Değişim Atölyesi Oyuncularından Değişik Bir Eylem


Kanıksıyoruz… Kanıksadıkça kendi benliğimizi yitirip, toplum yaşamından uzaklaşıyoruz. Düşünmüyoruz… Bize sunulan eğlence dünyasının birer nesnesi haline gelip, olan bitene ses çıkarmıyoruz. İrademiz elimizden alındığı oranda uluslararası tekeller zenginleşiyor. Susuyoruz ve korkuyoruz… Üzülmek, ağıt yakmak Filistinli bebeklerin kanları üzerlerine sıçrayan först leydi’lere düşmez. Görüyoruz ve susuyoruz. Sokaklarda kefenli bebek ölülerini görüyoruz ve yolumuza devam ediyoruz.



Diğer fotoğrafları görmek için burayı tıklayınız
Bize biçtikleri kültürel ortam, parayla satın alınmış, soysuzlaştırılmıştır.
Her gün tv’nin soğuk camında çocuk ölüleri görüyoruz. Şükrediyoruz bir taraftan “bizim çocuklarımız öldürülmüyor” diye.
Siz tam şükrederken, tam kanıksarken biz sokağa çıkıyoruz. Kefenli bebek ölülerini aranıza, siz işe giderken, alışverişten dönerken, sevgilinizle buluşmaya giderken, otobüs beklerken, vitrinlere bakarken çıkarıyoruz. Kiminiz yüz çeviriyor kiminiz anlamaya çalışıyorsunuz yanınızdan gelip geçeni.
Sanatın iradesini her türlü elit zırvalıktan çıkartıp, aranızda dolaşıyoruz. Biz sizi görüyoruz, Filistin’de ölmüş bedenler de bizimle beraber ve onlar da sizi görüyor. Peki siz bizi görüyor musunuz?

Değişim Atölyesi Oyuncuları
Değişim Atölyesi Oyuncuları 2001 yılında farklı tiyatro disiplinlerinden bir araya gelen, insanın olduğu her yerde oynamayı amaçlayan oyuncular tarafından Ankara’da kuruldu. Grup, 2006 yılında aynı adla İstanbul’da bir şubesini oluşturdu. Bugüne kadar 40’ın üzerinde tiyatro oyunu sahneledi. Aynı zamanda sokak tiyatrosu da yapan Değişim Atölyesi Oyuncuları, sanata bakışlarını kısaca; “Bütün bunlardan dolayı yaşamımıza yön veren düşüncelerimizi politikadan yalıtamayız. İçinde yaşadığımız dünyayı ancak ideolojik olarak kavrar ve politik yanıtlar üretiriz. Bu anlamıyla tiyatroyu ya da genel olarak tüm sanat etkinliklerini politikadan ayıramayız.” olarak açıklıyor.

Haber: Değişim Atölyesi Oyuncuları
Fotoğraflar: Nazım Serhat Fırat

1 Yorum

  1. Çok anlamlı bir eylem….

    herşeye karşı bu kadar vurdumduymazken….
    eski dönemlerde skolastik çağ diye ifade ettiğimiz dönemlerde de insanlar engizisyon mahkemelerine seyirci kalıyordu…ve hatta kafası kesilenlerin çoğu aydın insanlardı…farklıydılar diğerlerinden çünkü farklı düşünüyorlardı…ve izlenmeleri onları anlamayan insanlar tarafından zevkle izleniyordu…insanlık geçmiştede cehaletinin perdelediği merhametten yoksundu yani….

    şimdi bana ters gelen şu ki aydın dediğimiz insanlarda susuyor…sanatçı dediğimiz ileri insanlarda susuyor…politika susuyor,politikacı susuyor….yani gözlerimizin önünde olan tüm bu vahşete herkes susuyor…

    halbuki geçmişte susmayan insanlar kelleleri pahasına düşüncelerini söylemiştir…şimdi susanlar çıkarları pahasına düşündüklerini unutmakla yetiniyor….

    evet filistin…evet insanlık ayıbı…bu kadarmı iki sözcükle bitirebileceğimiz bi acı mı çektikleri…hangi çocuğun gözbebeğindeki ıslak mağrur korunmak isteyen bakışı bu kelimeler kurtarabilir..hangi annenin yanan bağrını içindeki ateşi söndürebilir…her bomba geçmişe sıkıldı..kent yok oldu..her silah insana ulaştı geleceklerinden oldu…tüm tarihi,tüm geleceği ve o anı silen bombaları hangi kelimelerle anlatabiliriz ki…bilemiyorum gerçekten….

    heleki sağduyumuzu kaybetmişken…bize dokunmayan yılan bin yaşasın derken…kimin yarasına merhem olabiliriz…kimin yüreğindeki ateşi söndürebiliriz bilmiyorum….

    izleyici olmak….bu çok acı…

    insanı anlamaktan acizsek yaşama onurumuzu kaybetmişiz demektir…

    ve değişim atölyesi oyuncuları bu noktada gerçekten anlamlı bir eyleme girişmiş…bir nebze daha kundakta ki bebeği görmemizi sağlamak için bir adım atmış…

    fakat nice adımlar lazım…atılması gereken….

    ve toplumsal yozlaşmamıza engel olacak siyaseti, sanatı,düşünceyi ve o onurlu insanları istikrarla ve sabırla bekliyorum…..

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz