet, benlik, mistisizm gibi konular üzerine de genellikle okura yazarın gerçeklik üzerindeki hâkimiyetini sorgulatan tuhaf ve tartışmalı üslupla sözler söylemiştir da bir daha iyileşmemek üzere aklını yitirmiş olsa da, bu tarihten önce yazdıklarının bir delinin ürünü olduğunu varsayacak bir neden yoktur: Evet o bir dâhi ve geleneklere aykırı bir düşünürdü ama bir deli değildi. Bütün bunların ardından, Nietzsche nin de canı gönülden kabul edebileceği gibi, delilik ve dâhilik arasındaki çizginin gerçekten de çok ince olduğu söylenebilir. Nietzsche yi yorumlamak üzerine Nietzsche ile daha fazla haşır neşir olduğunuz takdirde, son 30 yılda çalışmalarını çok farklı yaklaşımlarla inceleyen birbirinden çok ayrı iki felsefi ekolün geliştiğini fark edeceksiniz. İlki 1960 lardan itibaren Fransız felsefesinde hâkim olan; Michel Foucault, Gilles Deleuze ve Jacques Derrida (bak. 10. Bölüm) gibi büyük felsefeciler tarfından savunulan kıtasal yaklaşımdır. Bunu söyleyerek fazlaca genelleme yapıyor olsak da kıta geleneği daha çok Nietzsche nin dil kullanımındaki oynaklık ve zekâsına, mecaz ve mizahı şiirsel ve imgesel kullanımına vs. yani tarzına odaklanır. Bu, içeriğin önemli olmadığı anlamına gelmiyor ancak içerik de Nietzsche nin kelimelerle oynaması ve Alman dilini kullanışı bağlamında anlaşılmalıdır. Kıta geleneği genellikle Nietzsche yi bir varoluşçu, nesnel ahlaki değerlerin olmadığını ve bilginin bir perspektif meselesi olduğunu ileri süren biri olarak görmüştür. Yine genelleme yaparsak, kıta geleneği Nietzsche yi diğer felsefi ekol analitik geleneğe nazaran daha radikal ve çağının ötesinde görür. Analitik felsefe çok yönlü bir fenomendir ancak onu diğer felsefi geleneklerden ayıran temel niteliği, bilimlerle yakın ilişki kurma girişimi ve Avrupa da daha yaygın olan bütüncül felsefe sistemleri üretmek yerine kavramların netleştirilmesine odaklanmasıdır. Analitik felsefe bu bakımdan daha iddiasız görünebilir ama belki de hedeflerine ulaşma bakımından daha gerçekçidir. Çoğu Anglo-Amerikan dünyadan olan analitik felsefeciler Nietzsche yi radikal varoluşçu bir figürden ziyade geleneksel olarak değerlendirir. Bu çalışmada, iki geleneğe de gereken değer verilmeye çalışılmıştır ancak nihai olarak bu tür ayrımlara girmeye gerek yoktur. İster belli bir felsefi ekolün mensubu, isterseniz sadece iyi okumadan zevk alan biri olun Nietzsche nin size söyleyecek bir sözü vardır. Özet Nietzsche en ünlü ifşaatı Tanrı öldü olan Alman bir filozoftur. Bu açıklamayla Batı Avrupa ya egemen olan dini inancın kayboluşuyla adamakıllı yüzleşen ilk filozof olmuştur. Büyük değişimlerin olduğu bir dönemde yaşayan Nietzsche nin yazıları da bu değişimlerle ilgili endişelerini yansıtır. Kendine özgü tarzı nedeniyle Nietzsche yi okumak zordur. Nietzsche birçok farklı şekilde yorumlanmış, öncelikli olarak da kıtasal ve analitik felsefe ekolleri Nietzsche nin yorumlanmasında ayrılmıştır.
Roy Jackson
Nietzsche Kilit Fikirler
Çeviren: Nevra Yaraç