Bugün vejetaryenlik Asya sınırlarını aşmış olup İngiltere, Fransa, Almanya, Amerika ve İskandinav ülkelerinde birçok toplulukça benimsenmiş, vejetaryenliğin kanlı besinlerden üstünlüğü her kıtada ve çeşitli insan ırkları arasında tanınmıştır.
Nitekim bugün artık kimse kanlı yiyeceklerin insan için gerekli olduğunu ispatlayamaz ve hiç kuşkusuz bitkiler gelecek kuşakların yiyeceği olacaktır.
Bilim, ahlak, duygular ve doğa el ele vermiş, vejetaryenliğin insan soyunun kurtarıcısı olduğunda birleşmiştir. Bir gün gelecek ve insanın yiyeceği o kadar değişecek ki, gelecek kuşaklar atalarının böylesine sağlıksız, çirkin ve vahşice bir besini yediklerine inanmayacaktır.
Her insanın yüreğinin derinliklerinde bahçe meyvesi, çiçek bahçesi ve tarla için yaratılıştan gelen bir zevk ve istek, derin bir duygu yaşar. Eğitilmiş olan, komplekssiz bir insan kan kokusundan, ölüm manzarasından ve mezbahadan nefret eder. İnsan yavrusu elini meyveye uzatır. Kedi yavrusunun kanlı bir yiyeceğe doğru sıçrayıp zıplaması kadar doğaldır bu. Gelecekte umut ne olmalı? Geçen kuşaklar ister istemez kendi yiyeceklerini seçtiler ama gelecek kuşaklar seçerken ayıracaktır. İnsanlar başlangıçta yiyebildiklerini yiyorlardı: İleride daha iyi olanı yiyecekler. Besinleri, doğal isteklerine ve deneyimlere uygun ama aynı zamanda lezzetli ve sağlıklı olacak.
İnsan kanlı yiyeceklerden sakınıp kendi besinini doğrudan doğruya tabiatın elinden alınca, hastalıkların büyük bir kısmının kökünden kazınıp yok olduğunu görecektir. Bünyesi daha dayanıklı hale gelecek, yaş ortalaması yükselecek, hayvanlara yaptığı işkenceleri azalttıkça içini huzur kaplayacak ve böylece insanoğlu önemli sorunlarının birinden kurtulacaktır. Gelecek kuşakların yiyecekleri insanın doğal yiyeceği olacaktır.
Vejetaryenin sofrasında hayvanların tutsaklığını, kanı, mezbahayı ve matemli doğaya yapılan işkenceyi gösteren bir manzara yoktur. Onun yiyecekleri, bağ, bahçe, köy yaşantısı, tarla, hasat ve doğanın şenliğinden bir manzara oluşturur. Onun sofrası, yemyeşil mamur ülkeleri, parlak güneşi, mutluluğu, alımlılığı gösterir. Bu sofranın çekiciliği rüyaları güzelleştirir; hayvan kanlarıyla dolu korkunç kâbuslar görmekten uzak tutar.
Vejetaryenlik, doğruluk ve dürüstlük yolunda atılmış ilk adımdır ve bu adım gelecek kuşaklar için son derece değerlidir. Çünkü insanla hayvan arasındaki kölelik ve tutsaklığı kaldırır ortadan. Sahtecilik, parazitlik, hırsızlık ve savaş gibi şeyleri kökünden yok eder. Huzurlu ve mutlu bir yaşamın sergilendiği kırlar ve tarlalar artık, doğanın süsü olan canlıların işkence edildiği, öldürüldüğü korkunç manzaralar sahnelemekten kurtulur. İnsanların yüreklerinde, gerçek kardeşlik duyguları uyanır. Bu duygu yalnız insanları değil, doğadaki tüm yaratılmışları birbirine bağlar.
Günün birinde insanoğlu evriminin doruğuna ulaşırsa, doğal bir ortamda bitkisel yiyeceklerle birlikte olacaktır.
Oysa, et yemesi ve yapay uygarlığı onu fasitleştirmiş ve yok olma uçurumuna doğru sürüklemektedir. Doğa yasalarına göre yaşayan, sağlıklı ve yeni bir kuşak onun yerini almazsa, insan soyu utanç verici bir şekilde kaybolup gidecektir!
Sadık Hidayet
Vejetaryenliğin Yararları