İstanbul Salvador Dali Sergisi ve Sokağa Sinen Görgüsüzlük

58


Eylül ayından bu yana Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi’nde ünlü sürrealist ressam Salvador Dali’nin eserleri sergileniyor. Kent merkezinde, çevre yollarında reklâmlarla tanıtılan sergi 20 Ocak 2009 tarihine kadar sürecek. Bu önemli sergide Dali’nin yağlıboya ve karakalem çalışmalarından seçmeler yer alıyor. Aynı zamanda İspanyol yönetmen Luis Bunuel’in, Dali’nin senaryosuna katkıda bulunduğu, 1929 yapımı Endülüs Köpeği isimli 16 dakikalık belgesel filmi gösteriliyor. Bu filmin senaryosu iki sanatçının birbirlerine anlattığı rüyalarından hareketle oluşturulmuş ve sinemada sürrealizmin önemli örneklerinden biri kabul ediliyor. Sergi salonunda sanatçının eserlerinden oluşturulmuş 2003’te Walt Disney stüdyolarında yapılmış Destino isimli yedi dakikalık canlandırma film de gösteriliyor.

Salvador Dali (1904–1989) Katalonya doğumlu bir sanatçı. Sürrealizmin temsilcisi olan sanatçı resmin yanı sıra heykel, sinema ve fotoğrafla da ilgilenmiş, eksantrik görünümü ve yaşantısıyla ilgi çekmiş ve bu konumdan hoşlanmış, bu tutumu sanatının bir parçası haline getirmiş ilginç bir kişi. Dali 1920’lerde Madrid ve Paris’te sanat eğitimi görürken tanıştığı Kübizm ve Dadacılık gibi avangard akımlardan ve Lorca ve Picasso gibi dönemin ünlü sanatçılarından etkilenmiş. Miro, Breton ve Eluard gibi sanatçıların oluşturduğu çevrelerde bulunan Dali, birçok tablosunda yer verdiği karısı Gala ile de bu yıllarda tanışmış. 1938 yılında, hayranı olduğu Sigmund Freud ile tanışmış ve ünlü psikoloğun birkaç portresini yapmış. Tüm sürrealistler gibi Dalí de bilinçaltının dışavurumuyla ilgilenmiş ve Freud’un bilinçaltı konusundaki yazılarını ilgiyle takip etmiş. Bu etkileşimin izleri yapıtlarına yansımış.

Dali’nin içinde bulunduğu sanatçı çevrelerin anarşist ve komünist tutumlarından farklılaşan bir siyasi konumu ortaya çıkıyor, 1930’larda İspanya iç savaşı sırasında faşistleri destekliyor. Bu konumuyla sürrealistler çevresinin tepkisini çekiyor ve bu çevreden dışlanıyor. Bu eleştirilere “Sürrealizm benim!” diye yanıt veriyor. Bu yıllardan sonra inançlarında, yaşamında ve eserlerinde mistisizme ve Katolikliğe dönüyor. Savaş sonrası dönemin bilimciliği, mistisizm ve Katolisizmi eserlerinde yeni bir sentez oluşturuyor, İspanyol monarşisi ile de iyi ilişkiler geliştiriyor.

Eserleri özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nde, dünya çapında sanat borsalarında çok büyük rakamlara alıcı bulan Dali’nin eserlerini İstanbul’da, Sabancı Müzesinde izlemek önemli. Tabii atlı köşke girmek, sonradan görme Sabancıların alaturka bahçe düzenlemesini görmek, sergiyi gezen İstanbul burjuvazisini izlemek istiyorsanız, oradan çıkışta sanat ve sermaye ilişkileri üzerine düşünmek için önemli bir fırsat. Kırk yıllık Emirgân Caddesinin adının Sakıp Sabancı Caddesine dönüştürülmüş olduğunu da görür canınız sıkılırsa, orasını bilemem.

E. Zeynep Güler
(” Salvador Dali – Sergi” adlı yazının başlığı -yazarın hoşgörüsüne dayanılarak- sitemiz tarafından  değiştirilmiştir)

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz