Paul Éluard (d. 1895, ö. 1952) dadacı ve gerçeküstücü Fransız şair. 1912’de İsviçre, Davos’taki Clavadel sanatoryumunda verem tedavisi görürken genç bir Rus kızı, Helena Dmitrievna Diakonova ile tanıştı, ona şiirler ve mektuplar yazdı. Hayatımın galası dedigi Helena’ya Gala ismini verdi. evlenip bir çocuk sahibi oldular. Ancak Kocası sürralist şair Elluard ile sürrealist akima gönul veren Gala bir gün Salvador Dali’yi ziyarete giderler. Kısa sürede Dali kendisinden on bir yaş büyük olan Gala’ya aşık olur, delice sever. Ve sonunda kocası Paul Eduard’an boşanmasını sağlayarak evlenir.
Gala; Dali icin gercek bir ilham perisi olmustur. Sadece Dali icin degil ayni zamanda Louis Aragon, Max Ernst ve Andre Breton ‘ gibi o dönemin bir önemli isminin ilham kaynagi olmus yaşadıkları dönemde, çevrelerindeki pek çok sanatçıyı anlaşılmaz bir büyüyle kendilerine bağlayan etkileyici bir kadın. Örneğin, üniversite yıllarında, geleceğin ünlü dilbilimcisi Roman Jakobson`u etrafında pervane edip, ardından Mayakovski`yi kendine aşık eden; fakat edebiyat tarihine, Louis Aragonla yaşadığı destansı aşk sayesinde geçen Elsa Triolet ya da Freud -Rilke -Pasternak üçlüsünü peşinde koşturduktan sonra hiçbirine yüz vermeyen Salome gibi bir kadın Gala.
KARARTMA
Kapılar tutulmuş neylersin
Neylersin içerde kalmışız
Yollar kesilmiş
Şehir yenilmiş neylersin
Açlıktır başlamış
Elde silah kalmamış neylersin
Neylersin karanlık da bastırmış
Sevişemezsin de neylersin.
Paul ELUARD
Şair Paul Elluard’ın Helena Deluvina Diakinoff’a yazdığı aşağıdaki mektupta: “Sensiz bir hiçim ben” derken, başka bir mektupta ise “Yaşarken ayrı kalmamız hayatta hiçbir şeye değmez`diyor.
“Güzelim, taparcasına sevdiğim, özlüyorum seni ölesiye. Her şey bomboş, elbiselerin var yalnız sarılabileceğim. Bedenini, gözlerini, ağzını, bütün varlığını özlüyorum senin. Biriciksin sen, çok eskilerden beri seviyorum seni. Çektiğim tüm sıkıntıların hiçbir önemi yok. Aşkım, aşkımız onları yakıyor. Geri geldiğinde seni öyle bir süsleyeceğim ki. pijamalarının ölçüsünü ver bana (!!!). Edinilebilecek her şeyi, var olan en güzel şeyleri istiyorum senin için. Olabildiğince kısa sürsün yokluğun. Çabuk dön. Sensiz bir hiçim ben. Bütün öbür arzuları düşümde yaşama geçiriyorum. Sana karşı duyduğum isteği gerçekliğin içinde yaşama geçiriyorum.(..) Çok güzel iki Pueblo bebeğim var. Dünyanın en güzel şeyleri bunlar. Senin odana koyacağım, orada sana verebileceğim bütün armağanları bulacaksın.”
Helena Deluvina Diakinoff, bütün çekiciliğini ve zekâsını kullanarak çok sevdiği sürrealist şair olan Paul Eduard ile çok geçmeden evlenmeyi başarır. O dönemlerde çok hasta olan Poul Helena’ın hayatına girmesiyle kendini toplar ve hayatı değişir. “Hayatımın Galası” der ona. Şiirlerinin ilham perisi olmuştur Gala. Bundan sonra Helena yaşamını Gala adıyla sürdürür. Bir de çocuklarıolur. Ancak Gala evlilik hayatından sıkılmaya başlar. Poul’un aşkı eskisi kadar zevk vermez . Heyecanını yitirmiş, tam coşkusunu kaybetmek üzereyken 1926 yılının yazında ailece Cadaquezde Akdenizin Catalan kıyısında Hotel Miramar’a giderler. Bu tatil bütün hayatlarını değiştirecektir.
Salvador Dali ile tanışması
Gala, tatilini geçirdiği otelin terasında güneşlenirken izlendiğini fark eder. Önce çok önemsemez ama hoşuna gider. Onu izleyen yine sürrealist ressamlardan biri olan ve kadınlar hakkında “sadece erotik fantezilerim için gerekliydiler” diyen Salvador Dali’dir. Karşıdan işaretleşerek ertesi gün saat on bir de plaj da buluşmak üzere randevulaşırlar. Dali, bu buluşmaya tamamen sembolik bir şekilde gitmeye karar verir. Buluşma saati gelmeden çok önce hazırlanmaya başlar. Elbiselerini göğüs uçlarını, kıllarını, göbek deliğini ve esmerleşen tenini gösterecek biçimde keser. Boynuna inci bir kolye, kulağına kırmızı bir sardunya takar. Traş olurken yaralanmasından esinlenerek kendi kanına balık kuyruğu, keçi, gübresi ve yağ karıştırıp sürünür. Tam çıkmak üzereyken pencereden Gala’nın plaja indiğini görür. Üzerindekileri değiştirerek plaja iner. O buluşmadan sonra birbirlerinden çok hoşlanan bu ikili sık sık buluşmaya başlar. Gala’nın çocuksu ama bir o kadar da kadın olan tavırları, özgüveni, zekâsı ünlü ressamı adeta büyüler. Birkaç ay sonra kendini taparcasına seven kocasını ve çocuğunu terk ederek Dali ile birlikte yaşamaya başlar. Daha sonra da İspanya da dini seremoniyle evlenirler. Bu garip ama tutkulu adama deli gibi âşık olur.
Dali Gala’nın profilinden “Gran Mastrubadorda” adlı tabloyu yapar. Kadınlar hakkındaki düşüncelerini kendinden on bir yaş büyük olan bu kadın değiştirmiştir. Gala; Dali için bir âşık, arkadaş, esin perisi ve modeli olur. İlerleyen yıllarda karısı, en büyük danışmanı ve servetinin yöneticisi de olacaktır. İlk önce İspanya iç savaşından daha sonra Dünya Savaşından kaçmak için bütün dünyayı dolaşırlar. Evlerine döndüklerinde Dali çalışmalarını artık asistanları ile birlikte yürütmeye başlamıştır. Daha fazla çalışma mekânı yaratmak için evini büyütür. Gala özel hayatlarını geçirdikleri yerin bir işyeri haline dönüşmesine çok sinirlendiği için eskisi kadar Dali ile zaman geçirmemeye başlar.
Yaşı iyice ilerleyen Gala artık çabuk yoruluyor eskisi kadar heyecanlı ve coşku dolu olamıyordu. İster istemez Dali ile aralarına bir mesafe girdi. Dali oval oda dediği yeri tamamen Gala için yeniden düzenletti. Oryantal bir tarzla döşenmiş bu odada geçirmeye başlar günlerini o çocuk-kadın. Kocası ise Gala’ dan kalan boşluğu doldurmak için “hippie” lerin doldurduğu bir bahçe tasarlar kendine.
Bütün bu olanlardan üç yıl kadar sonra Gala hayatını kaybeder, ve hayatının sonuna kadar kendinden on bir yaş büyük bir erkeğin aşkını ellerinde tutar. Dali onu hiç bırakmaz ve hayatının sonuna kadar sevmeye devam eder. Gala’nın mezarının olduğu başka bir yere taşır evini. Onun ölümünden sonra neredeyse resim yapmayı bile bıraktığı rivayet edilir.
Ressam Salvador Dali için eşi Şair Paul Eduard’ı terk eden Rus kızı, Helena Deluvina Diakinoff – Barış Kişin