İnsanın babasının 100 yaşına girmesi bir tuhaf, bu yüzden tebrikler almak daha da garip yada bana öyle geliyor. Oysa ben doğduğumda babam 42 yaşındaydı, oysa şimdi aramızda 22 yaş kaldı, bu sevindirici mi bilemem ama sanırım yavaş yavaş yaşlanıyorum.
58 yaşıma girdim geçenlerde. Babam 58 yaşında neler yapıyordu diye düşündüm. 1973 yılı yani 12 Mart darbesinin sonraları. Deniz Gezmişler idam edilmiş, neredeyse doğduğundan beri tanıdığı ve çok sevdiği Sinan Cemgil öldürülmüş, tartışmasıyla, kavgasıyla en yakın arkadaşı Kemal Tahir’i kaybetmiş, darbe sonrası yurtdışında okumak zorunda kaldığımızdan bana, Ali’ye ve Ateş ağabeyime para yetiştirmeye çalışıyor ama demokrasi savaşımından da zerre ödün vermeden yazılarını yazıyor. Saniyesi boş değil yani, bir de üstüne üstlük Nesin Vakfı’nı kurmuş, bu dediklerimi o sıralar bina olmadığından çoğu zaman çadırda yapıyor.
Ben 58 yaşımda Kahramanmaraş Kitap Fuarı’ndayım. Hem kendi kitaplarımı imzalıyorum hem de babamla Ali Nesin’in kitaplarını satıyorum. Babamın 70’lerde çadırda kalarak başlattığı Nesin Vakfı’na ve Ali’nin kurduğu Matematik Köyü’ne para kazanmaya çalışıyorum.
15’inde Istanbul’da “Aziz Nesin 100 yaşında kutlaması” var ama babam gibi cimriliğim tuttuğundan geceye bizi temsilen ikizlerimi gönderdim.
Fuar fena gitmiyor, 19 Aralık yaklaşıyor, cezaevlerinde devrimcilerin katledildiği zaman. Huzursuzum, doğal olan protestolara hükümet müdahale ederse daha genç öldürülür mü diye aklım beynimi kemiriyor. Yeni kitabımın baskısını hazırlamam gerek, bir kitabımın 2. Baskısının düzeltmeleri var, kendi siteme yazı yazmam lazım. Bunları okuyunca şaşırmayın, babamın onda biri bile çalışmıyorum, esasında ailenin en tembeliyim ben. Yıllar önce ikmale kalmıştım, babam aylarca “Ne zaman çalışacaksın derslere?” diye sorduğunda hep “Yarın babacığım…” diye kandırdım yada kandırdığımı sandım ama sonuç olarak sınıfta kaldım orta 2’de… Babama sınıfta kaldığımı söylediğimde bana gülümseyerek baktı ve “Doğal oğlum, tembelin çalışma günü yarındır…” demişti…
Ve ayın 20’si geldi, babam 99 yaşını bitirdi, herkes kutluyor, standa gelenler çok cesur olduğumu söyleyip şaşırıyorlar. Katliamın olduğu Kahramanmaraş’a gelmem onlara göre cesaret. Oysa bana göre cesaret değil, bu tür kültürel olaylar, insanların kitap okuması bu ve benzeri katliamları önleyecek diye düşünüyorum. İmza ve söyleşiler için sadece büyük şehirlere giden aydınlara kızıyorum içimden, kimileyin de dışımdan.
Bana şaşırmaları boşuna değil, 19’u cezaevi katliamı, 20’si babamın doğum günü, 21’iyse Maraş katliamının başladığı gün. Ben 21’inde gazetede nöbetçi bırakılmıştım, Can Ataklı’yla masalarda uyuyarak gazete değişikliklerini yapıyorduk. O zaman böyle bir teknoloji yok ama bütün olayları telefondan dinleyip yazarak izliyorum, önemli olayları yazıp Can’a veriyorum. Önemli dediğim olaylar, cinayetler, birisiyle konuşurken karşı eve girildiğini yazıyorum ve birbirine karışmış kurşun ve çığlık sesleri yankılanıyor kulaklarımda.
Maraş’a geldiğimden beri aynı sesler hep kulaklarımda. O dönem öldürülen Alevi kürtler Maraş’ı protesto ediyor, kimi alışverişini Sivas’tan, kimi Antep’ten, kimi de Kayseri’den yapıyor. Fuara bile hemen hemen gelmiyorlar, tavırlılar merkeze.
21’inde neredeyse sokağa çıkma yasağı var, faşistler ufak bir afiş yapmış, katliamı kutlayacaklar, devrimciler de anacaklar. Bu doğal haklarının elinden alınması için bir gerekçe bulmalı, devlet, işte o kutlama afişi bunun için yeterli. Olay çıkmasın diye valilik anmayı da yasaklıyor.
HDP ve CHP Maraş dışından geliyor, içerden İnsan Hakları Derneği bastırıyor ve sonunda saatlerce uğraştıktan sonra buluşup bir cemevinde anmalarını yapıyorlar. Dayak yemedik diye içimden valiye teşekkür bile ediyorum, düştüğümüz duruma bakar mısınız?.. Sebahat Tuncel gelenlerle birlikte, tek başıma olduğumdan ayrılamadım ama kızdığında bile güleç olan yüzü geliyor Sebahat’ın gözümün önüne.
İşte baba, sen 57’in bitirdiğinde nelerle uğraşıyordun, ben 10 günlük fuarda neler yaşadım. 100 yaşına girdiğine göre arada 43 yıl var ama değişen fazla bişey yok baba… Oğlum ve kızlarım 58’e geldiklerinde neler yaşayacaklar, kestirmesi zor değil, büyük bir olasılıkla onlar da bir Zübük’le uğraşacaklar…
Aralık 22, 2014 | ahmetnesin.com
Baba 100 Yaşına Bastın, Ben De Kahramanmaraş’tayım…
Hala Platon’un yazılarının altına imza atacak kadar beğeniyoruz. Sen kırküç yılın hesabını yapıyorsun. Bu kadar yılda ancak bu kadar evrimleşebiliyoruz. Aziz Bey doğa binlerce yılda tekrarlaya tekrarlaya öğreniyor diyordu. Biz de doğanın bir parçasıyız. 50 gram aklımız var diye sen bizi bir şey mi sandın? Tabikide Bursa escort kızları her zaman sizler için ellerinden gelinin en iyisini bursa escort sitesinde sizler için en güzellerini yapmaktadırlar. Bursa escort sitesi.