Öncelikle bir şeyi açığa çıkarmak durumundayız. Kötü nedir? İyi nedir? Bir şeyin iyi ya da kötü olduğunu nasıl anlayabiliriz? Mutlak iyi, mutlak kötü nedir?
Dünyanın birçok yörelerinde, toplumlarında, bir yığın değişik ortamlarda iyi ve kötünün tanımı her zaman farklı farklı görüntüler sergileyebilmektedir.
Akla gelen en kısa tanım şudur: Toplum ve ahlak kurallarına uygun olan her şey iyi, uygun olmayan kötüdür.
Ararsanız her insanda kötülük bulabilirsiniz. Fakat isterseniz çok iyilikler de görebilirsiniz. İyi ya da kötü her düşünce önce insanın kafasında vardır.
Kötülüğün yolu kestirmeden geçer, ancak iyiliğin yolu uzun ve zordur. Zaten tüm iyi şeyler, sonu iyi biten kötülüklerdir.
İyinin ve iyiliğin gerçekten verici olduğunu, doyurucu olduğunu bilmek durumundayız. Gözlerimizi kapatarak görmeyi önleyemeyiz. Belki bir süre geciktirebiliriz. İyi, iyiden asla korkmaz. İyi niyetli kişi olmak, sakatlar arasında topallamaktan bile sakınmaktır.
İyilik yaparken hareketlerinizde ölçülü olmaya çalışın. Dozunu fazla kaçırmadan ve karşınızdakini üzmeyecek, kabullenilebilecek bir biçimde iyilik yapmaya çalışın. İyi ya da kötü insana çevresinden yansır.
Eğer iyilikleri bir gösteri havasında yaparsanız; karşınızdakinin üzüldüğünü, ezildiğini, hiçliğini hissettiğini göreceksiniz. Bu duygular önünde sonunda nefrete dönme noktasına gelir. Altından kalkılamayacak iyilikler, insanın özgürlüklerini kısıtlar.
Veren insan belli etmese de hep bir alacağın tahsili peşindedir. Çoğu kişi, yaptıklarının karşılığında, içten içe de olsa övülmek ister. Kimisi karşısındakinden ille de sevgi, saygı, boynu büküklük, dalkavukluk bekler.
Kimileri ise sözde karşılık beklemeden verir görünmeye çalışırlar. İlk bakışta sizden istedikleri bir şey yoktur. Ama, “Bir teşekkür bile etmedi” diye başlayan sitemlerle minnet, saygı, teşekkür ve sevgi aramamazlık da edemezler. İyilik yapacaksanız, bedelini hesaplamaya kalkmayın.
Kimileri de iyilik yaparken gerçekten bir şey istemezler. Fakat bu kişiler de bu bedeli Tanrı’dan hemen tahsil etmek ya da alacağının sevap hanesine kaydedilmesini ister. “Ben ki” diye başlayan ve “Cennetten bir köşe” istemi ile noktalanan sözde bir hak ediş.
Bir iyiliği ille de bir bedel karşılığında yapacaksanız, yaşamınız boyunca size yapılan herhangi bir iyiliğe karşılık yapınız. “Yaptığınız iyiliği hemen unutun, ama size yapılanını asla.
Özgür, mutlu, birbirlerini gerçekten seven, arayan, sayan insanlardan oluşan bir toplumun yaratıcısı olmak, önce insanlar arasındaki ödenmesi güç ya da kırıcı olan borçlulukları ortadan kaldırın. Samimi ve önyargısız ilişkiler içinde olun. Çoğu insan için, iyilik de, güzellik de aynada seyrettiği kendisidir.
İnsana en iyi gelen şey, bir kötü gidişin, iyi bitişidir.
İyilik de, kötülük de insanın içinden kaynaklanır. Önemli olan bu duyguları “İnsan Olmanın Ayrıcalığı” ile törpülemesini bilmektir.
Unutmamamız gerekir ki: “Kusursuz olmak için, doğmamak gerekir.”