Hakkarili bir heavy metal grubu. Çocukluk arkadaşı dört genç. Basçı markette çalışıyor, solist gitar dersleri veriyor, davulcu oto tamircisi. Gitarist bestelerle ve müzikle uğraştığı için para kazanacak bir işte çalışamıyor. Davulcunun babaanesi Fehime ananın evinde prova yapıyor, Diyarbakır, Van, İstanbul gibi yerlerde konserlere gidiyorlar.
Hakkari’de heavy metal nasıl mı oluyor? Neden olmasın? Bakın solist Fuat Taş grubun hikayesini nasıl anlatıyor…
Vokalde Fuat Taş, basta İsmail Kurt, Gitarda Cemal Kaya, davulda Erkan Baran. Ya da gruptaki adlarıyla sırayla Reh (Kürtçe Kök demek), Afıriş (Yaratılış), Baratarna (Milattan önce yaşamış Kürt kralı), Zede (Fazla).
Sonraki şarkıya geçmek için >| şarkı seçmek için [>] işaretine basınız.
Nasıl tanıştınız?
Hakkari küçük bir yer, herkes birbirini tanır. Biz de çocukluk arkadaşıyız. Düğünlerde ve yerel programlarda sahne alıyorduk. 2002 yılında daha farklı müzik yapmak istediğimize karar verdik. Protest ve rock müzik bizi tatmin etmiyordu. Sonra metal ile tanıştık.
Ferec ne demek?
Şafaktan önce gökte görülen son yıldızdır Ferec.
Büyüdüğünüz ortamları biraz anlatır mısınız?
Hepimiz lise mezunuyuz. Ve hepimiz istisnasız bağlama tutkusuyla başladık, ki bu ilkokul dönemlerimizdedir. Hepimiz Hakkari şehir merkezinde büyüdük. Ama köylerimizle ilişkilerimiz hâlâ devam eder. Çoğu çocuk için artık sadece ansiklopedik bilgi olan bitkiler, hayvanlar içerisinde büyüdük. Derede yüzen, koyun güden, ceviz devşiren, kavga eden ama her şeylerini paylaşan çocuklardık. Bu büyük oranda da devam ediyor.
Ferec Hevalno
“Türkiye’nin her yerinde dostlarımız var”
Nasıl bir çevrede yaşıyorsunuz?
Çevremiz, öncelikle hepimizin geniş aileleri, aşiretleri. Sonra okul. Türkiye’nin her yerinde dostlarımız, arkadaşlarımız var. İletişim çağını biz de yaşıyoruz. Zaten başka türlü, bırakın metal müzik yapmayı, metal müzikten haberimiz olmazdı.
Peki grup ve provalar dışında Hakkari’de bir gün nasıl geçiyor?
Ben müzik eğitmenliği yapıyorum. Gitar dersi verdiğim öğrencilerim var. Günümün büyük bölümü stüdyomuzda ve öğrencilerimle geçiyor. Bas gitaristimiz Afıriş bir markette çalışıyor. Bateristimiz Zede oto tamircisi. Elektro gitaristimiz Baratarna çalışmıyor. Çalışmıyor derken, para getiren bir işte çalışmıyor. Yoksa beste ve söz çalışmalarını o olmadan yapmamız zor.
Küçük bir kent olduğu için yapacaklarımız sınırlı, dışarda çok zaman geçirmiyoruz. İş dışındaki zamanımızın çoğu stüdyomuzda geçiyor.
“Büyüyünce anladık ki helikopter masum değilmiş”
Sizi dinleyenlerin verdiği ilk tepki ne oluyor?
Olumsuz denebilecek bir tepki pek almadık. Sadece Hakkarili olmamız nedeniyle bize yönelenlerin ne olumlu ne de olumsuz yargıları bize bir şey katmıyor. Newsweek Türkiye’den sonra Blue Jean dergisinde albümümüzle ilgili bir yorum yapıldı. Müziğimizle ilgili tek yorumdu ve bizi mutlu etti.
“Helicopter / Helikopter” şarkısı neyi anlatıyor?
Küçükken oyunlarımızdan biri, hatta en heyecan verici olanı, helikopterleri kovalamaktı. Peşlerinden “helikpotêr, helikoptêr” diye çığlık çığlığa koşardık. Zamanla helikopterin masum bir şey olmadığını öğrendik. Savaş ve ölüm demekti helikopter. Henüz çocuk olduğumuz ve heyecan veren bir şey olan helikopterin hiç de öyle olmadığını öğrenmenin, kirlenmiş çocuk düşlerimizin öfkesidir “Helikopter”.
Kürt meselesinin çözümüne dair hangi adımların atılması gerekir sizce?
Biz politikacı değiliz. Hayata olduğu gibi Kürt meselesine ilişkin fikirlerimiz de kendinden menkul diyebileceğiniz şeyler. Her tür otoritenin yok olduğu özgür bir dünya hayal ediyoruz. Dünyanın bir günde değişmeyeceğini biliyoruz. Kürt meselesi de bir günde çözülmez. Ama bir günde ölümlerin duracağı kararlar alınabilir. Kibirimizden kurtulursak en büyük adımı atmış olacağız.
“Albüm için babamın çektiği krediyi daha ödeyemedik”
Nerelerde çaldınız?
İstanbul, Ankara, Diyarbakır, Van, Mersin gibi yerlerde çaldık. Albüm tanıtım konserimizi İstanbul’da Haymatlos adlı barda yaptık. Van’da tek rock mekanı olan Vanpir’de, Diyarbakır’da +911’de sahne aldık.
Aileleriniz yaptığınız işi ve müziği nasıl karşılıyor?
Elbette ki siyahlar içinde saç sakal birbirine karışmış küpeli tipleri hemen bir anda benimsemediler. Zamanla kabullenildik. Çalışmalarımızın başında yer sorunumuzu, Zede’nin babaannesi Fehime anamız evini bize açarak halletti. Albümümüzü yapmamız için babam banka kredisi çekti. Hoş onu da hâlâ ödeyemiyoruz ya…
Temel olarak ne tip müzikler dinleyerek büyüdünüz?
Halk müziği. Özellikle dengbêjler. Ardından Türkçe
ve Kürtçe protest müzikler, Anadolu rock, rock. Ama müziğimizde etkisi özellikle belirleyici olanlar Metallica, Rammstein. Ciwan Haco’yu yolu açan bir üstadımız olarak görüyoruz.
İkinci albümümüzün hazırlıkları devam ediyor.
1 Mayıs’ta Taksim Meydanı’nda çalma arzumuz var. Ama en büyük hedefimiz bu değil elbette.
“Şivan Perwer’in avukatı çok para istedi”
Albüm nasıl hazırlandı? Kimler size destek oldu?
Albümümüz için 2004 yılından itibaren beste ve söz çalışmalarımıza başladık. 2008 yılında stüdyoya girdik. Aranjörlüğümüzü, Işığın Yansıması grubundan Ayhan Orhontaş yaptı. Kendisi için de yeni bir projeydi ve en az bizim kadar heyecanlıydı bu işi yaparken. Yerel anlamda destek verenler oldu. Hakkarili aydınlar hiçbir zaman yalnız bırakmadılar bizi. Şarkıların tümü bize ait. Bir tane Şivan Perwer şarkısı yorumladık. Şivan Perwer’in Kürt müziği içerisinde çok özel bir yeri vardır. Ustamız olarak görürüz. Onurlandırmayı düşündük. Ancak kendisiyle bire bir ilişki kuramadık. Yapımcımız aynı zamanda Şivan Perwer’in de Türkiye’deki prodüktörü. Ancak avukatına ulaşabildiler ama avukatı bütçemizin karşılayamayacağı bir bedel istedi “Hevalno” şarkısı için. Albümden çıkarmak zorunda kaldık. Sadece konserlerimizde çalabiliyoruz. Bir de Youtube ve Facebook’ta “Hevalno” klibimiz yayınlanıyor.
Röportaj: Mehmet Tez (Milliyet 12.12.2009)