Yalnızlığımın ötesinde bir başka yalnızlık var ve kim ayak basarsa kimsesizliğime karşılaşır bir kalabalık Pazar yeriyle ve sessizliğim seslerin karmaşasıdır o yerde. Yalnızlığın ötesinde olanın peşine düşmek için çok gencim ben ve çok huzursuz. Öte vadiden gelen sesler, çınlıyor kulaklarımda ve gölgeler kesiyor yolumu, gidemiyorum.
Bu tepelerin ötesinde sihirli bir koru var ve orada yaşayan kişi için benim huzurum bir kasırgadan ve büyülü bir yanılsamadan öte bir şey değil.
Çok gencim daha kutsal koruyu arayıp bulmak için, çok isyankârım. Ağzıma yapışmış kanın tadı, ellerimden düşmüyor atalarımdan kalan ok ve yay, gidemiyorum.
Bu derinlere gömülü benliğimin altında özgür benliğim yatıyor ve onun için rüyalarımda alacakaranlıkta savaşıyorum ve arzularım kemikler gibi birbirine çarpıyor.
Çok gencim özgür bir benliğe sahip olabilmek için ve çok hırçın.
Ve gömülü benliğimi yok etmedikçe ya da tüm insanlar özgür kalmadıkça, özgür benliğimle nasıl ben, ben olabilirim?
Yeni tüylenmiş yavru kuşlarım onlar için gagamla hazırladığım yuvadan kanatlanıp uçmasını öğrenmedikçe, içimdeki kartal nasıl güneşe doğru havalanabilir ki?
Halil Cibran
Yalnızlığımın ötesinde