İsmail Beşikçi’yi 17 yıl hapiste tutanların anlayamadığı gerçek – Nazım Alpman

İsmail Beşikçi’nin adı yazıldığında karşısına doğrudan “Kürt Sorunu” gelir. Akademik kariyerini yaşadığı ülkenin insanlarına adadı. Kürtler üzerine araştırmalar yaptı, eserler verdi. Beşikçi Hoca’nın yazdığı 36 kitaptan 32’si Türkiye’de yasaklandı!
Yasaklayacaklarına açıp okusalardı, belki bugün “Kürt Sorunu” diye bir kanlı çıkmaz sokağın daralar kaldırımlarında zaman kaybediyor olmayabilirdik!
Okumuyorlar, okutmuyorlar, ders çalışmıyorlar, çalışanları da cezalandırıyorlar!

İsmail Beşikçi sadece yazdığı kitaplar yüzünden bugüne kadar tam 17 yıl hapis yattı.
Beşikçi gibi bir düşünce özgürlüğü mağduru olan Prof. Dr. Fikret Başkaya yazdığı “Paradigmanın İflası” adlı kitabı yüzünden cezaevine gireceği sırada kendisiyle bir söyleşi yapmıştım.
Başkaya “biz bilim adamıyız, tespitlerimizi yaparız, toplumla paylaşırız” demişti:
-Tıpkı doktor gibi… Kontroller sonunda bedende kanser hastalığı var diyoruz. İnanırsın tedaviye başlarsın, inanmazsın başka bir doktora gidersin, başka kontroller yaptırırsın. Ama teşhis koydun diye doktoru hapse atar mısınız?
Batılı bilim insanları sosyoloji alanında akademik çalışmalar yaptıkları için cezaevine konulan üniversite hocalarının başına gelenleri anlamakta zorluk çekiyorlarmış.
İlkel bir bakış açısı değil mi?
Hastalığı iyileştirmek yerine doktoru ortadan kaldırmayı “yöntem” olarak benimsemiş olmak!
Türkiye bu çağ dışı davranış biçimini devlet modeli olarak benimsemiş ve inatla sürdürüyor.
Artık o günler geride kaldı diyeceğiz ama öyle bir durum da yok.
İsmail Beşikçi, yine Kürt Sorunu üzerine kaleme aldığı bir makalesi yüzünden hapis cezası tehdidiyle yargılanıyor.
Dünya dönüyor dediği için engizisyon mahkemesinde yargılanan Galilei Galileo’dan hiçbir farkı yok! Galileo’nun kitabını yasaklayan Kutsal Engizisyon, 1633’te onu müebbet hapse mahkûm etti.
Bu “önleme” rağmen -bilindiği üzere- dünya dönmeye devam ediyor!
İsmail Beşikçi’yi 17 yıl hapiste tutanların anlayamadığı gerçek şu:
Dünya nasıl dönüyorsa, Kürt Sorunu’da varlığını koruyor, genişliyor, gelişiyor, boyut değiştiriyor. Ama bu konuyla ilgili kafa yoran akademisyenleri hapse atmakla ortadan kalkmıyor.
Eğer Beşikçi’yi okusalardı kara kuvvetleri eski komutanı Aytaç Yalman’ın, büyük bir içtenlikle itiraf ettiği Güneydoğu’daki Kürt gerçeği hakkındaki sözlerine şaşkınlıkla bakmazdık. General Yalman, Milliyet’ten Fikret Bila’ya (Komutanlar Cephesi kitabı) aynen şöyle dedi:
-Kültürel hareketleri bile ayaklanma olarak algılıyorduk! Çünkü yetişme tarzımız böyle…
Aytaç Paşa, bunun yanlış olduğunu kabul ediyor ama emekli olduktan sonra…
Ameliyat masasında hastayı öldüren acemi doktor misali…
Böyle sonradan ağlayacağınıza zamanında okusanız olmaz mı?
Okuyanlar da var…
İsmail Beşikçi’nin Çağdaş Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi yayın organı “Hukuk ve Toplum” dergisine yazdığı “Ulusların Kendi Geleceğini Tayin Hakkı ve Kürtler” başlıklı makalesini okuyan İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Hakan Karaali, Beşikçi’nin bu yazısıyla PKK propagandası yaptığına karar vererek ceza istemli dava açtı.
Böylece Türkiye’yi zaman tüneline sokup 1633’lerdeki Avrupa’sının yanına koydu.
İsmail Hoca, 28 Temmuz 2010 Çarşamba günü saat: 09.10’da İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde derginin Yazı İşleri Müdürü avukat Zeycan Balcı Şimşek ile birlikte yargılanacak.
Mahkemenin kararı ne olursa olsun sonuç değişmeyecek:
-İsmail Beşikçi tezleri ve Kürt Sorunu gerçektir!

Not: İsmail Beşikçi 1939 Çorum/İskilip doğumlu bir Türk olarak bu ülkede yaşayan Türklerin iftihar kaynağıdır!

Nazım ALPMAN’ın  14 Temmuz 2010 tarihli “İsmail Beşikçi ve Kürt gerçeği!” başlıklı yazısı
Kaynak: www.internethaber.com

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz