Kocaman bir yumak kapının orda yuvarlanıp kalmıştı.
Eşikten başımızı uzatıp:
‘Nasılsın?’ dedik. Sanki
bir sandalyenin yerini değiştiriyormuş gibi
‘Ölüp gidiyoruz işte!’ dedi,
kaldırmadan başını.
Günlük işlerdenmiş gibi ölüm.
Eşikten başımızı uzatıp:
‘Nasılsın?’ dedik. Sanki
bir sandalyenin yerini değiştiriyormuş gibi
‘Ölüp gidiyoruz işte!’ dedi,
kaldırmadan başını.
Günlük işlerdenmiş gibi ölüm.
Günlük İşlerdenmiş Gibi Ölüm
Dönüp duruyor yol. Sonunda orda durduk.
Açık kapıdan gördük,
oturmuş yün eğiriyordu
Elinde kirmeni.
Kocaman bir yumak kapının orda yuvarlanıp kalmıştı.
Eşikten başımızı uzatıp:
‘Nasılsın?’ dedik. Sanki
bir sandalyenin yerini değiştiriyormuş gibi
‘Ölüp gidiyoruz işte!’ dedi,
kaldırmadan başını.
Günlük işlerdenmiş gibi ölüm.
Bir rüzgâr dövüp duruyordu önündeki denizi
Arada bir başını kaldırıp baktığı.
İlhan Berk