Franz Kafka’nın basın ve siyaset üzerine düşünceleri: “Yalan bile doğru’nun hizmetindedir”

KafkaSavaş sonrasında toplanan o çok sayıdaki uluslararası konferanslardan konuşuyorduk.
Kafka şöyle dedi: «Bu büyük siyasal toplantılar, pek bayağı kafeterya toplantıları düzeyinde. Konferansa katılanlar elden geldiğince az şey söylemek için pek çok şey konuşuyor ve avazları çıktığı kadar bağırıyorlar. Gürültülü patırtılı bir suskunluk adeta. Gerçekten doğru ve ilginç olan şey ise, tek bir sözcükle değinilmeyen arka plandaki işlerdir.»
«Demek sizce basın doğru’nun hizmetinde çalışmıyor.
Kafka’nın ağzının köşeleri acılı bir gülümsemeyle büzüldü.
«Doğru denilen şey, yaşamın parayla satın alınamayan az sayıdaki gerçekten büyük ve değerli nesnelerinden biridir. Tıpkı sevgi ya da güzellik gibi armağan edilir insana. Gazete ise ticaret konusu yapılan bir maldan başka şey değildir.»

Ben ürkek ve çekingen: «Yani insanlığın aptallaşmasına hizmet ediyor basın», dedim.

Kafka güldü ve çenesini zaferi kazanmış bir edayla ileriye doğru çıkardı.
«Hayır, hayır! Her şey, hatta yalan bile doğru’nun hizmetindedir. Gölgeler güneşi karartamaz.»

Kafka’nın Birleşmiş Milletler için söyledikleri;
“Birlik, savaşın yerini belirleyen bir çarktır. Savaş devam ediyor, şimdi yalnızca başka silahlarla. Tümenlerin yerini bankalar alıyor: paranın savaş gücü savaş sanayisinin yerini alıyor. Birlik, bir uluslar birliği değil; çeşitli çıkar grupları için bir menkul kıymetler borsası.”

Dağların dorukları birbirlerini görürler. Genellikle aynı çevrede bulunmalarına karşın, eteklerinde yatan çukurluklar ve küçük vadiler birbirlerinden habersizdirler.

Gülme! Güzel olana karşı gözlerini kapamak istiyormuş gibi davranma. Gururunu gizliyorsun yalnızca. Gülümsemelerin? Dökülmemiş gözyaşları onlar.

Mutlu anılar kederle karıştıklarında daha tatlı oluyor. Dolayısıyla, üzgün değilim aslında, ama zevk için açgözlüyüm yalnızca.

Bir rüzgar esintisi, bir ölüm havasıdır bu yalnızca. Bir an içinde kaybolur gider. Bana en yakın olanlardan bile ne kadar sonsuz bir biçimde uzaklarda olduğumu anlamamı sağlıyor bu yine de ve bu yüzden de yüzümde kötü bir bakış beliriyor, bunun için beni bağışlaman gerekiyor.

En kolay çözüm, kusurun birlikte paylaşılması olacaktır. Hastalık aşılayacağım sana.

Uykusuzluğum yalnızca büyük bir ölüm korkusunu gizliyor belki de. Uykudayken benden ayrılıp giden canın bir daha asla geri dönmeyeceğinden korkuyorum belki de. Ani bir karar olasılığından korkan, kesin bir günah anlayışıdır uykusuzluk belki de. Uykusuzluğun kendisi bir günahtır belki de. Doğal olanın bir dışlanışıdır belki de.

Tüm hastalıkların kökeni günahtır. Ölümlülüğün nedeni budur.

İnsan yaşlandıkça genişliyor ufku. Ama yaşam olanakları ise küçüldükçe küçülüyor. Sonunda insan yukarıya doğru bir bakış bakıyor ve dışarıya doğru bir soluk veriyor yalnızca. Bir insan işte o anda tüm yaşamını gözden geçirir belki. İlk kez – ve son kez olarak.

İnsan yalnızca amacına ulaştığı zaman yolunun doğru mu yoksa yanlış mı, olduğunu anlayabilir. Biz en azından yola koyulduk şimdi. Hareket halindeyiz ve dolayısıyla da yaşıyoruz.

İnsan kendisinden kaçamaz. Kader böyle. Seyretmek ve bizle bir oyunun oynandığını unutmaktan başka yapacak bir şey yok.

Sakin ve sabırlı ol yalnızca. İçinde bulunduğun kötü durum ve hoşnutsuzluk sessizcene terk edecek seni. Bunlardan kaçınmaya çalışma. Tam tersine, dikkatlice incele bunları. Tepkisel sinirliliğinin yerini etkin anlayış alsın ve göreceksin ki dertlerinden kurtulacaksın. İnsanlar büyüklüğe kendi küçüklüklerinin üstesinden gelerek ulaşırlar yalnızca.

Gustav Janouch,
Kafka ile Söyleşiler, Cem Yayınevi, Türkçesi: Kamuran Şipal, 2.basım, Haziran 2000

Cevap Ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz