Ali Şeriati: Sadece devletin konuşma hakkına sahip olduğu bir memlekette hiçbir söze inanmayın

Ali Şeriati♦ Bir toplulukta biraz sert konuşunca topluluktan biri üstada, “hep böyle konuşuyorsunuz, biraz da bizi rahatlatacak şeyler söyleseniz” diyor.  Ali Şeriati şöyle cevaplıyor;  Ben herkesi rahatlatmak için gelmedim. Ben rahatları rahatsız etmek için geldim. Ben esrar ve eroinmiyim ki herkesi rahatlatayım. BEN YAZILI CEVAPLARI OLANLARDAN DEĞİLİM. Eğer birisi gerçekten bir hizmet yapmak istiyorsa, rahat insanları rahatsız etmeli, suskunları konuşur, uysalları hareketli hale getirmeli, donuk insanlar arasında mücadele çıkarmalıdır.

Jean Paul Sartre: “Ben bir Tanrıya inanmıyorum ama inansaydım eğer bu Şeriati’nin Tanrısı olurdu.”

Okuyun, diyor okuyun. Çünkü mürekkebin akmadığı yerde kan akıyor.

Sonradan ilahi adalet diye adaleti göklere çıkardılar ki, yeryüzünde ondan söz edilmesin.

Kendi adına değil, Allah adına! Siyaset adına değil, hakikat adına!

Çağdaş dünyamızda artık toprağa, kana, devlete, ırka, bayrağa ve şahıslara tapılıyor.

Eleştirinin olmadığı yerde, putçuluk başlar.

Düşmanlık ile tarafsızlık dışında üçüncü bir yol var. o da fikri sorumluluktur. Bu, muhtaç olduğumuz bir şeydir.

Tüketicilik, insanın sürekli olarak kendi ömründen harcadığı taksitli bir hayat. Geçmişteki tüketimi karşılamak için daima geleceği satmak. Madem ki satın alma gücüm yok, madem ki zorunlu olarak bazı şeylere muhtaç kılındım ve madem ki param yoktur, öyleyse ömrümün kalan yıllarını satayım. İşte modern kölelik ve işte kölelerin özgürlüğü.

Kuran’ın ilk emri Oku’dur, ‘işit’ değil.

Her yerde olan fakirlik açlık ya da açıklık değildir. Fakirlik para ve altına sahip olamama da değildir. Fakirlik, sahafta satılmamış bir kitabın üzerindeki tozdur. Fakirlik, kağıt imha makinasında, gazete parçalayan bir bıçaktır. Fakirlik, arabanın camından dışarıya atılmış muz kabuğudur. *Fakirlik yemeksiz geçirilen bir gece değildir, fakirlik “düşünmeden” geçirilen bir gecedir.

Düşünme, itaat et diyenlere değil; düşün, sor, sorgula diyenlere kulak ver.

Tribünden gelen sesler süren savaşlardaki mazlumun sesini kısıyorsa futbol afyondur!

Dindar bir toplumu ancak din adına, din alimleri kandırabilirdi ve öyle de oldu.

Bir yerde yangın varken biri seni ibadet etmeye çağırıyorsa, bil ki bu bir hainin davetidir.

Camide olup ayakkabılarımı düşünmektense, yolda yürüyüp Allah’ı düşünmeyi tercih ederim.

Ey Muhammed getirdiğin dini öylesine bozdular ki artık sen bile tanımakta zorlanırsın.

Müslüman olamıyorsanız Marksist olunuz.

  “Ben artık gücün, zorbalığın ve baskının kulu; zulmün uşağı ve ücretli kölesi değilim. Aksine, özgür bir insanım, Hür’üm. İşte şahadet benim şahidimdir. Artık ne geciktirmenin, ne de sözün bir yeri vardır.

Ali Şeriati Sözleri

3 Yorumlar

  1. Sartre’ın Şeriati için bu sözü söylediğini hiç sanmıyorum. Kaynak gösterebilir misiniz? Ayrıca, Einstein Spinoza’nın tanrı anlayışına ilişkin kurduğu cümlenin birebir aynısı.

  2. Sanmamak, ne kadar sağlam bir dayanak! Bir Ali Şeriati kitabın girişi veya önsözüydü. Şimdi kitabı hatırlamıyorum ama zaten bir kaç çevrilmiş kitabı var bakarsınız.
    (Gereksiz bilgi: ayrıca Pariste Sartre’la komşuluk etmiştir.)

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz