Aşklar İçinde Bir Kentin Herhangi Bir Kentin
I
Benim yüzüm bir bayram telaşıdır
Küller ve biraz da deniz artıklarıyla
Ben ki çocuklarla büyüdüm ve
(Bu yüzden uzundur ya biraz kollarım)
Bir denizde bir akşam gittim ölümü
Yosunlar rüzgârlar gözleriyle balıkların
Hâlâ saçlarıma takılmış bulurum
Bir balığın pullarını ve tuzu
Şimdi bir yolu yürüyoruz ya seninle
Birden üçüncü sınıf bir lokantadayız işte
Bir kadın senin ağzınla gülüyor ve
Ne mutlu ne mutsuz.
Nedir mi mutluluk diyorsun
Bir eylülü gitmek belki de böyle
(Eylül ki en kanayan aydır tarihte)
Ve birden o adam gösterisine başlıyor
Yırtılan sesiyle.
Sanki sarı beyaz kara
Sanki bütün ırklar birlikte bağırıyorlar
Ve sanki insanlığın hali.
Ve soruyorum kendi kendime
Lokantalar neden insanlığın haline benzer
Böyle bir dünyadayız işte yürüyoruz yürüyoruz
Ağzımdan diyordum daha çok ağzımdan öp beni
İnsan yaşarken bilmez yaşadığını.
II
Böyle çıktık sonra akşama akşam dediğimize
Bir denize bir denizin birdenbireliğine
Ben aklımdan ağaçlıklı ağaçlıksız yolları geçiyorum
Bir çocuğun yüzünde sanki bir öğle sonuyum
Tam neredeydi şimdi bir türlü çıkaramıyorum
Bir sokak unutmuş sokaklığını gidiyordu
Belki bir resimde yaşamaktan sıkılıp çıkmış geliyordu
Belki de Dul Bayan Suzan Adoni’nin ayininden dönüyordu
Diyordum herhalde bu ikisinden biri olmalı
Bir sokak da çünkü her zaman kendinde değildir
Susuyoruz ve
Sanki dergilerde kalmayı seçmiş şiirler gibiyiz
Hem gün gelir şiirler de eskir biliyorsun
Kalır ama bir yerlerde bir eylülün eylül olduğu
Ben ki dikkatli bir su gibi yaşadım
Seninle ve küllerle.
III
İlk kar Toroslara yağdı diyor bir ses
Yağmış gibi anafor gözlerine
Oturdum sonra gözlerini düşündüm gözlerini buldum orda
Bir deniz gibi uzandım içlerine
Çakıllardan en harlı ateşler yaktım bıraktım
Kaldım öylece uzun çayırında saçlarının
Dedim ki hatırla hatırlamaktır zaman
Bütün dillerde.
Yüzün de odur
Yüzün ki bir ormanın sayısız en sık yerinde
Bir akşamın akşam olduğudur bende
Hem bak tarih de kabarmış bir anıdır
Zaman da. Çarşı gül ağzında
Geçtik denizi öylece indik sonra geceye
Geçmiş gibi bir göğü bir baştan bir başa
IV
Senin bütün bir gün bir sokağı seyrettiğin olmuş mudur
Bir kentin herhangi bir kentin
Şimdi bu kenti tepiyoruz ya
Her kent bir yaradır bende
Bir elmayı ısırıp bırakmak gibi çürümeye
(Belki de sadece bende benim uzun yüzümde)
Bak işte bu sokaktır senin ruhun diyorum
Sokakların da ruhu vardır çünkü (varsa ruh)
Bir kez göçüp gitmiştim de o zaman anladım
Ben bunu. O zaman buldum kendimi
O zamandan beridir her yerdeyim
Bir denizkabuğunda örneğin parçalanışında bir taşın
Böyle oldu işte su yüzüne vurması gibi bir batığın
Benim aşkta aldığım bu upuzun yol
Ağzımdan diyordum daha çok ağzımdan öp beni
İnsan yaşarken bilmez yaşadığını.
İlhan Berk
Gökkuşağı/Deniz Eskisi