Sıvı yağ alırken fiyatları ve gramları nasıl hassasiyetle karşılaştırıyorsak bu bıyık tiplerini de o titizlikle muhasebe etmeliyiz. Mesela benim gereksiz kıl yumağım biraz kavisli olmalı. Şöyle burundan çıkıp dudağa doğru usulca eğilmeli. Hatta kavis arttıkça entellektüelite de artıyormuş gibi bi kanım bile var. Öyle olmasaydı Tayyipgillerin bıyıkları eskimiş boya badana fırçası gibi olur muydu.
Kasetine Bıyığına Kaşına Kurban Olduğum Gündem – Aykut Emre Al
Kaset çıkarmaya heves ediyorum boş kaldığım zamanlarda. Benim de kasetim olsun istiyorum. Hevesleniyorum elimde değil. Öyle dijital falan da değil gerçek kaset istiyorum. Dijital olunca kıçımdaki benler gözükür falan. Tanıyanlar çıkar sonra. İşin kötüsü kıçımı kimlerin gördüğü belli olur. Çözünürlüğü iyi olmasın. Sonra başıma iş almayayım. Öyle VHS bi kaset paklar beni. Kime vursam acaba başımı bu iş için? Ayrıca insanoğlu giydiği donun rengine ve tipine de dikkat etmeli saygıdeğer vatandaşlar. Birisi gizli gizli çeker yayınlar falan, elaleme çift yönlü rezil olmamak lazım. Gizli çekimlerin hiç yapılmayacakmış gibi rahat, internette videon hemen yayınlanacakmış gibi kasıntılı olmalısın bu don ve yatak odası konusunda. Sonra ikinci el yat mat almak zorunda kalırsın. Ardından daha “profesyonel” videolar gelir vallaha para yetiştirebilmek için. Demedi demeyin. Kulağınıza piirsing, kolunuza tatoo olsun.
Bir de bu aralar bıyığa merak saldım. Ben de istiyorum bu kıl yumağından bi tane. Bıyıksız olup da kaset sahibi olanlar evlerine çekiliyorlar çünkü bu günlerde. Bir daha dışarı da çıkamıyorlar gördüğüm kadarıyla. Tırsım tırsım tırsıyorum böylesine durumlardan. O yüzden hem kaset hem bıyık istiyorum. Ama bıyığımın tipine daha tam karar veremedim. Aslında aklımda bi tip var da iyi düşünmek lazım bu bıyık olayını. Her an yanlış bi zümre ya da sınıfa ait olabilirim korkusuyla geceleri uykum kaçıyor. Gerçi uykunun kaçması da iyi oluyor bazen. Sidik torbamı sabaha kadar gerdirmeyip tuvaletimi yapmış oluyorum ama gene de uykuyu tercih ederim. Neyse şu üst dudak kılı mevzusuna geri dönersek; kendileri çok hassas bi konudur. Sıvı yağ alırken fiyatları ve gramları nasıl hassasiyetle karşılaştırıyorsak bu bıyık tiplerini de o titizlikle muhasebe etmeliyiz. Mesela benim gereksiz kıl yumağım biraz kavisli olmalı. Şöyle burundan çıkıp dudağa doğru usulca eğilmeli. Hatta kavis arttıkça entellektüelite de artıyormuş gibi bi kanım bile var. Öyle olmasaydı Tayyipgillerin bıyıkları eskimiş boya badana fırçası gibi olur muydu? Etrafımda çok okuyan tipler var mesela. Okul değil kitap okumuş tipler. Okul da okumuş kitap da yani. Bu elemanların bıyıkları varsa eğer müthiş bi kavisi var. Fransa’daki hızlı trenlerin ön tarafına benziyorlar aynı. Yollarında daha da ilerlemeleri için aerodinamik katıyor bu kişilere. Hastayım bu bıyıklara. Bi de süzgeç görevi görüyor. İçtiğin ayranda ya toz, böcek falan varsa n’olacak? İşte bu bıyıklar hepsini süzüyor ve tertemiz bi ayran içmeni sağlıyor. Gerçi hemen sonrasında “hüüffffp” diye hepsini toplu şekilde vücudun üst deliğinden alıyorlar bünyeye ama neyse. Bıyıkla ilgili tek belirleyebildiğim özellik bu. Bi de nasıl olmaması gerektiğini biliyorum. Hitler’inki gibi yanlardan soykırıma uğramış olmamalı, İsmet İnönü’nünki gibi yanardağa benzememeli, Mehdi Eker’inki gibi dudağı görünce paçayı sıvamış gibi altı boş olmamalı. Bunun dışındaki her tipe kavis şartıyla fitim.
Kaşlarımı uzatıp yukarı doğru kıvırmaya da hevesliyim. Bu şekilde birilerine önder olup savlarımı bu tiple vermek istiyorum. Ama işin kötüsü kaş da isteyince uzamıyorki be kardeşim. Sarımsak sürsem uzar mı acaba? Bu iş zor. Çünkü kaşı uzatıp yukarı doğru kıvırmak için cehape’nin onlarca yıl genel sekreterliğini yapmak lazım. Kalsın baba almayayım ben. Kaştan vazgeçtim. Başka kıllarımla idare edebilirim, o gücü görüyorum kendimde.
Mesele bu kadar kıl eksenli devam etmişken, kıl olduğum mevzular kurcalıyor uzun süreli hafızamı. Aklıma geliyor duble duble. Söylemeden edemicem. Tayyip’in işsizlik konusundaki ileri görüşlülüğüne kıl oldum mesela geçtiğimiz 24 saatlik zaman dilimlerinde. Vücudumdaki hangi kıl gibi oldum bilmiyorum ama kıl olduğum konusunda netim. Kendimi bu konuda defalarca “check” ettim. Üç ayda %15 olan işsizliği %10’a indireceğini söylediğinde İzlanda’daki Eyyafyallayyöküll gibi püskürmek ve bıyıklarını tamamen yakıp sayın bakanların başını 30 yıl gençleştirmek ve sonra da adını Tayyip Can diye değiştirmek istedim. Hem %10 iddiasını gerçekleştirmesi için zaman da kazandırmış olurdum biraz. Püskürüp püskürüp görüş alanını daraltmak isteği bütün vücudumu esir aldı. İştahım kaçtı şurupla geri getirdim iştahı. İtalya’da Berlusconi’ye heykelcik fırlatan Tartakliyan’a özenip bereket tanrısıyla tartaklamak istedim bu ileri görüşü.
Kıl-ıçdaroğlu’na da kıllık yapmak istiyorum bazı konularda. Kürt arkadaşlarımla etrafını sarıp Kürtçe “kötü sözler” söylemek istiyorum. Ama tonlamasını yumuşak ve nazikçe yapıp çaktırmamak istiyorum. En yakın Newroz’da ateş üstünden atlatıp ateşin altına koyduğum oksijen tüpünü açıp bıyıklarına isabet ettirmek ve onu da gençleştirip cana bir can daha katmak, adını Kemal Can koymak istiyorum. Akepe’yle ilgili çok önemli belgeler bulup cehape binasının kapısından itibaren yere serpiştirmek ve Kemal Can’ı belgeci duyguları orgazm olmuş şekilde “Belgelerle Kürt Sorunu” konulu bir konferansa çekmeyi düşünüyorum. Belgelerdeki bütün “kürt” sözcüklerini faber castelden aldığım fosforlu yeşil kalemle belirginleştirip kendisine teslim etmeyi hayal ediyorum.
En sonunda Tayyip Can ve Kemal Can’ı karşıma alıp kavisli bıyıklarımın nasıl olduğunu sorucam. Umarım kıskançlıkla kendilerinden geçip aerodinamiğime hakaret etmezler. Bi de fotoğraf çektiricem “Can”larımla. Hacı Bektaş gibi bi koluma Tayyip’imi diğerine Kemal’imi alıp hoşgörü mesajı çekicem 118 bilmem kaçtan aldığım bütün cep telefonlarına. Mesaj gelince “ulan acaba eski sevgilim mi?” falan diye hiç heyecanlanmayın. Şimdiden söyleyeyim.
çok güzel,çok tatlı bir yazı…tebrikler…daha ne kadar kıllanır bu mevzu diye düşündüm ve sonra ”kıldan çok ne var” diye cümlesini kurdum…
arkadaşım, yoldaşım, ne kadar uğraşsan da yazılarındaki derinliği hafife alma… komik ama Aziz Nesin’in günümüz komiği…içinde siyaset, entellektülite ve ele avuca sığamamhali( fırlamamsılık kokan)