Puşkin’in Anlatımı, Yapıtları, Ele Aldığı Konular, Etkilendiği ve Etkilediği Kişiler

Yaşadığı dönemin birçok soylu aile çocuğu gibi, evde, yabancı (ve başlıca Fransız) eğitmenlerce eğitilen Aleksandr Puşkin, XVIII. yüzyıl Fransız aydınlanmacılarını, Voltaire, Moliere gibi Fransız yazarlarını, o dönemde, asıllarından okudu. Evlerindeki toplantılarda başta Karamzin ve Jukovski olmak üzere, dönemin büyük Rus yazarlarıyla karşılaştı. Yine aynı dönemde, babasının büyük kitaplığında, XVIII. yüzyıl Rus edebiyatının klasiklerinin yapıtlarıyla tanıştı. Çocukluk yıllarının başkaca unutulmaz olguları, toprak kölesi olan dadısından dinlediği Rus halk türküleri ve masalları oldu. Bu türkü ve masalların derin izleri, Puşkin’in bütün yaşamı boyunca verdiği ürünlerde kendini duyuracaktır.

Aleksandr Puşkin her şeyden önce ozandır. Rus ve dünya yazınına, aralarında Ruslan ile Ludmila, Çingeneler, Bahçesaray Çesmesi, Kafkas Tutsağı, Yevgeni Onegin gibi anlatı-şiirler de bulunan ölümsüz bir şiir mirası bırakmıştır. Fakat onun Byelkin’in Öyküleri, Dubrovski, Yüzbaşının Kızı vb. öykü ve romanları da, şiir türündeki yapıtlarından daha az ünlü değildir. Hatta şiir çevirisinin özel güçlükleri nedeniyle, kendi ülkesi dışında şiirlerinden çok, öykü ve romanlarıyla tanındığı söylenebilir.

Puşkin öncesi Rus yazınının ana yönelişleri, romantizm ve klasizm akımlarıydı. Bunlar da daha çok Batı yazınlarının etkisi altında doğmuşlar, ulusal temele yeterince oturmamışlardı. Puşkin, Batı kültürü ve özgürlükçü düşünceyle Rus halkı duyarlığını kaynaştırdığı yapıtlarında, Rus yazın dilini gerek sözcük dağarı gerekse tümce yapısı ve anlatım özellikleri bakımından arındırmış ve zenginleştirmiş, bu dile çağdaş ve ulusal bir yapı kazandırmış, yapıtlarında ilk kez Rus toplumunun halksal özelliklerini yansıtan tipler yaratmakla Rus yazınında ulusal ve gerçekçi çığırın öncüsü olmuştur. Puşkin sonrası 19.yüzyıl Rus yazınının bütün büyük yazarları onun yapıtlarıyla beslenerek yetişmişlerdir.

Erzurum Yolculuğu, Puşkin’in çok yönlü zekâsının, kültürünün ışıltılarıyla parlayan bir yapıttır. Kafkas doğası betimlerinin, yıllar sonra, bir başka büyük yazarı, Maksim Gorki’yi etkilemiş olduğu rahatça söylenebilir. Savaş alanı betimlerinin ise, Sivastopol’da ve hatta Savaş ve Barış’ta Lev Tolstoy’u derinliğini etkilemiş olduğu açıklıkla görülebilmektedir. Savaş alanı betimlerinde, dönemin siyasal koşullarının çok ötesinde, insancıl bir yaklaşımı var Puşkin’in: “Yolda yanlamasına uzanmış yatan genç bir Türkün cesedi önünde durdum.18 yaşlarında bir delikanlıydı bu. Bir kızınkini andıran solgun yüzü henüz tazeliğini yitirmemişti. Sarığı tozlar içinde yatıyordu. Tıraşlı ensesinde bir kurşun yarası vardı…”Bu tümceler, bütün tarih kitaplarında çok daha belirgin ve elle tutulurcasına gözlerimizin önünde canlandırmaktadır bir savaş alanı görüntüsünü…

Goryuhino Köyü Tarihi adlı metin, romantiklerin “tarih” anlayışına karşı yazılmış bir “parodi”dir. Puşkin, köylünün de tarihselliğe hakkı olduğu yergisel, ironik bir dille anlatıyor. Goryuhino Köyü Tarihi’nin ironik anlatımının arkasında, toprak köleci Rus köylü yaşamının gerçekçi betimlemeleri ve tipleri yer almaktadır. Oylum olarak bu küçük çalışma söz konusu özellikleriyle N.Nekrasov, S.Şçedrin vb. gerçekçi Rus yazarları için bir esin kaynağı oluşturmuştur.

Aleksandr Puşkin’in “haydut”, “halk ayaklanması” temalarına ilgisi, ilk yapıtlarından Haydut Kardeşler’le başlar. Dubrovski, Yüzbaşının Kızı bu ilginin ürünü yapıtlardır. Puşkin, romantik edebiyatının bu çok bilinen türüne gerçekçi bir içerik kazandırmayı başarmıştır. Kırcali’yi onun bu türdeki ürünleri içinde bir küçük eskiz, bir öykü ya da roman taslağı saymak gerekir.

Roslavlev, Napolyon’un Rusya seferi sırasındaki Rus yüksek sosyetesini incelikle eleştiren bir küçük anlatıdır. Yine de, bu birkaç sayfalık anlatının, Savaş ve Barış’ta Lev Tolstoy’u etkilemiş olduğu söylenebilir… Anlatının kahramanı genç kız, Puşkin’in pek çok yapıtının kahramanları gibi, o dönem ve daha sonraki gerçekçi, ulusal Rus yazınının ilk örnek tiplerinden biridir.

Mektuplarla Roman ise tamamlanmamış bir roman denemesidir. Yazarın ilgi alanlarının çok yönlülüğünü göstermesi ve akıcı anlatımıyla dikkat çekicidir.

Yurttaşlık konulu şiirlerinin yanı sıra Jukovski şiirinden çok Batyuşkov şiiriyle yakınlığı duyumsanan Epikürcü bir yaşama felsefesi, aşk, dostluk, yaşam sevinci, yaşamın geçiciliği karşısında duyulan hüzün, sanatın anlamı gibi konular, yaratıcılığının bütün dönemleri için olduğu gibi ilk gençlik dönemi şiirlerinin de önemli bir tematik alanını oluşturuyor. Puşkin’in edilgen, gizemci öğeler taşıyan
Jukovski şiirinden çok Batyuşkov şiirine yakın durması, onun romantizmden gerçekçiliğe doğru yol alacak oluşunun işaretlerinden biridir.

Aleksandr Puşkin’in ergenlik dönemiyle ilk gençlik arasındaki çok kısa bir sürede, ilk birkaç şiiriyle yaptığı parlak çıkışı dev adımlarla sürdürdüğü görülür. “Asli ideolojisi kişisel çıkarların üstünde tutulan yurttaşlık ilkesine, yani monarşik ödevin mutlaklaştırılışına dayandırılan” klasikçilik aydınlanmacıların katkısıyla Avrupa ülkelerinde devrimci bir yöneliş de kazanmıştı. Bu yönelişin XVIII. yüzyıl Rus klasikçiliğindeki temsilcileri Fonvizin, Radişçev, Knyajnın gibi yazarlardır. Radişçev ve Knyajnin (ve daha sonra Ozerov) Rus edebiyatında önromantik ve devrimci romantik yönelişlerin de öncüleridir. Aleksandr Puşkin, yaratıcılığının ilk döneminde bütün bu yönelişleri özümseyerek aşağıda örnekler vereceğim “Licinius’a”, “Çaadeyev’e”, “Özgürlük” vb. şiirleriyle, “henüz ne Rileyev’in, ne Rayevski’nin şiirleri yokken, Dekabrist yönelişin ilk şairlerinden biri olmayı”başarmıştır. “1817–1820” arasında tam anlamıyla Dekabrist’tir. Yine aşağıda alıntılar vereceğim “Köy” ise, Dekabrist şiirin de ötesinde Puşkin gerçekçiliğinin (günlük yaşam ve doğa betimlerinde sahicilik, halka ve halk yaşamına ilgi vb.) sonraki yıllarda derinleşecek olan kimi özelliklerini izlerini taşımaktadır.

LİCİNİUS

Ey Roma, sefahatın gururlu ülkesi
Korkunç gün gelecek, intikam ve ceza günü

Her şey satılık, yasalar da haklılık da
Konsül de, tribün de, namus da, güzellik de

ÇAADAYEV’E

Arkadaş, inan: er-geç doğacak
Büyüleyen mutluluğun yıldızı
Rusya uykudan silkinip kalkacak

ÖZGÜRLÜK

Dünya zalimleri! Titreyin!
Ve siz, düşmüş köleler
Silkinin, kalkın, isyan edin!

KÖY

Selamlıyorum seni, ıssız köşecik
Dinginliğin, çalışmanın ve esinin yuvası,
Günlerimin görünmez selinin
Mutluluğun ve unutuşun koynunda aktığı

“Çaadayev’e”adlı şiir ise Puşkin liriğinin ve tüm yurttaşlık şiirinin en seçkin, en yalın, en güçlü örneklerindendir:

Fakat hala arzu dipdiri,
Uğursuz iktidarın zulmü altında
İçimiz içimize sığmayarak
Kulak veriyoruz yurdun çağrısına.
Umudun azabıyla beklemekteyiz
Kutsal özgürlük dakikalarını
Nasıl beklerse genç âşık
Şaşmaz buluşma anlarını.
Yürekler canlıyken onur için
Özgürlükle tutuştuğumuz sürece,
Dostum, en yüce coşkularımızı
Vatana adayacağız elbette!

“Klasikçiliğe ve salon kültürüne karşı” erken dönem Puşkin şiirinin başkaca tematik özellikleri, “dostluk ve insan sevgisi” somut bir yaşama sevinci, yaşamın geçiciliği karşısında (oldukça erken duyumsanmış) bir hüzün, mizah, zeka, duygululuk, alaycılık, erotizm, çocuksu bir saflık, bilgelik ve bütün bu öğelerin (tıpkı gerçek yaşamdaki gibi) bir aradalığıdır… Böylece, “günlük yaşamın şiire dönüştürüldüğü, yalın, yeni bir şiir dokusu kurulmaya başlanmıştır… Hangi koşuk kullanılırsa kullanılsın
bir konuşma rahatlılığına sahip”, “süssüz, abartısız, üslupta yalınlık, saydamlık ve doğallığı isteyen” bir şairdir bu. Belinski’nin tanımlarıyla “kaynağında gerçekçiliğe yalın ve saydam bir bakış” ve “sanatsal vicdanlılık” (hudojestvennaya dobrosovestnost) vardır…(Bunlar, Puşkin gerçekçiliğinin, çok geçmeden gelişecek, derinleşecek, sistemleşecek özellikleridir.)

Puşkin’in Yüzbaşının Kızı adlı romanı, her şeyden önce bir ozan olan Puşkin’in bir yazar olarak tanınmasına neden olmuştur.

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz