Bir düşünceye ölüme değin bağlı kalmak, eskiden beri övüle gelmiştir. Ama çoğun, o düşüncenin niteliği değildir beğenilen, salt bağlılık erdemidir. Nice devrimciler bilirim, başına şapka giymemek için Mısır’a gittiğinden ötürü Mehmet Akif’i övmüşlerdir. (…)
Ataç’ı sık sık düşünce değiştirmekle suçlarlardı. Önden sevdiği bir ozanı sonradan yerermiş;bir gün şunu dediyse, ertesi gün tam tersini söylenmiş. Anımda aldanmıyorsam, Ataç, bir yazısında, aşağı yukan, şöyle yanıtlamıştı onu yerenleri:
«Düşüncemi değiştirdiğimi söylüyorlar. Büyük düşünürlerin başarabileceği iştir düşünce değiştirmek. Oysa benim iki üç düşüncem var, sırayla kullanıyorum onları. Benden de az düşüncesi olanlar, düşünce değiştirdiğimi sanıyorlar.»
Belki de Gide’i düşünmüştür böyle söylerken Ataç, çünkü ozanlarla, yazarlarladır onun işi. Oysa düşüncelerini değiştirdiklerini söyleyenler yalnız onlar değildir; bilim adamları, devlet adamları da vardır düşünce değiştiren. Demek, bir düşünceye bağlılık erdemi karşısında, düşünce değiştirmek erdemi de var; aldandığımızı, yanıldığımızı anlayınca artık düşüncemizde direnmemek, yeni baştan doğruyu aramak erdemi. Bilimle uğraşanların töresi bu değil midir? Deneylerin yanlış çıkardığı bir varsayımda direnmek erdemlilik sayılamaz. Bunun gibi, boş inançlara bağlılık da övülemez.
Bir düşünceye bağlı kalmak erdemi gibi, düşünce değiştirmek erdemi de çekicidir, sarar. Bu yüzden, düşüncelerini değiştirdiklerini söyleyenler az değildir .
Ancak, düşüncelerimizi değiştirmek pek de kolay olmasa gerek. Bunun için, önce bir düşünceniz olacak, sonra başka bir düşünce daha edineceksiniz, daha sonra o güne değin yanıldığınızı kendinize de, çevrenizdekilere pekyürekle söylemekten çekinmeyeceksiniz… Babayiğitlik ister, herkeste bulunmaz bu erdemler.
(…)
Sanat yapıtları karşısında değişmenin ise, korkulacak bir yanı da, övünülecek bir yanı da olmamak gerekir. Önden sevdiği bir ozanı sonradan yerdi diye —böyle yaptı ise^— Ataç’ı suçlamak yanlış olduğu gibi, Ataç’m da ben değişiyorum gibilerden övünmesi yersizdir. Gerçekten düşünen bir kişiye yakışan, bu değişikliğin nedenleri üzerinde durmak, böyle yaparken de gösterişten, başkalarını aldatmaktan kaçınmaktır.
Bana sorarsanız, değiştiğini söyleyen birine inanmam için, onun önceden düşündüğüne inanmam gerekir, derim. Öylesine değişenler var ki, eskiden inançla, gözleri sulanarak savundukları düşüncelerin topunu, gene inanarak, gözyaşları ile yererler. Oysa Bacon: «Eskiyen düşüncelerimizi atarken uyanık olmalıyız. Çünkü ishal gibidir bu iş, iyileri de birlikte gider.» diyor.
Doğu – Batı, 1961
T. Edebiyatından Seçmeler, Cevdet Kudret, İnkılap ve Aka, 1981 s.503-504