657 Sayılı Yasada Yapılması Planlanan Değişiklikler: Kamu kurumları şirket, yurttaşlar müşteri

Devlet Bakanı Hayati Yazıcı tarafından açıklanan 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nunda yapılması düşünülen değişiklikler mevcut kamu yönetimi kökten değiştirecek, kamu hizmetinin niteliği düşecek ve kamu emekçilerinin iş güvencesini ortadan kaldıran esnek çalışma düzeni getirecek. Uluslar arası sözleşmelerin gereği olarak getirilmesi zorunlu kimi haklar ve iyileştirmeler ise yasa değişikliğinin gerçek niyetini gizlemeye yönelik.  Tasarı kamu emekçilerinin grev ve toplu sözleşme hakkını tamamen ortadan kaldırmayı amaçlıyor. Sendikaları bir dernek haline getirmeyi, emekçileri eylemden, hak aramak ve taleplerini dile getirmekten yıldırmayı hedeflemekte. Siyasi kadrolaşmanın önünü açmayı,  sendika üyeliği ikramiyesi ile AKP iktidarı döneminde  % 900’lere varan üye artışlarıyla yetkili konfederasyon haline gelen iktidar yanlısı sağcı sendikaların daha da güçlenmesine imkan sağlayacak.

İşte 657 Sayılı Yasada Yapılması Planlanan Değişiklikler:

Ücretleri etkileyen değişiklikler;

Tasarının 1 ve 21/2/c maddeleri kademe ve dereceler ile ilgili yeni bir düzenleme getirmektedir. Bu durum hakları, özellikle ücretleri ilgilendirmesi bakımından önem kazanmaktadır.

Mevcut Yasa’nın 37 ve 64 numaralı maddelerinde daha önce “son altı yıllık dönem içinde sicil notu ortalaması doksan ve daha yukarı olanlardan son sicil notu olumlu bulunanlara” tanınan derece yükseltme ve kademe ilerlemesi kuralı kaldırılmıştır.

Bunların yerine “son on yıl içinde herhangi bir disiplin cezası almayan” derece yükseltme ve kademe ilerleme hakkı tanınmaktadır.

Ancak bu süre değişikliği aynı zamanda, 4 yıllık bir süre ile derece ve kademe ilerlemesini erteleme anlamına da gelmektedir. Tepkilerin azaltılması amacıyla tasarının 20. Maddesiyle, Yasaya 36 sayılı bir geçici madde eklenerek, kademeli geçiş uygulaması getirilmektedir.

Düzenleme, her ne kadar olumlu bir gelişme gibi görünse de kimi durumlarda bu haktan yararlanmak isteyenleri zorlayacak bir nitelik taşıdığı söylenebilir.

Kademe kavramına bir tanım getirilmesi ise Yasa’nın uygulanmasında kolaylık sağlayacak bir unsur olarak değerlendirilebilir.

Tasarının 2. Maddesi ile yine derece yükseltmeyi düzenleyen 68. Madde de değişikliğe gidilerek, yönetimin keyfine açık kapı bırakan “sicil bakımından üst derecelere yükselebilecek nitelikte bulunduğunun saptanmış olması” şartı kaldırılmıştır.

Aynı madde ile üst düzey görevlere dışarıdan atananlar için derece yükseltmede “özel kurumlarda veya serbest olarak” çalışılan sürelerde değerlendirmeye alınmaktadır. Ayrıca süre hesabında çalışılan kurumlar listesi de genişletilmektedir.

Atamalar ve görevlendirmelerle ilgili değişiklikler;

Tasarının 4. Maddesiyle Yasa’nın 91. Maddesinde önemli ölçüde değişikliğe gidilmektedir. Kadrosu kaldırılan memurların kendi kurumları içinde atanması ile ilgili işlemde 6 ay içinde atamanın yapılması koşulu getirilmektedir.

Kurum dışına yapılan atamalarda da 45 günlük teklif ve 30 günlük atama işlemi süresi koşulu getirilmiştir.

Eski kadroları ile yeni atandıkları görev arasında ücret, yan ödemeler gibi konularda olumsuz bir fark çıkması halinde bu farkların herhangi bir kesinti yapılmaksızın tazminat olarak ödenmesi öngörülmektedir. Buna fazla çalışma ücreti, fiilen yapılan ders karşılığı ödenen ek ücretler ve nöbet ücretleri dahil edilmemektedir.

Maddeye eklenen son fıkra ile küçük de olsa bir sorun yaratılmış görünmektedir. Unvanları müdür ve daha üst olanlar ile danışma ve denetim işlevlerine ilişkin kadrolarda çalışanlar bu unvanlarına uygun yer bulunmaması halinde Araştırmacı kadrolarına atanabilecektir. Oysa bu maddenin bütüne hakim olan “niteliklerine uygun bir kadro” tanımlamasına uygun düşmeyen bir yaklaşım izlenimi vermektedir.

Çalışma süreleri ve yerlerini etkileyen değişiklikler;

Yasa’nın 100. Maddesiyle düzenlenen günlük çalışma saatlerinin tespitinde hem engelliler hem de genel anlamda bazı esneklikler getirilmektedir.

Tasarının 5. Maddesiyle getirilen yeni düzenlemeyle engellinin durumu, hizmet gerekleri, iklim ve ulaşım şartları göz önünde bulundurularak çalışmaya başlama ve bitiş saatleri, öğle dinlenme süreleri merkezde üst yönetici, taşrada mülki amirlerce farklı belirlenebilecektir.

Ayrıca memurların yürütülen hizmetin özelliklerine bağlı olarak çalışma saat ve süreleri ile görev yerlerine bağlı olmaksızın çalışabilmelerine olanak sağlanmaktadır. Bunların yöntem ve kuralları Bakanlar Kurulu tarafından belirlenecektir. Burada geçen “görev yerlerine bağlı olmaksızın” ifadesinin nasıl bir uygulamayı kapsadığı ancak Bakanlar Kurulu’nca açıklandığında açıklığa kavuşacaktır. Biz şimdilik buraya bir “mim” koyalım.

24 saat devamlılık gösteren görevleri düzenleyen 101. Madde kadınlar ve engelliler lehine olacak şekilde yenilenmektedir. Doktor raporuyla hamileliğin 24. haftasından önce ve her koşulda 24. haftadan itibaren ve doğumdan sonraki bir yıl süresince gece nöbeti ve vardiyası verilemeyeceği kuralı konulmaktadır. Engellilere ise isteği dışında gece nöbeti ve vardiyası görevi verilemeyeceği belirtilmiştir.

Sosyal hakları etkileyen değişiklikler;

Tasarının sosyal hakları etkileyen bölümleri annelik, babalık, mazeret ve refakatçı izinleri gibi başlıklardan oluşmaktadır.

Kadınların tasarı üzerinde ciddi bir etkilerinin olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Çünkü hemen her maddede kadınlara yönelik bir pozitif ayrımcılık uygulaması görülebilmektedir.

Bu çerçevede mazeret izinlerini düzenleyen 104. Madde değiştirilirken erken doğum olasılığı da dikkate alınmaktadır. Doğumun erken olması nedeniyle doğum öncesi kullanılamayan analık izin süreleri, doğum sonrası analık iznine eklenmektedir.

Maddenin mevcut halinde bulunan sürelerin memurun sağlık durumuna göre “tabip raporunda belirlenecek miktarda” uzatılması hükmü kaldırılmaktadır. Bunu yerine doğum öncesindeki son üç haftaya kadar çalışan kadınların kullanmadığı süreler, doğum sonrasındaki izin süresine eklenmesi getirilmektedir.

Doğum sırasında veya sonrasında analık iznini kullanırken yaşamını yitiren annenin ölümü halinde memur olan babaya isteği halinde anne için öngörülen süre kadar izin verilebilecektir.

Doğum nedeniyle alınan babalık izni süresi 3 günden 10 güne, evlenme, yakınların ölümü hallerinde verilen izinler ise 5 günden 7 güne çıkarılmaktadır.

Süt izni için daha önce uygulanan izin süreleri de önemli oranda artırılmaktadır. İlk altı ay için günde 3 saat, ikinci altı ayda ise günde 1,5 saatlik süt izinleri, hangi saatlerde ve günde kaç kullanılacağı tercihi anne memura bırakılacak şekilde düzenlenmektedir.

105. Maddede memurun çalışma süresine bağlı olarak verilen hastalık izinlerindeki bu koşul kaldırılmaktadır. Tedavisi uzun sürecek hastalıklarda izin süresi 18 ay, diğer hastalıklarda 12 aya kadar izin kullanılabilecektir.

Yurtdışı görevlerde hasta olanlar için ise gerekli olan sağlık raporunun, bulunulan ülke koşullarına uygun olarak düzenlemesi kuralı getirilmektedir.

Görevi sırasında ve görevinden dolayı kazaya geçiren veya saldırıya uğrayan ya da meslek hastalığına yakalanan memur iyileşinceye kadar izinli sayılmaktadır.

İyileşemediği için emekliliğe sevk edilen ancak daha sonra iyileştikleri sağlık kurulu raporu ile tespit edilenlerden görevlerine dönmek isteyenler niteliklerine uygun kadrolara öncelikle atanacaklardır. Mevcut hükümde yer alan “eski derece” ibaresine tasarıda yer verilmemiştir. Bu durumun bir sorun yaratıp yaratmayacağı ancak uygulama içinde anlaşılabilecektir.

Maddeye 108. Maddeden değiştirilerek eklenen bir fıkra ile memurun bakmakla yükümlü olduğu yakınlarına refakatını gerektiren zorunlu sağlık sorunlarının bulunması hali için de izin düzenlenmektedir. Refakat izni üç aya kadar verilebilmekte ve gerektiğinde bir katına kadar uzatılabilmektedir.

Yürürlükteki 108. Maddede aylıksız izin grubunda yer alıp, 6 aya kadar verilen ve bir katına kadar uzatılabilen refakat izini, artık “aylık ve özlük haklarına dokunulmaksızın” verilmektedir.

Aylıksız izinleri düzenleyen 108. Maddeye tümüyle değiştirilmekte ve birçok yenilik getirilmektedir. Bunlar arasında;

Ücretli olarak kullanılan refakat izninin bitiminden itibaren raporla belgelemek kaydıyla 18 aya kadar,

Doğum sonrası analık izninin ve babalık izninin bitiminden itibaren 24 aya kadar,

Üç yaşını doldurmamış çocuğu evlat edinen evlat edinenlere 24 aya kadar verilen aylıksız izinler sayılabilmektedir.

Yeni düzenlemede özel bursla yurt dışına eğitime gidilmesi de aylıksız izin kullanılabilme koşulları arasında yer almaktadır.

Memurun isteğine göre verilen aylıksız izin için aranan 10 yıllık memuriyet süresi, yeni tasarı ile 5 yıllık hizmet süresine indirilmektedir.

Mazeretlerine bağlı olarak verilen bu aylıksız izinlerde, mazeretin ortadan kalkması halinde derhal görevine dönmek gibi bir belirsiz ifadeden 10 gün gibi yeterliliği tartışmalı olsa da net bir tanıma kavuşturulmaktadır.

Ödül ve disiplin yönünden etkileyecek değişiklikler;

Yasa’nın takdirname başlığını taşıyan 122. Maddesi, başlığı dahil olduğu gibi değiştirilmektedir.

Başarı, üstün başarı değerlendirmesi ve ödül başlığını taşıyan yeni düzenleme, öncelikle tanıklar getirerek verilecek ödüller için somut ölçütler getirmektedir.

Ancak yapılan tanımların tamamının yalnızca ekonomik faktörler üzerinden bir değerlendirmeyi getirmesi, sosyal ve insani yönlerin ihmal edilmesi taslağın bir eksikliği olarak karşımıza çıkmaktadır.

Yeni düzenlemeyle ödüllendirilecek kadro sayılarına da sınır getirilmektedir.

Disiplin cezalarını düzenleyen 125. Madde de oldukça kabarık bir değişiklik listesi göze çarpmaktadır.

Olumlu olan yan, “toplu müracaat veya şikayet etmek” gibi geçmişte kişiye bağlı değişecek değerlendirmelere açık hükümlerin bir kısmının kaldırılmasıdır.

Bununla birlikte, mevcut Yasa düzenlemesinde uyarma cezası içinde yer alan “iş sahiplerine söz veya hareketle sataşmak”, tasarıda daha ağır bir disiplin suçu sayılmaktadır.

Disiplin cezalarının uygulanmasını düzenleyen 132. Madde de değişikliğe gidilerek, aylıktan kesme veya kademe ilerlemesinin durdurulması ceza alanların atanamayacakları görevlerin sayısı artırılmaktadır.

Verilen disiplin cezalarına itiraz sisteminde de yenilikler öngörülmektedir. 135. Maddeye eklenmek istenen yeni fıkralarla karara 7 gün içinde itiraz edilmesi aksi halde kararın kesinlik kazandığı kuralı konulmaktadır. Aynı şekilde itirazların karara bağlanması da 30 günlük süreye bağlanmaktadır.

Kuşkusuz 657 sayılı yasada değiştirilmesi gereken pek çok hüküm vardır; ancak bunlar emekçilerin temsilcilerinin de görüşü alınarak geniş bir mutabakat ekseninde yapılmalıdır. Çünkü 657 sayılı yasa kamu emekçileri açısından bir üst sözleşme niteliğindedir. Bu nitelikte bir yasa tek yanlı dayatmayla değiştirilemez.

1 Yorum

  1. yasalar çok anlamlı ama hala kadınlar ezilmekte.dünyada kadına yönelik şiddet gün geçtikçe azalacağı yerde artıyor.bu en fazla doğu bölgelerinde görülüyor.kadın çocuklarının gözleri önünde dövülüyor,sövülüyor,sokağa atılıyor ama buna kulak veren yok artık kadınların sesinin duyulması gerekmekte.bütün dünya kadınlarını haklarını aramaya davet adiyorum

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz